Dünya tarihine genel olarak baktığımızda dönem dönem farklı milletlerin ve devletlerin öne çıktıklarını, dünya düzenini etkilediklerini görürüz. Tarihin bir diğer gerçeği de dünya düzenindeki derin kırılmaların ve büyük sistem ya da denge değişikliklerinin büyük ve kanlı savaşlar neticesinde olduğudur.
Haçlı Seferleri, Moğol istilaları, Yüzyıl Savaşları, Otuzyıl Savaşları, Birinci ve İkinci Cihan Savaşları gibi.. Bu büyük ve uzun savaşlar neticesinde dünya siyasetinde ve tarihinde köklü değişiklikler ve zemin kaymaları yaşanmıştır.
Yüz Yıl Savaşları, İngiltere Kralı III. Edward'ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337'de başlamış, aralıklarla 116 yıl sürdükten sonra 1453'te sona ermiştir. Avrupa’nın bu önde gelen devletleri, bu ve benzeri savaşlarla birbirlerini yerlerken, dönemin şartlarını iyi değerlendiren Osmanlı Devleti, hem Anadolu hem de Balkanlar’da hızlı bir şekilde ilerlemiştir.
Yüzyıl Savaşlarının bittiği 1453’e gelindiğinde, Osmanlı hanedanı, aynı yıl Doğu Roma yani Bizans Devleti’ni devirmiş ve imparatorluk seviyesine terfi etmişti.
Gelelim Otuzyıl Savaşları’na..
Avrupalı Hristiyanlar arasında 1618’de başlayıp 1648’e kadar 30 yıl devam eden mezhep mücadeleleri ve bunu bahane eden devletlerin hâkimiyet kurma politikaları, “Otuzyıl savaşları”olarak anılır.
Almanlar, Fransa, İsveç, Danimarka, Polonya, bu uzun ve kanlı savaşlarda birbirlerini yediler. Bu mücadele 1635’ten itibaren tam bir Avrupa savaşı halini aldı.
1618-1648 arası mezhep savaşları ve ardından 1654’te başlayan Kuzey Savaşı, Avrupa’nın altını üstüne getirdi. Otuzyıl savaşlarının önce bir din çatışması halinde başlayan mücadeleleri kısa zamanda Avrupa’nın Katolik ve Protestan devletleri arasında cereyan eden büyük bir savaşa dönüştü.
Savaş meydanına dönüşen Almanya’da nüfus azaldı, şehirler yıkıldı ve yakıldı, bazı bölgeler % 70’lere varacak kadar nüfus kaybına uğradı, genel nüfus ise 15 milyondan, 10 milyona düştü.
Daha sonra İngiltere 1654’te Fransa’nın yanında İspanya’ya karşı savaşa katıldı. İspanya ile Fransa arasında Pirene Antlaşması 1659’da imzalandığında bir asırdan beri devam eden, İspanya’nın dünya hâkimiyeti sona eriyordu.
Bu antlaşmayla, İngiltere ve Fransa, sömürge düzeninin en büyük isimleri haline geldiler. Fransa ayrıca Avrupa’nın en güçlü devleti olarak yükseldi ve Avrupa’da bir Fransız devri başladı.
1789 Fransız İhtilali ile farklı süreçler ve akımlar baladı. Yeni alt-üst oluşlar yaşandı. Avrupa’da bir zamanlar Romalıların, İspanyolların borusu öterken, Fransızların, İngilizlerin ya da başka milletlerin bunu farklı dönemlerde devraldıklarını görüyoruz.
Birinci ve İkinci Cihan savaşları neticelerinde de dünyada küresel hükümranlık merkezlerinin el değiştirdiğini gördük. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel nizam 1990 yılında iflas etti. O iflas etmiş düzenin güncellenmesi ve davamı için bu düzenin sahibi Batılı devletler, yaklaşık 25-30 yıldır çaba sarf ediyorlar. Ama bir türlü muvaffak olamadılar.
Sömürge temelli küresel nizamı ayakta tutma amaçlı her hamle ters tepiyor ve sürdürülemez noktada.. Artık tamamen çökmeye ve onu ayakta tutmaya çalışanları da enkaz altında bırakmaya yüz tuttu.
Avrupa ve ABD bunun farkındalar. Çabalıyorlar. Ama acizler. Ellerinden bir şey gelmiyor. Sistemin çöküşünü görüyorlar. Ama çöküş sebebini kimse üstüne almak istemiyor. Birbirlerini suçluyorlar. Aslında hepsi suçlular. Hepsi de günahkarlar.
Bakınız.. Trump, Meksika sınırına duvar örüp faturayı Meksika hükümetine yollayacağını söylüyor. Avrupa’nın güvenliği için NATO’ya para vermeyeceğini ifade ediyor. Üstelik İngiltere’nin brexit yapmasını destekleyip diğer devletlerin de Avrupa Birliği’ni terk etmelerini istiyor. AB Komisyonu Başkanı Junker ise “Ben de Ohaio ve Teksas’ın ABD’den ayrılmasını destekleyeceğim” diye rest çekiyor.
AB yönetimi, ayrıldıkları için Londra’nın önüne 60 milyar Euroluk fatura koyuyor. AB’den ayrılan Londra’ya kafa tutan İskoçya, Britanya’dan ayrılmak istediğini açıklıyor.
Fransa diken üstünde.. Afrika kökenliler her an için ülkenin altını üstüne getirebilirler diye korkulurken Asyalı göçmenler meydanlara döküldü ve intikam peşindeler.
Almanya, gölgesinden korkar hale geldi. Berlin, paranoyak vaziyette önüne geleni suçlamaya, her şeyden korkmaya başladı.
Örnekler çok ama uzatmaya gerek yok. Dünya yeniden bir alt-üst oluşun eşiğinde. Yine büyük bir savaşın içindeyiz. Bu savaşın sonunda dünya düzeni yeniden inşa edilecek. Ama bu defa sistemi Avrupa ve ABD değil, Müslümanlar ve Müslümanlarla ortak hareket edenler kuracaklar.
Avrupa ve ABD’yi bunun korkusu sarmış durumda. Ama korkunun ecele faydası yok.