Talat Atilla Bakanlar değişiyor mu? Ankara'da neler oluyor? Ecdadın için biraz onur lütfen! |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük 5 KASIM SEÇİMLERİ: BÜYÜK HADİSELERE VE SEÇİM HİLELERİNE GEBE |
Cengiz Altınsoy Bütün yollar Amerika'ya çıkar.. |
Kıvılcım Kalay İNCELİK ZEHİRLENMESİ |
Canan Sezgin KAOTİK YENİ AY |
Tuğrul Sarıtaş Ulusun Partisi Genel Başkanı Tuba Koylan'ın Basın açıklaması |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Cumhurbaşkanımızın Eğitime Katkı Çağrısı
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 15 Eylül 2023 günü Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni'nde şunları söyledi:
“Eğitim meselesinde siyasi görüşü ne olursa olsun tüm paydaşların yapıcı eleştirilerine açığız. Önerisi olan getirsin. Fikri olan paylaşsın. Tenkidi olan iletsin. Yapılan her çalışmaya kapı duvar olmak yerine, eğitimde kaliteyi artıracak projeler sunulsun. Ama doğrudan istikbalimizi ilgilendiren eğitim konusu ideolojik kakofoniye mahkûm edilmesin. Akademisyeni, sendikası, derneği, gazetecisi, siyasi partisi dâhil herkesi, objektif bir anlayışla eğitim hamlelerine samimi katkı vermeye davet ediyorum. Türkiye, eğitim başta olmak üzere her meselesini konuşacak, tartışacak, ortak akılla çözüm yolları bulacak kapasiteye sahip bir ülkedir”.
Ne zamandır eğitim sistemimizle alakalı değerlendirmeler yapmayı planlıyordum.
Cumhurbaşkanımızın bu çağrısı üzerine, bu yazı serisini yazmaya karar verdim.
Tabii ki, eğitim sistemi, kapsamı çok geniş, ilgi alanları çeşitli, kademeleri farklı bir kamusal faaliyettir. Bu sebeple, eğitimle alakalı mevzular denizinden bir kaçına, yazı serisi halinde temas etmeyi planlıyoruz.
Bu yazımızda, devletimizin sosyal devlet ilkesinin bir icabı olarak ilk ve orta öğretim kademelerindeki talebelere ücretsiz kitap dağıtması mevzuunu tahlil edeceğiz.
Devletimizin bu kademelerdeki talebelere ücretsiz kitap dağıtması başlı başına köklü bir sorun değildir. Bu uygulama, hem sosyal devlet ilkesi ile uyumlu, hem de ebeveynlere önemli maddi katkılar sağlamaktadır. Fakat bazı çevreler tarafından, bu uygulamanın bazı sorunlu yönlerinin mevcut olduğu yönünde bazı eleştiriler getirilmektedir.
Bedava Kitap Dağıtımı ile Alakalı Bir Hatıram
Devletimizin ilköğretim kademelerine bedava kitap dağıtması uygulaması AK Partinin iktidara gelişinin ilk yıllarına rastlıyor. MEB, 2003 yılında aldığı bir kararla, zorunlu eğitimin ilk basamağı olan ilköğretimde okuyan talebelere ders kitaplarının ücretsiz olarak verilmesini amaçlayan “İlköğretimde Ücretsiz Kitap Dağıtımı Projesi”ni uygulamaya koydu. Dönemin Hükûmet programında da yer alan bu projeye göre ilköğretimde okutulacak ders kitapları beş yıl süreyle geçerli olacak ve talebelere ücretsiz olarak dağıtılacaktır.
2003-2004 eğitim-öğretim yılında MEB’e bağlı ilköğretim kurumlarında talebelere kitaplar ilk kez ücretsiz olarak dağıtıldı. Bu öğretim döneminde, satın alınan ders kitapları için; özel yayınevlerine 108.360.055.138.770 TL, Devlet Kitapları Döner Sermaye İşletmesine ise 27.810.070.000.000 TL ödenmiş. Takriben 80 milyon Dolar.
