E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Adnan Küçük

VESAYETÇİLERLE DEMOKRASİ YANLILARI İÇİN TURNUSOL KÂĞIDI: 104 AMİRALİN E-BİLDİRİSİ
11 Nisan 2021 Pazar

Devirlerini tamamlamış, vesayetçi zihniyetin hala devam ettiğini zanneden 104 mütekâid (EMEKLİ) amiral tarafından,4 Nisan günü gece yarısından sonra sivil demokratik yönetime yönelik bir E-BİLDİRİ yayımlandı.E-Bildiriyi yayımlayanlar hakkında “Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma” suçlamasıylasoruşturma açıldı, bunlardan bir kısmı (10 kişi) bu suçlama kapsamında gözaltına alındı.

Bildirideki Muhtıra Kokan Gerekçeler

104 mütekâid amiralin imzasıyla yayınlanan ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yleilgili olduğu belirtilen E-BİLDİRİNİN temel gerekçeleri şu şekildedir:

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır”.

“Türk Milleti’nin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir”.

“TSK’nin, Anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerinin titizlikle sürdürmesi zaruridir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz”.

“Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en TEHLİKELİ OLAYLARI YAŞAMA RİSK VE TEHDİDİ ile karşılaşabilecektir”.

Burada alıntıladığımızve esasen demokratik bir yönetime yönelik suçlayıcı ve itham edici uyarıların, gerek 27 Nisan E-Muhtırasından,gerekse sair muhtıralardan pek farkı yoktur. Hepsinin hedefi,dönemlerindeki meşru demokratik yönetimlerdir.

Burada yapılmak istenen, kendilerini, halkın ve halkın seçtiği demokratik yönetimin üzerinde gören vesayetçi postallıların topluma ve demokratik sivil yönetime amirane ve kibirli bir üslupla ayar verme, terbiye ve tehdit etme teşebbüsünden başka bir şey değildir.

Bu mütekâid postallılar, bazı siyasî saiklerle, Kanal İstanbul’u, Montrö Antlaşmasına ilişkin uyduruk tartışmaları, TSK’daki ve Deniz Kuvvetlerindeki uygulamalarla bazı münferid hadiseler bağlamında, anayasal rejimin değişmezlerininkorunmasını gerekçe göstererek, açıkça demokratik sivil yönetimi tehdit etmektedirler. Bu uyarılarının dikkate alınmaması neticesinde nelerin olacağı da ağır tehdit unsuru olarak dillendirilmiştir.

Gerekçelere Dair Değerlendirme

Kanal İstanbul, iktisadî ve stratejik saiklerle şekillenen siyasî bir tercihtir. Bu tercihten dolayı, siyasî iktidar eleştirilebilir, ama postallıların siyasî iktidarı tehdit etmeleri hadsizliktir. Siyaseten bir parti kurup ya da partilerden birini destekleyip engel olabilirlerse olsunlar.

Montrö Antlaşmasına gelince; bir kere bu Sözleşmenin kaldırılmasından söz eden biri yoktur. Sadece TBMM BaşkanıSayın Prof. Dr. Mustafa Şentop, uluslararası sözleşmelerin feshine dair hukuki prosedüre ilişkin bir açıklama yaptı ve bu konuya ilişkin de AİHS ve Montrö Sözleşmesini örnek verdi. Bu örnekten hareketle, TBMM Başkanı’nın Montrö’nün kaldırılacağını kast ettiğini, bu bağlamda bu sözleşmeyi tartışmaya açtığını söylemek, olsa olsa “hava bulutlu-sen bana nasıl ördek dersin” fıkrasına benzer bir duruma sebep olmaktadır.

Malum birisi karşısındaki diğer bir adama “hava bulutlu” demiş.

Karşıdaki adam da, bu sözü söyleyen adama “sen bana nasıl ördek dersin” diyerek yumrukla vurmaya başlamış.

Yumruklar karşısında sarsılan adam demiş ki: “Neden bana yumrukla vuruyorsun”?

O da demiş ki:“Sen bana nasıl ördek dersin”!

Diğer adam da demiş ki: “Ben sana ne zaman ördek dedim”?

Karşısındakini yumruklayan adam demiş ki: “Hava bulutlu demek, yağmur yağacak demektir.Yağmur yağması neticesinde su göletleri oluşur.Su göletlerinde de ördekler yüzer.Bu sebeple sen bana ördek demiş oldun”!

Sayın Şentop’un, Montrö’ye dair söylemleriyle, bu Sözleşmenin fesholunmasınıkastettiğini ya da Sözleşmeyi tartışmaya açtığını söylemenin, bu fıkradan hiçbir farkı yoktur.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da “Montrö’nün ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, daha iyisi için imkân bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz. Montrö’den çekilmek için bir çalışma veya niyetimizyoktur” dedi.

