ABD Harp Okulu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün, Pentagon ve orduya bağlı kilit kurumlarla istişare ederek hazırladığı, Amerikan savunma mekanizmasının “ortak aklını” oluşturan rapor, ABD hegemonyasının hızla çöktüğü uyarısında bulundu.
Rapor, iç ve dış sınamalar karşısında geleneksel devlet yapılarının hızla kırılganlaştığına dikkat çekerek Batılı ülkelerde “bahar” yaşanabileceğini ifade ediyor:
“Geçmişteki ‘üstünlüğünü’ kaybetmiş olan ABD, şu anda ‘otoriteye direniş’ olan tehlikeli, öngörülemeyen yeni evrenin hemen öncesinde. Tehlike yalnızca her ikisi de ABD çıkarları karşısında hızla büyüyen tehditler olarak tanımlanan Rusya ve Çin gibi büyük rakiplerden değil, aynı zamanda Arap Baharı tarzı olayların artan riskinden de kaynaklanıyor.”
DEVLET YAPILARI KIRILGANLAŞTI
Devletler ve geleneksel siyasal otoritelerin, dahili ve harici güçlerin artan baskısı altında olduğuna işaret eden rapor, “Tüm devletlerin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısında içten yıpranmalar eşlik ediyor” diyor.
BATI BAHARI GELİYOR
Ayrıca, Arap Baharı benzeri bir gelişmenin Avrupa ve ABD’de de yaşanma ihtimalinin güçlendiği de belirtiliyor. Aşırı sağ/ırkçı hareketlerin yükseldiği Batı coğrafyasında, liderlik eksikliği yaşandığı, Arap Baharı benzeri toplumsal kaos tablosunun Batıyı da tehdit ettiği vurgulanıyor.
BATI, STRATEJİK ÜSTÜNLÜĞÜ KAYBEDİYOR
Enstitünün hazırladığı rapor, 70 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ABD güdümlü uluslararası düzenin çökebileceğini belirterek, Washington’un küresel liderlik rolünü kaybedebileceği uyarısında bulunuyor.
ABD’nin gücünün azaldığı, mevcut uluslararası düzenin çözüldüğü ve yeni bir dönüşüm evresine girildiği anlatılıyor. Rapor, Washington yönetiminin küresel pozisyonunu koruyabilmesi için daha fazla gözetim, propaganda ve daha çok askeri yayılmacılık öneriyor. Yani raporun çözüm önerisinin Türkçe anlamı şu: Daha çok yalan söyleyelim, daha çok savaş çıkartalım, daha fazla müdahaleci olalım. Pentagon’un önerdiği ilaç, hastayı komalık edecek cinsten..
Pentagon kaynaklı raporun çözüm önerisini değil ama durum tespitlerini teyit eden güncel uyarı BM’den geldi. BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Mladenov çok açık konuştu.
"YAŞANANLAR YEREL DEĞİL, GLOBAL FELAKETE GÖTÜRÜYOR"
BM temsilcisi Mladenov, "Hiç kimse bu yaşananların yerel olaylar olduğu hatasına kapılmasın. Olaylar birkaç yüz metrekare alanda yaşansa da bütün dünyada milyonları etkiliyor. Yaşananlar duvarın ötesinde, İsrail ve Filistin'in ötesinde ve Ortadoğu'nun ötesinde felakete neden olabilir" uyarısı yaptı.
İSRAİLLİ BAKANDAN ŞOK UYARI: SAVAŞIN EŞİĞİNDEYİZ
Kendisi de azılı bir Siyonist olan İsrail'in eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, İsrail'in, bütün Müslüman dünyayı karşısına aldığını söyledi. Livni, “Mescid-i Aksa'daki güvenlik önlemleri konusunda yapılan taktiksel değişikliklerin işleri daha da kötüleştirdiğini ve İsrail'in bunu sonlandırması gerektiğini” belirtti. Livni, İsrail Ordu Radyosu'na yaptığı açıklamada "Filistinlilerle olan çatışmamız ile Ürdün ve diğer Sünni uluslarla yaptığımız işbirliğini, Müslümanları İsrail devletine karşı birleştirecek bir etkinliğe dönüştürmenin bir adım ötesindeyiz” dedikten sonra “İsrail'in Müslüman dünyayla dini bir savaşın kıyısında olduğu" ikazında bulundu.
ABD ve Avrupa’daki paniğin gerçekliğini gösteren son ikaz ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan Siyonist işgalci İsrail ve arkasındaki devletlere çok net konuştu. Erdoğan tarihi konuşmada şunları söyledi.
“MÜBAREK BELDELERİMİZİ KORUMAK İMKAN DEĞİL İMAN MESELESİDİR”
“Özellikle Kudüs’ün üç din için özel olan statüsüne, hele hele Mescid-i Aksa’nın ve Kubbetüssahra’nın içinde bulunduğu Harem bölgesinin mahremiyetine saygı duymayan bir İsrail, en büyük zararı kendisinin göreceği tehlikeli bir yola sapıyor demektir. İsrail yönetiminin, işi Harem bölgesini Müslümanlara yasaklayarak fiili işgale kadar götürmesi, bardağın taşmaya başladığının işaretidir. Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak, imkan değil iman meselesidir.
Eğer İsrail elindeki silahlara, arkasındaki güçlere, yani imkanlarına bakarak böyle bir yola tevessül ediyorsa çok yanılıyor. Mescidi Aksanın dört bir yanında şanlı bir direniş sergileyen Filistinli ve diğer milletlerden kardeşlerimizde bu zeminin dipdiri ayakta olduğunu cümle aleme ilan etmektedir.”
Bu konuşma, hem Türk halkının hem de diğer Müslüman halkların vicdanının ortak sesidir. Eğer İslam’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrail işgali sonlandırılmazsa, Tel Aviv’i çok zor günler bekliyor demektir. Bu işgalde ısrar edildiği takdirde 57 İslam ülkesinin hiç birinin yönetimi İsrail’e dur demese bile bunu bu Ümmet, kendisi çözmeye muktedirdir. “Çünkü bu imkan meselesi değil, iman meselesidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ikazı hem Türkiye Cumhurbaşkanı hem de İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak yapmaktadır.
Kısacası işin özü şu: İsrail eğer işgalde ısrar ederse İslam ülkelerinin yönetimleri sessiz kalsa bile İslam ümmeti bu işi bitirecektir.
Nasıl mı? Bunu Tel Aviv biraz merak etsin..