Seçim sonunda çıkan tablo, hükumet karşıtı siyasi ve toplumsal kesimleri sevindirdi. Hükumeti destekleyen bazı kesimleri ise derin bir sessizliğe veya endişeye sevk etti. Eski Türkiye’nin sahipleri, içerde kullandıkları aktörlerin “alayını” aynı safa dizip Yeni Türkiye’nin aktörlerine hücum ettiler. Yeni Türkiye’nin görünen yüzü Ak Parti hakkında yürütülen algı çalışmaları belli ölçüde sonuç verdi, 7 Haziran’daki tablo ortaya çıktı.
Oy oranları ve oyların dağılım haritasına göre Ak Parti hala Türkiye’nin omurgasını oluşturuyor. Ak Parti dışındaki tüm partilerin birer bölgesel parti olduğunu kimse unutmasın.
Seçim sonrası Ak Parti ve devletin sessizliği, diğer tarafta “endişeli bir şımarıklığa” yol açtı. Dilin kemiği yok. Herkes ağzına geleni söylüyor.. içerdeki tabloyu dizayn etmeye çalışanlar, Türkiye’nin yakın coğrafyası üzerinden de algı operasyonuna devam ediyorlar.
Seçim ertesi hemen İsrail’in Gazze’ye saldırması, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin talebi ile Güney Afrika’da alıkonulmaya çalışılması, Mısır’da Muhammed Mursi ve İhvan yöneticilerine arkası arkasına verilen idam cezaları, Suriye’nin Kuzeyinde ABD destekli PYD’nin Türkmenleri ve Arapları sürgün etmeye çalışması.. bütün bunlar Yeni Türkiye’ye ve onun projelerine karşı sürdürülen algı operasyonlarının devamıdır.
Yeni Türkiye’nin savunucusu zannedilen bazı isimler, bu tablo karşısında endişeye ve karamsarlığa düştüler.. Doğrudan veya dolaylı şekilde manevra yapmaya başladılar. Bunlar, yukarda sıralamaya çalıştığımız gelişmeler ve başka bir takım olaylar üzerinden karamsar tablolar çizmeye devam ediyor ve felaket senaryoları üzerinden, farkında olmadan bu ülkenin düşmanlarının işlerini kolaylaştıracak algıya kolaylık sağlıyorlar.
Herkes sakin olsun. Ortada bir felaket tablosu yok. Ortada bir kaos da yok. Meşru bir seçim yapıldı. Legal partiler seçime katıldılar ve halk iradesi böyle tecelli etti. Ülkeyi 13 seneden beri yöneten parti, hala en büyük parti ve kendinden sonraki iki partinin toplamı kadar oy aldı. Koalisyon da kurulabilir, tekrar sandığa da gidilebilir. İki durum da çağdaş Batı dünyasının kutsadığı “demokrasi dini”nin kurallarına uygun şeyler.. Dolayısıyla demokrat kesimlerin bu tablodan bir felaket senaryosu çıkarmaları anlamsız.
Toplumsal tavır olarak insanı kızdıran, öfkelendiren gelişmeler olabilir. Mesela Ak Parti yöneticileri “ülkemize uluslararası bir operasyon yapılıyor. Bunu halkımıza yeterince anlatamadık” diye öfkelenebilirler. Unutulmasın ki içerdeki ve dışardaki muhalifler de “alayımız bir araya geldik. Ama Ak Parti’yi ve Yeni Türkiye’yi yine yıkamadık” diye öfkeliler..
Yeni Türkiye karşıtları tüm ordularını ve siyasi cephanelerini seferber ettiler. Aldıkları sonuç bu. Öfkelenip sinir bozmanın veya karamsar senaryolar çizmenin hiç mantığı yok. Anlamı da yok. Faydası da yok. Seçim öncesi yapılan siyasi saldırıları hatırlayın. Tüm dünya bir araya geldi. Sonuç: Yine başaramadılar.
Ak Parti yeni Türkiye’nin sadece görünen yüzüdür. Ak Parti’nin oylarının biraz düşmesi Yeni Türkiye’yi rayından çıkaramaz. Aksine daha da güçlendirir. Ülkenin geleceği şahıslar veya siyasi kurumlar üzerinden tahayyül edilmemeli. En önemli sermaye, Yeni Türkiye’yi halkın sahiplenmesidir. Bu bir süreçtir. Sütün mayalanması gibidir. Bu maya tutmuştur. Devletlerin hayatında birkaç aylık, birkaç yıllık süreler hiç mesabesindedir. Seçim sonucu çıkan tablo geçici ve çok da önemli olmayan bir olaydır.
Şunu hatırlatalım 1.7 milyarlık Müslüman dünyada elliye yakın ülkede, milyonlarca insan dua ediyor. “İşlerimiz Allah’a mı kaldı” diye veya “desene işlerimiz dualara kaldı şimdi..” şeklinde sırıtanları görür gibiyiz. Şunu herkes bilsin ki Türkiye’nin son 10-15 yılda aldığı mesafeyi sadece beşeri gayretlerle izah etmek mümkün değil. “Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin” düsturu unutulmamalı.. Türkiye son dönemde defalarca, bugünkünden çok daha ağır saldırı, travma ve imtihanlardan geçti. Bunların hepsinin altından başarıyla çıktı.
Siyasi aktörler çalışıyorlar. Burada devam eden belirsizlik endişesi tedirgin edebilir. Ama sakin ve soğukkanlı olmalıyız. Şimdi herkes eteğindekileri döküyor. Türkiye henüz kartını göstermedi. Hem yurt içinde hem de yurt dışında kısa zaman sonra çok şaşırtıcı hamleleri izleyebiliriz.
Hepimiz ilan edilmemiş büyük bir savaşın içindeyiz. Böyle bir savaşta yılgınlık göstermek, moral bozmak cepheden kaçmak gibidir. Böyle bir tavır inanan insana yakışmaz. Ama bu tür tablolar kitlesel manada kimin ne olduğunu da ortaya çıkarır ve topluları arındırır. İşte aynı zamanda bu bir arınma sürecidir.
Hem siyasi yapılar hem de toplum kesimleri önemli bir arınma döneminden geçiyorlar.
Şahsen her zamankinden daha fazla umutluyuz. Her şeyin daha güzel olacağına gönülden inanıyoruz.