Diğer eleştirel açıklama ve gerekçeler ise, mevcut uygulamaların askerî vesayetçi algılarla değerlendirilmesinden ibarettir. Bu mütekâidpostallılar, TSK’daki yapılanma ve eğitim uygulamaları için beyinlerinde bir model kurgulamakta, bu kurgu putlaştırılmakta, ideolojik dogmaya dönüştürülmekte, sonra da bu kurgu ile uyumlu olmadığını düşündükleriuygulamalardan dolayı demokratik sivil yönetimi tehdit etmektedirler.

E-Bildiriye Yönelik Destekleyici ya da Mutlak Olarak Reddeden Açıklamalar

Demokrasilerde,özellikle de askeri darbelerin, muhtıraların, cuntalaşmaların her türlüsünün yaşandığı Türkiye’de, aslolan bu tür muhtıralara topyekûn karşı durulmasıdır. Ama maalesef hala bazı vesayetçi çevreler, buna bir “muhtıra”bile diyemediler. Çeşitli dolambaçlı yollarla, tekellüfü tevillerle bu muhtıracıları haklılaştırma çabasına giriştiler.

Bir parti içerisinde, birbiri ile çelişen açıklamalar bile yapıldı. Bu partinin Genel Başkanı “sabah bir uyandık emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar. Bu bir zevzekliktir” derken, bu partiden etkili bir Milletvekili “bir tabip teğmen olarak bu bildirinin altına imzamı atıyorum” şeklinde bir açıklama yaptı.Bu kişi, aynı açıklamasında “darbe yapmaya niyeti olanları tükürükle boğarız” şeklinde beyanda bulundu. Bu partinin bir başka etkili ismi, “amirallerin bildirisinde darbe imaları olduğunu ve bunu rahatsız edici bulduklarını” belirtti.Aynı parti adına yapılan bir başka açıklamada, “partimiz, demokrasinin yanında dün olduğu gibi bugün de durmaya devam edecektir” denildi.Merak ediyorum, bu partinin görüşü hangisi? Bu kadar derin çelişkiler bir arada ancak bu şekilde olabilir herhalde?

Bir başka parti adına yapılan açıklamada “Türkiye’de düşüncesini açıklayan herkese ‘darbeci damgası’ vurursanız o zaman nerede kaldı demokrasi, nerede kaldı düşünce özgürlüğü? Baktığınız zaman o metnin içinde ben bir ‘darbe tetikçiliği’ görmedim” denilmiş. Aynı partiden bir sözcünün açıklaması şu şekilde: “AKP’nin mağduriyet kastığı sahte gündemleri konuşmaya değer bulmuyoruz”. 

Yapılan bazı açıklamalarda, aslında hükümete karşı bir saldırı mahiyetinde olan bu bildiri için, “bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır” denilerek, bu yaşananlardan hükümet sorumlu tutulmak istenmiştir. Yani kendisi saldırıya uğrayan, bir diğer ifadeyle mağdur olan hükümet, bu saldırıdan sorumlu tutulmak istenmiştir.

Bunlara benzer daha çok sayıda başka açıklamalar da mevcuttur.

Bazı siyasî çevreler de, “ama”sız, “fakat”sız açıklamalar yaparak bu bildiri ile esasen demokrasiye kastedildiğini belirttiler ve şiddetle reddettiler. Bunlara göre;

Partimiz milli iradenin, hukuk devletinin ve demokrasinin yanındadır. Militarist ya da sivil farketmez, darbe heveslilerine geçit verilemez. Bildiri, ülkenin tarihî hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir.

Bu bildiriyi yazanlarla, bu bildiriyi önemsemeyip küçümseyerek“bu bildiride ne var ki, bu kadar tepki veriyorsunuz” diyenlerle ilgili mutlaka gerekenler yapılacaktır.

Bazı partiler,“darbe iklimini küçümseyerek” meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Bu bildiri demokrasimize zarar vermekten, TSK personelinin moral ve motivasyonunuolumsuz yönde etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmektenbaşka bir işe yaramayacaktır.

Konu vatandır, demokrasidir, milli iradedir. Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır. Bilsinler ki aziz milletimiz ve temsilcileri bu zihniyete ve vesayet heveslilerine asla geçit vermeyecektir.

Bu bildiri, resmen Türk demokrasisini hedef alan yakışıksız bir bildiridir.

Bunların meselesi millete dert anlatmak değil,millete ayar vermek, millete parmak sallamak, bunun üzerinden siyasete yön vermektir.

