Türkiye, Afganistan, Irak, Pakistan, Bosna, Kosova gibi birçok ülkede açıktan, ellinin üzerinde ülkede de istihbarat veya değişik amaçlı asker veya istihbaratçılar bulunduruyor.. Bunların geneli ise İslam ülkeleri.. Ama bu ülkelerdeki yoğun çatışma veya terör olaylarına rağmen Türkiye’nin askerlerine veya diğer görevlilerine çok şükür önemli bir zarar gelmedi.. İstisnai bazı durumlar ise örgütsel olmaktan ziyade lokal sebeplerden kaynaklanıyordu.. Üstelik bu ülkelerdeki halklar Türk askerleri ve görevlilerine güvenip inandılar.. Terör örgütü denilen gruplar bile Türkiye’nin oradaki varlığını genelde saygıyla karşıladılar.. Her yerde el üstünde tutuldular..

Çünkü İslam ülkelerinde Türkiye’ye karşı çok büyük bir umut ve güven var.. Türkiye’den yüksek beklentiler mevcut. Türkiye, İslam dünyasının lideri olarak görülüyor.. IŞİD’i de rehineleri iadeye zorlayan, Irak'ın Sünni yerel aşiretleridir.. Çünkü onların da güvenecekleri umut bağladıkları tek ülke, sadece Türkiye kalmıştır.. Türkiye IŞİD’e karşı koalisyona tam manasıyla katılarak İslam dünyasının güvenini boşa çıkaramaz ve boşa çıkarmamalıdır..

1 Mart 2003’te Irak tezkeresini reddettiği gibi bu organizasyonu, Haçlı koalisyonu teklifini de reddetmelidir.. Dört yıldır Suriye’de Esad'a, Irak'da Maliki’ye karşı kılını kıpırdatmayanlar, IŞİD bahanesiyle bölgede katil Esad’a ve terörist İsrail’e soluk aldırmak istiyorlar.. Türkiye buna geçit ve fırsat vermemelidir. Halklar bazında var olan güveni heba etmemelidir.

Balkanlar'da Bosna'da NATO üyesi Türkiye’ye rağmen Haçlı ittifakı, binlerce Müslümanın canına kıydılar. O zaman Türkiye’nin sözünü dinlemediler. Ankara’yı adam yerine koymadılar.. Afganistan’daki ISAF’a operasyona katılmamak kaydıyla asker gönderdik.. Yıllarca ABD hatta Karzai bile bizi dinlemedi.. Irak'da da keza öyle oldu.. Suriye’de 150-200 bin Müslüman öldürüldü. Esad hala iktidarda.. Türkiye’nin bas bas bağırmasına rağmen bunca Müslüman öldü ve beş milyondan fazla insan göç etti.. Tüm bunlara rağmen İslam coğrafyasındaki aktif insani çalışmalarımız ve Türkiye’deki değişimden kaynaklı çok büyük bir teveccüh var.. Türkiye bunu heba edemez etmemelidir.

Türkiye, IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyona katılmamalıdır. Çünkü 49 rehine geldi; ancak 49 rehine kurtuldu diye elimiz tamamen rahatlamadı. Bakınız burada çok önemli bir noktayı hatırlatmak isteriz. Bizim bu coğrafyada zulüm ve baskı altında yaşayan en az yüz milyon rehinemiz daha var. Mısır’da Sisi firavununun elinde, Suriye’de Esad katilinin elinde, Filistin’de terörist İsrail’in elinde, Irak’ta terör gruplarının elinde on milyonlarca rehinemiz var. Onların da kurtuluşunu sağlamadan Batıyla ortak savaş koalisyonu kuramayız. O rehinelerin de kurtuluşunu, durumunu düşünmek ve gözetmek zorundayız..