Bir Hatıram
Devletimizin ücretsiz kitap dağıtımı uygulamasına fiilen başlanmadığı, bu konuda hazırlıkların yapıldığı bir dönemde, yaz tatilinde memleketim Hatay’dayım.
Toplu taşıma aracı minibüsle Hassa’dan Dörtyol’a seyahat ediyorum. Seyahat ettiğimiz minibüse Kırıkhan’da birkaç yolcu daha bindi.
O günlerde kamuoyunda ücretsiz kitap dağıtımı konusu konuşuluyordu. Siyasi kimliği ve tarafgirliği baskın kişiler bu uygulamayı daha başlamadan şiddetli şekilde eleştiriyorlardı.
Eleştirinin temelini bedava kitap dağıtımı değil, kitap dağıtımı için bütçeden ayrılan kaynak miktarı ve bunların harcanma şekilleri teşkil ediyordu.
Maniplasyon, dezenformasyon, bilgi kirliliği ne derseniz deyiniz o zamanda mevcuttu.
2001 ekonomik krizine rağmen devletimiz o dönemde, bu hizmeti lüzumlu görmüş. O yıllarda evlatları okuyan ve mali imkânları zayıf olan ebeveynler için bu önemli bir katkı idi.
Arkamda oturan bir yolcu, “o dönemde hükümetin ilköğretim talebelerine dağıtacağı ücretsiz ders kitapları için ödeyeceği paranın 6 milyar dolar olduğunu, bunun çok büyük israf olduğunu, devlet kitapları çok pahalı satın alarak (mesela 100 TL’lik kitabı 1000 ya da 2000 TL’ye satın alarak) bazı yandaş çevrelere bu paraları peşkeş çekeceğini” söyledi.
Bu sözleri duyunca, tüm sigortalarım yandı. “Bey efendi, bey efendi! sen ne demek istiyorsun? Hükümet ilk defa hayırlı bir iş yapıyor, sen kalkmışsın uydurma ve yüz kat abartılı rakamlarla dezenformasyon yaparak, hayırlı bir işi şerli, kötü, hatta suç oluşturan bir iş olarak gösteriyorsun, 2001 krizinin etkilerine rağmen, hükümetin bu iş için ayıracağı paranın bu kadar olması imkânsız, insanların beyinlerini yalan yanlış haberlerle zehirleme!” dedim.
Bu tepkim üzerine, o yolcu, “ben öğretmenim, bu işin içindeyim, sen bilmezsin” dedi.
Ben de kendisine, “ben de akademisyenim, bu mevzuyla ben de ilgileniyorum, kusura bakma, yalanlarınla insanları taciz etme, ben, ilkokulda maddi imkansızlıklar sebebiyle bazı sınıfları kitapları olmaksızın okuyan birisiyim, bir öğrencinin kitabının olmamasının ne demek olduğunu çok iyi bilirim, bu acıları yaşamayanlar ücretsiz kitap dağıtmanın ne olduğunu hayal bile edemezler, ya hayır/doğruyu söyle ya da sus!” dedim.
Bu sözlerim üzerine, bu yolcu, Belen’e varıncaya kadar hiç ses çıkarmadı, Belen’e varınca da minibüsten indi.
Bu yolcu iner inmez, diğer yolcular derin bir ooooooh çektiler, “hocam senden Allah razı olsun, her gün bu adam aynı sözleri söyleyerek beynimizi ütülüyordu, biz bilemediğimiz için sesimizi çıkaramıyorduk; bundan sonra artık aynı yalanları söyletmeyiz” dediler.
Benzer uygulamalar sosyal devlet ilkesinin zayıf olduğu bazı Avrupa ülkelerinde de mevcuttur. Kitaplar, bu ülkelerin bazılarında ilköğretimde, bazılarında da hem ilköğretimde hem de ortaöğretimde ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
Ücretsiz Kitap Dağıtımı ile Alakalı Uygulamalar
MEB, ilerleyen yıllarda 2006-2007 eğitim-öğretim yılından itibaren ortaöğretim öğrencilerine, 2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren açık öğretim, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri ile okuma yazma bilmeyen yetişkinlere, 2014’ten itibaren de özel okul öğrencilerine ders kaynak kitaplarını ücretsiz olarak dağıtma uygulamasına devam etmektedir.
Eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 2002-2021 arası dönemde, 3.372.507.000 ders kitabı dağıtıldığını, bunun toplam maliyetinin 7.622.370.000 TL olduğunu söyledi.
MEB’ce 2023-2024 eğitim öğretim döneminde, okul öncesi için 3, ilköğretim için 126, ortaöğretim için 292, özel eğitim için 97 ve mesleki eğitim için 648 olmak üzere toplam 1.166 farklı kitaptan oluşan yaklaşık 192 milyon ücretsiz ders kitabı ve yardımcı kaynak kitap okullara dağıtıldı. Talebeler yanında, öğretmenlere de ders kitabı ve öğrenci çalışma kitabı ile öğretmen kılavuz kitapları birlikte verildi.
2023–2024 eğitim-öğretim yılında "Ücretsiz Ders Kitapları Dağıtımı" kapsamında yer alan tüm ders kitaplarına ait “dinleme bölümleri” ile kitap içerikleri ve EK-1'de belirtilen, elektronik ortamda hizmete sunulacak kitaplar, PDF formatında http://www.eba.gov.tr adresinde hizmete sunulmuştur.
Açık öğretim ortaokulu, açık öğretim lisesi ve meslekî açık öğretim lisesinde okuyan talebelerle yetişkinler, I. ve II. kademe kitaplarını ve ders notlarını, halk eğitim merkezi müdürlüklerinden temin edebilmektedirler.
MEB, ayrıca görme engelli talebelere Braille kabartma yazıyla basılan ders kitaplarını ücretsiz dağıtmaktadır. İşitme engelli talebelere, 10 bin “Türk İşaret Dili Sözlüğü” dağıtıldı.
Özel eğitim uygulama merkezlerinde ve özel öğrenim sınıflarında öğrenim gören zihinsel yetersizliği olan öğrencilere de ders kitapları ücretsiz olarak verilmektedir.
Ders yılı sonunda, okul öncesi eğitim, ilkokul, ortaokul, lise ve açık öğretim talebelerinin kullanmış oldukları ders kitaplarının, talebe çalışma kitapları, defterler ve atık kâğıtların, gönüllülük esasına göre toplanıp il/ilçe millî eğitim müdürlüklerinin koordinesinde satışı yapılarak, okul aile birlikleri için değerlendirilmesi planlanmaktadır.
Ücretsiz Kitap Dağıtımı Uygulamasına İlişkin Değerlendirmeler
Ders kitaplarının ücretsiz dağıtımı konusu, her dönemde güncelliğini korumuş ve Millî Eğitim Şûralarında, parti ve hükûmet programlarında ve kalkınma planlarında çeşitli boyutlarıyla yer almıştır.
Kamuoyunda bazı çevreler, bu uygulamaya yönelik bazı eleştiriler getirmektedirler.
Bu eleştirilerden bazıları şu şekildedir:
(1) Bazı okullarda (kamu okullarında istisnai olarak, özel okullarda yaygın olarak) ücretsiz olarak dağıtılan kitapların okutulmadığı, bunun yerine talebelere daha başka kitaplar aldırılarak, onların okutulduğu iddia edilerek, bu uygulama ciddi şekilde eleştirilmektedir.
Bu eleştirilerde belirtilen iddiaların doğru ya da yanlış olduğunu bilemiyoruz. Özel öğretim kurumlarında bu iddiayı doğrulayan uygulamaların mevcut olduğu yönünde haberler çıkınca, MEB’in bu iddialara ilişkin inceleme başlattığı yönünde haberler medyada yer aldı. Ben kamu okullarında, bu iddianın doğruluk payının az olduğunu düşünüyorum. Bu konuda farklı uygulamalar varsa ve özel öğretim kurumlarında da bu iddiayı doğrulayan uygulamalar yaygınsa, ortada bazı sorunlar var demektir. Burada kısaca bunlara temas etmek istiyorum.