Demokrasi ve hukuk içinde çözülecek meselelerin darbe imalı bildirilerin bahanesi haline dönüştürülmesi anayasaya yönelik açık tehdittir.

Bu Bildiriye, çok kısa bir süre içerisinde çeşitli dernek, sendika, üniversite ve sair sivil toplum teşekküllerinden de tepkiler geldi.

5 Nisan itibariyle 81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyon, bazı emekli amirallerin bildirisine ilişkin suç duyurusunda bulundu.

Fakat bu suç duyurusunda bulunanlar genellikle, demokrasi eğiliminde olanlardır. Yukarıda bu Bildiriye destek veren açıklamaları yapan siyasi partilerle benzer eğilimde olan sivil toplum teşekküllerinden bu Bildiriyi lanetleyici yönde tepkisel açıklamalar gelmedi.

Kısaca hem siyasî, hem de toplumsal çevrelerde, demokratik sivil yönetime tehditler içeren bu E-Bildiriye yönelik hatırı sayılır sayıda destekler söz konusudur.

Turnusol Kâğıdı

Türk demokrasisi, ancak siyasi ve toplumsal kesimlerin tamamının ya da kahir ekseriyetinin sahip çıkması, demokrasiye yönelik saldırılara güç birliği içinde karşı durulması ile kökleşir ve istikrar kazanır.

Bu sebepledir ki bütün siyasi partilerden ve sivil toplum teşekküllerinden,“ama”sız, “fakat”sız bir üslupla Türkiye’nin artık darbelerle hizaya getirilecek bir ülke olmadığını haykırmaları ve demokrasi vurgusu yapan ifadelerle bu durumu kınamaları beklenirdi. En azından Türkiye’de demokrasinin kalıcı bir şekilde kökleşmesini isteyen bir vatandaş olarak bu söylemin topyekûn kararlılıkla ve vurgulu bir şekilde yapılmasını arzu ederdim.

Bu beklenti maalesef gerçekleşmedi. Tekrardan “TURNUSOL KAĞIDI”na iş düştü.

TURNUSOL KÂĞIDI iyi iş çıkardı. Bu denemede, “DEMOKRASİ” cenahında yer alanlarla, “ASKERİ VESAYETÇİ” anlayışı beyinlerinde muhafaza edenler hemen ayrıştılar.

Adli Soruşturma ve Hesap Sorma

Belki burada şu söylenebilir: “Efendim bunlar zaten emekli olmuşlar, darbe yapacak halleri yoktur. Bu Bildiriye neden bu kadar tepki veriliyor”?

Bu yöndeki bir değerlendirmede haklılık payı yoktur. Çünkü, E-Bildirici postallıların, hala görev yapan muvazzaf askerlerle irtibatı devam ediyor olabilir. Muvazzaf askerler yapmak isteyip de yapamadıkları E-Bildiri işini, bu emekli amirallere yaptırmış olabilirler. Türkiye’deki bütün darbeleri yönlendiren harici güçler, fazla dikkat çekmemek için bu E-Bildiriyi muvazzaf subaylar yerine mütekâitlere yaptırmış olabilirler. Nitekim 28 Şubat sürecinin yaşanmasında Emekli Postallı Paşaların etkin katkıları hala hafızalarda mevcuttur.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bu konuya ilişkin kısaca şu açıklamayı yaptı:

“Bunları savcılık inceliyor, istihbarat bakıyor, biz de bakıyoruz. Kim nerelere gitmiş, kimlerle görüşmüş bakılacak. Bu olayların üst üste gelmesi bir plan mı, program mı, tesadüf mü? araştırılacak. Yetkisi, sorumluluğu, görevi olmadan bu insanlar bir araya gelmişler. Mekanizmanın nasıl olduğunu savcılık ortaya çıkaracak. Mekanizma nasıl oluştu onu anlamaya çalışıyoruz. Bunun arkasında ne var, başka şeyler olabilir, başkaları bundan örnek alabilir. Bunlar OKUMUŞ, YAZMIŞ İNSANLAR,yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar. Dolayısıyla bunun bedeli neyse ödeyecekler”.