Dışarı için bunları söyledikten sonra içeriye de bakmamız lazım. Yıllardır hak ve hukuklarını her zaman savunduğumuz bazı BDP-HDP’li siyasetçiler ve radikal gruplara da bir çift sözümüz var. Esad zulmü ve IŞİD korkusundan can havliyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli Kürt kardeşlerimiz sınırdan girerlerken ve bunların girişleri için hükümet her türlü kolaylığı gösterirken, bölgede terör estiren bizim BDP’li siyasetçilerimiz ve onlarla beraber anarşi çıkaran radikallerin yaptıklarını çok yadırgıyor ve anlamakta zorlanıyoruz. Şunu açıkça ifade edelim. Anarşi çıkaran bu siyasetçiler, eğer Türkiye’de bizler gibi yasakçı statükoya karşı mücadele eden, haksızlıklara karşı direnen insanları ve kurumları, kendilerine karşı tavır almaya zorlarlarsa öyle zannediyoruz bu, onlar için hiç de faydalı olmaz.

BDP’li-HDP’li siyasetçilere bazı şeyleri hatırlatmakta fayda var. Hani Irak Kürdistan’ı devlet olmuştu? Hani Rojava’da 3 defa devlet kurduğunuzu açıklamıştınız! Sizin de elinizde PKK gibi bir terör örgütünüz vardı! Ne oldu IŞİD’i neden bertaraf edemediniz? Bu nasıl bir devlet iddiasıdır? Demek ki kafaya poşi geçirip, şalvar giyip mekaplarla dağda dolaşıp karakol basıp, okul yakarak, iş makinalarını ateşe vererek, Kürtlere hava basarak devlet olunamıyormuş. Varile bayrak dikmek devlet için yeterli değilmiş.

Vahşi batıyı Kürtler de Araplar da Türkler de artık daha iyi tanıyacaklar. Batı, Müslümanlara hep acı çektirdi, zulmetti. Siyonizmle ittifak eden Batıyı sürekli uyardık. Uyarıyoruz. Batı İslam ülkelerinden elini ayağını çekmedikçe, her şeye burnunu sokmaktan vaz geçmedikçe, Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de Mısır’da zulüm ve acılar bitmedikçe Batının imtihanı da bitmeyecektir.

El Kaide bitmeden, Nusra çıkıyor, Nusra bitmeden IŞİD çıkıyor, IŞİD bitmeden Horasan Cephesi çıkıyor. Artık cin şişeden çıkmış görünüyor. Hani Haçlı koalisyonu IŞİD’i imha edecekti. Dün ABD Dışişleri ve Pentagon açıkladı. “IŞİD’den çok daha tehlikeli Horasan Cephesi geliyor” diye alarm verdiler. Yarın neler çıkacak bilinmez.!

En az 15 bin militanı olan IŞİD bir anda nasıl doğdu? Nasıl oldu da birkaç günde Musul’u aldı, Erbil’e ve Türkiye sınırına kadar ilerledi? Üstelik bütün bunlar Iraktaki Maliki ve dünyanın süper gücü ABD’ye ve dünyaya hiç hissettirilmeden olmuş. Hani ABD’nin istihbaratı çok güçlüydü? Hani bizim rehineleri bile onlar alıp bize vermişlerdi!

Bu ABD şimdi, CHP ve MHP üzerinden hükümeti sıkıştırarak Ankara’yı Haçlı koalisyonuna dahil etmek için zorluyor. Bu baskılara hükümetin boyun eğeceğine ihtimal vermiyoruz. Ancak CHP ve MHP Batının bu taleplerine aracılık ederlerse kaybederler. İşte o zaman BOP’a taşeron olmak gibi bir duruma düşerler. Umarız böyle olmazlar.

Unutmayalım; Ortadoğu’da 100 milyon rehinemiz var; sadece 49’u kurtuldu. Yani daha işimiz bitmedi.. Bu bölgeden, terörü de yabancı güçleri de Türkler, Kürtler ve Araplar olarak birlikte temizleyeceğiz. CHP, MHP, çürümüş statüko ve paralel tarafın sözcülerine duyurulur.