Türkiye’de ilkokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar, talebeler, önce LGS’ye, sonra da üniversite giriş imtihanlarına motive olarak okumaktadırlar. Bu iki imtihan da test şeklinde yapılmaktadır. Bu testlerde başarılı olabilmek için, MEB bünyesindeki bazı kamu okullarında eğitim faaliyetlerinde yararlanılan ücretsiz dağıtılan kitapların yeterli görülmediği, bazı özel öğretim kurumlarında da, bu yetersizliklerin, farklı kaynaklardan farklı yöntemlerle yürütülen eğitim yöntemleri ile aşılmasının amaçlandığı belirtilmektedir. Dolayısıyla bu okullarda MEB tarafından ücretsiz olarak dağıtılan kaynak kitapların, LGS ve üniversiteye giriş imtihanları için yeterli görülmediği anlaşılmaktadır. Kâr amacına odaklanan bazı özel okullarda yöneticilerin, daha başka saiklerle farklı kaynak kitaplara yöneldikleri de söyleniyor. Esasen bunlar soyut iddialardan ibarettir, hakikaten bu bahsi edildiği şekilde usulsüzlüklerin mevcut olup olmadığı, ancak MEB’in yapacağı incelemelerden sonra ancak ortaya konulabilir.
Bu durumda, MEB’in yapması gereken, derhal cezalandırmak yerine, ciddi inceleme ve tahliller yaparak, aksaklıklar varsa onları giderme yolunu tercih etmesidir.
Diğer yandan, lise ve Üniversiteye girişlerde test sistemi devam ettiği müddetçe, liseye ve üniversiteye girişlerde başarı çıtasını üst düzeylere çıkarmayı amaçlayan özel ya da kamu okulları, mevcut müfredatla ve kitaplarla yetinmeme yoluna gidebilirler. Tek başarı standardının üst düzey eğitim veren liselere ve yüksek puanlı yükseköğretim kurumlarına daha fazla talebe girdirmek olan özel ya da kamu okullarının bu yönelimlerinin tutarsız olduğu söylenemez.
Bu durumda yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
Birincisi, ders kitaplarının, ilk ve orta öğretimdeki amaçlarla uyumlu hazırlanması.
İkincisi, salt test temelli imtihanlarla, başarı değil cambazlık öğretilmekte, düşünen insanlar değil, aksine düşünmeyen, sorgulamayan, tahlil ve muhakeme yapmayan, sadece önüne gelen seçenekler arasında tercih yapan nesil yetişmektedir. Bu sebeple, teknik bilgiler yanında, ucu açık sorular yoluyla yorumlama ve muhakeme yeterliğini ölçen uygulamalara yönelmelidir. Bu yöndeki uygulamalarla uyumlu kitaplar ve uygulamalar söz konusu olduğunda, özel okullar da kamu okulları da devletin göndereceği kitapları okutmaya daha iştihalı şekilde yöneleceklerdir.
(2) Bazılarına göre, “ücretsiz dağıtılan kitapların, kendilerinden sonra gelen talebelere verilmesi gerekir. Bu uygulama kapsamında kitapları tahrip eden veya vermeyen talebelere yaptırım uygulanmalı. Bu önerilere uyulmayarak milyonlarca ders kitabı geri dönüşüme gönderildiği için milyarlarca lira israf edilmektedir. Bu israfa mutlaka son verilmelidir”.
Mesele bütünlük içinde değerlendirildiğinde, bu eleştirilerde haklılık payının olmadığı söylenebilir. Şöyle ki.
Birincisi, bu öneri, kitaplarda yeniliklerin yapılması uygulaması ile uyumlu değildir.