Bu mütekâid postallılardan hukukî ve yargısal hesabın mutlaka sorulması gerekiyor. 1957 yılında ortaya çıkan “Dokuz Subay Olayı” üzerine cuntacıları ihbar eden Binbaşı Samet Kuşçu’nun cezalandırılıp, cuntacılara dokunulmaması neticesinde, üzeri örtülen cuntacılar 1960 darbesini yaptılar.1960 darbesinde yüzbaşı rütbesinde olanlar kendilerinden hesap sorulmadığı için 11 yıl sonra 12 Mart muhtırası ile yarı askeri rejimi kurdular. 12 Mart muhtırasını yapanlardan hesap sorulmadığı için 9 yıl sonra 1980 darbesini yaptılar. 1980 darbesinde binbaşı rütbesinde olup kendilerinden hesap sorulmayan subaylar 28 Şubat post-modern darbesini bu millete yaşattılar. 28 Şubat’ta hesap vermeyen subaylar 15 Temmuz ihanet kalkışmasını yaptılar. Kısaca, hesabı sorulmayan her askerî müdahale,daha sonra gelen müdahaleler içincesaret ve meşruiyet kaynağı oldu. 

Umarım Türk yargısı, hukukî çerçevede lüzumlu tahkikat ve yargılamaları yaparak adalet terazisi çerçevesinde neler yapılması gerekiyorsa onu yapacaktır.

Nihai Değerlendirme

Bütün bu tepkiler sebebiyle, hala Türk demokrasiningeldiği aşamayı hazmetme sorunu yaşayan bazı partilerle,bu partilerin toplumsal tabanının mevcut olduğu görülüyor.

Artık Türkiye, sabah erken kalkaların darbe yaptığı 1960’lı, 1970’li yılların Latin Amerika ülkelerinden ya da Afrika’dakidışarıdan güdümlü yönetilen kabile devletlerinden biri değildir. Bu sebepledir ki, bir grup emekli amiralin gece oturup aralarında imzaladıkları bir E-Bildiriyle Türk demokrasisini hedef almalarının kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

Artık “geçti Bor’un Pazar’ı”. Eşeklerini Niğde’ye mi sürerler, bir başka ile mi sürerler, yoksa bir başka ülkeye mi sürerler bilmem, ama artık devirleri bitti.

Anlaşılan bu vesayetçi müteakid postallılar, 15 Temmuz ihanet kalkışmasına halkın verdiği şanlı destansı dersi çok çabuk unutmuşa benziyorlar. Bence aşırı unutkanlığın kendilerine bedeli çok ağır olur. Bu kadar unutkanlık hiç de hayra alamet değildir.

Son söz: İstiklal marşı şairimiz merhum Mehmet Akif şunları söylüyor:

Ben de merhum Akif’in bu mısralarından esinlenerek şunları söylemek isterim:

Sahipsiz olan demokrasimizin yıkılması hak ve muhakkaktır;

Eğer Türk milleti demokrasisine sahip çıkarsa, ilelebet yaşayacaktır.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 17260 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHEDİLMESİ KARARI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?
4/2/2021
TÜRKİYE’NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMESİNE NİÇİN BU KADAR SERT TEPKİ VERİLİYOR?
3/24/2021
TAKLİTCİ DEĞİL TÜRKİYE’NİN GERÇEKLERİNE UYGUN BİR ANAYASANIN YAPILMASI
3/15/2021
1000 YIL SÜRECEK DENİLEN 28 ŞUBAT’IN TAHRİBATLARI VE TAMİRATLAR
3/6/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (2)?
2/25/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (1)?
2/16/2021
CUNTA ANAYASASINDAN DEMOKRATİK SİVİL ANAYASAYA: TAŞLI YOLLAR
2/7/2021
YARATILIŞ MODELİ KONGRESİ EVRİMCİLERİ NİÇİN RAHATSIZ ETTİ?
1/29/2021
VESAYETÇİ ZİHNİYETE GÖRE ÖZDE CUMHURBAŞKANI(!?) NASIL SEÇİLİR?
1/20/2021
BAŞÖRTÜLÜ HÂKİMLER Mİ BAŞI AÇIK HÂKİMLER Mİ TARAFSIZ KARAR VERİR?
1/11/2021
1876 KÂNÛN-I ESÂSÎ’DE ÇEVİRİ HATALARI: TBMM BAŞKANINA ÇAĞRIMDIR
1/2/2021
HARF DEVRİMİNİN TÜRK DİLİNDE MEYDANA GETİRDİĞİ SONUÇLAR
12/23/2020
TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN FİKİR BABASI: PROF. DR. BURHAN KUZU
12/14/2020
FRANSA’DA ÇOĞULCULUK VE HOŞGÖRÜ YERİNİ FAŞİZME Mİ BIRAKIYOR?
12/5/2020
CHP, HDP, SP VE İYİ PARTİ ANAYASASI İNKÂR EDİLDİ, İYİ PARTİ’DE NELER OLUYOR?
11/26/2020
HANGİ CUMHURİYET YAŞASIN?
11/17/2020
ABD’DEKİ SEÇİMLER Mİ, YOKSA VENEZUELA’DAKİ SEÇİMLER Mİ DAHA AZ HİLELİ?
11/8/2020
İZMİR DEPREMİ VE HÜKÜMETE BİR ÖNERİ
10/31/2020
Tarikatlar Atatürk’ün 1924 Anayasası’nda teminat altında idi
10/24/2020
ENİS BERBEROĞLU MİLLETVEKİLLİĞİNE GERİ DÖNEBİLİR Mİ?
10/14/2020
CHP’NİN SÖZÜNÜ ETTİĞİ “GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM” MÜMKÜN MÜDÜR?
10/4/2020
RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLABİLİR Mİ?
9/23/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE GÖRE, DEVLET KADINA YÖNELİK 'ALKOL TEMELLİ ŞİDDETLE' MÜCADELE ETMEMELİ Mİ?
9/13/2020
TÜRK TOPLUMUNUN TEMELİ OLAN AİLEDE “ALARM ZİLLERİ” ÇALIYOR?
8/27/2020
15 YAŞ ALTI KIZLARLA İMAM NİKÂHI İLE EVLİLİK SUÇ MU, DEĞİL Mİ?
8/16/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: “BAL”IN İÇİNE ZEHİR KATILARAK SERVİS EDİLMESİ
8/5/2020
ZİNCİRLERİNİ KIRAN AYASOFYA-İ KEBİR CAMİ-İ ŞERİF’İNDE İLK CUMA NAMAZI
7/25/2020
15 TEMMUZ BENZERİ YENİ BİR İHANET KALKIŞMASI YAŞANABİLİR Mİ?
7/15/2020
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN YASSIADA CİNAYET MAHKEMESİ İLGA EDİLDİ
7/6/2020
FETH-İ MÜBİN’İN SEMBOLÜ AYASOFYA SAN’AT VE İMAJA FEDA EDİLEMEZ
6/20/2020
AYASOFYA’YA DANIŞTAY KARARIYLA CAMİ STATÜSÜ KAZANDIRILMASI
6/9/2020
TÜRKİYE’DE ASKERÎ DARBELERİN ANASI: 27 MAYIS 1960
5/31/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: AİLE VE KADINLAR KORUNUYOR MU TAHRİP Mİ EDİLİYOR?
5/18/2020
ALİ ERBAŞ’IN ŞAHSINDA HUTBELERE LGBTİ+ AYARI MI ÇEKİLMEK İSTENİYOR?
5/5/2020
CORONA SÜRECİNDE YAŞANAN KÜRESEL EKONOMİK SAVAŞLARIN GALİBİ KİM OLACAK?
4/24/2020
CORONA VİRÜSÜ KÜRESEL OPERASYONA MI DÖNÜŞÜYOR?
4/13/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI “DUA İLE MÜCADELE” ÇOK MU SAÇMA?
4/1/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI HANGİ ÜLKELER BAŞARILI, HANGİLERİ BAŞARISIZ?
3/21/2020
İDLİB’DE NE İŞİMİZ Mİ VAR? ŞEHİTLİK TEPESİ BOŞ MU KALMALI?
3/10/2020
28 ŞUBAT, RAND CORPORATİON: YENİ BİR DARBE Mİ GELİYOR?
2/29/2020
SORUYORUM: FETÖ İHANET ÖRGÜTÜ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİMLER OLABİLİR?
2/18/2020
ANAYASA MAHKEMESİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÇABALARINI SABOTE Mİ ETTİ?
2/9/2020
ELAZIĞ VE MALATYA DEPREMİ SONRASI SKANDAL MAÇ ERTELEME KARARI
1/28/2020
HAKİKATEN TÜRK ASKERİ’NİN LİBYA’DA NE İŞİ Mİ VAR?
1/18/2020
İNSANCIL(!) BATIDA FAŞİST BİRİNE VERİLEN NOBEL ÖDÜLÜ
1/8/2020
KANAL İSTANBUL KAMPLAŞMASI: YENİ GEZİ EYLEMLERİ HAZIRLIĞI MI YAPILIYOR?
12/30/2019
YENİ PARTİLERİN TOPLUMDA KARŞILIĞI VAR MIDIR?
12/24/2019
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 15 Nisan 2021 Perşembe 08:48

herhangi bir kelimesi bile darbeden bahsetmeyen bu duyuruda darbe imasından bahsetmek de bir Ördek Ahmet örneği değil midir?

Yorumu oyla      40      41  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Kasımpaşa
İstanbul
japonya
MHP
AB
İran
Joachim Löw
Mehmet Şimşek
pkk