İkincisi, talebelerin okudukları kitapların gıcır gıcır, hiç örselenmemiş olmasını beklemek, bu kitapları, ya hiç kullanmamalarını ya da kullanırlarken üzerlerinde hiçbir işaretleme yapmamalarını onlardan istemek demektir. Oysa talebeler, aldıkları kitapları evire çevire okurlar, bazı cümlelerin altını çizerler, bazı kereler, sayfaların altına üstüne, yan taraflarına notlar yazarlar, hatta belki de resimler çizerler. Bütün bunları yapmak, talebelerin motivasyon içerisinde çalışmalarının birer parçasıdır. Bu halde olan kitapların bir sonraki sene okuyacak talebelere verilmesi, uygun bir uygulama değildir. Olması gereken, bunların, çöpe gitmeksizin, geri dönüşüme gönderilmelerini sağlayacak organizasyonların yapılmasıdır.
(3) “Öğretmenler, Devletin talebelere ücretsiz olarak verdiği kaynak kitaplardan başka binlerce lira ödeme yaptırarak yardımcı kitaplar da aldırıyorlar, o zaman da MEB’in kitapları ücretsiz dağıtmasının pek bir manası kalmıyor” şeklindeki eleştiriler.
Şunu çok net bir şekilde ifade etmek gerekir ki; liselere ve üniversiteye girişlerde test uygulaması devam ettiği ve talebeler de bu imtihanlara hazırlanmaya motive oldukları sürece, öğretmenlerin talebeleri yardımcı kaynak kitapları almaya yönlendirmelerine lüzum yoktur, zaten talebeler kendileri lüzumlu gördükleri kitapları alıyorlar. İşlenen kaynak ders kitaplarını besleyici ve derslerin veriminin artırılmasını amaçlayan yardımcı kitapların alınmasının sağlanması konusunda öğretmenlere inisiyatif verilmesi kötü bir şey değildir. Önemli olan, derslerde maksimum ya da mümkün olan üst düzeyde verimin alınmasıdır. Bunu sağlayacak tüm kaynak kitapların dağıtımının devlete yüklenmesi, hem külfeti artırır, hem de devlet bu yöndeki ihtiyaçları karşılayacak yardımcı kaynak kitapları önceden bilemez.
Devlet, temel kaynak kitapları vermekle yetinsin, verimi artıracak yardımcı kaynak kitapları belirleme ve imkânları olan talebelere önerme inisiyatifi öğretmenler tanınsın. Bazı talebeler geliyorlar, “bana yardımcı kaynak kitap önerir misin” diyorlar. Öğretmen, bu talep karşısında “hayır, devlet ne veriyorsa onunla yetineceksin” mi desin? Bu saçma bir öneridir.
Daha başka eleştiriler de mevcut ise de, bu yazımızda bu kadarla iktifa ediyoruz.
Özet Olarak Şu Belirlemeler yapılabilir
(1) Bu uygulama, sosyal devlet ilkesi ile birebir uyumludur.
(2) Yoksulluğu ve imkânsızlığı yaşamayanlar, ücretsiz kitap dağıtımını anlayamazlar.
(3) Derslerdeki amaçlarla ders kitapları uyumluluğunun sağlanması, hem verimi artıracak hem de farklı yönelimlerin önü alınmış olacaktır. Burada, kitapların belirlenmesinde, maliyet hesaplarından çok, kitapların muhtevasındaki amaca uygunluk önem arz etmektedir.
(4) Teste dayalı eğitim sisteminden mutlaka vaz geçilmesi gerekiyor.
(5) Öğretmenlerin talebelere yardımcı kaynak kitapları aldırmaları, dersin verimliliğine katkı sağladığı ölçüde, arzu edilen bir uygulamadır. Hatta çoğu talebeler, öğretmenleri herhangi bir yönlendirme yapmaksızın, çoğu yardımcı kaynak kitapları kendiliklerinden almaktadırlar zaten.
(6) Bütün bunlardan sonra, bazı öğretmenler ya da yöneticiler, talebelere lüzumsuz yere ücretsiz kitaplar yerine başka kitaplar aldırıyorlarsa, bunların hesabı da sorulmalıdır.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 20151 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |