Şüphe yok ki yeni bir dünya savaşının içindeyiz. Savaşın cepheleri her geçen gün daha da kızışıyor. Çatışmalar hem yayılıyor hem de derinleşiyor. Eylül ayı sonunda New York’ta BM genel kuruluna katılan Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD Başkanı Obama ile yaptığı ikili görüşmenin hemen ertesinde 30 Eylül’den itibaren Esad’ın yanında BAAS muhaliflerini vurmaya başladı. Kimdi Esad muhalifleri dediklerimiz? Tamamı Müslümanlar..
Peki Rusya’nın Suriye’ye girme gerekçesi ne? Suriye’deki IŞİD.. Rus ordusu kimleri öldürüyor? ÖSO taraftarlarını, Arapları, Türkmenleri.. Bu arada da Türkiye’nin sabrını, reflekslerini, gücünü, kabiliyetini ve imkanlarını tartıyor, test ediyor! O amaçla hem Türkiye’nin en hassas noktası Türkmenleri vuruyor hem de Türkiye’nin hava sahasını yokluyor.
Ankara kimin ne yapmaya çalıştığının farkında. Yaptığı işi de tesadüfen, rastgele değil, bilerek ve hesap ederek yapıyor.
Obama ile New York’taki görüşmesinin hemen ardından Suriye’ye gönderilen Rus askerleri nasıl sevk edilmişti; hemen hatırlayalım. Hristiyan din adamları, Suriye’de Müslümanları öldürmek üzere havalanacak Rus savaş uçaklarını kutsamıştı. Aynı din adamları Suriye’de Müslümanlara karşı kullanılacak silahları, zırhlı araçları kutsamış, Müslümanları öldürecek Moskof askerleri için dua etmiş onları tütsülemişlerdi.
Rus orduları Suriyeli Müslümanları öldürmek üzere Rusya’dan yola çıktıklarında Rus Ortodoks Patrikanesi bir açıklama yapmış ve Suriye’de yürütülen savaşın bir din savaşı bir Haçlı savaşı olduğunu açıkça ve kimseden gizlemeden medyaya yapmıştı.
Ogün bu gündür Haçlı ordusu olarak savaşan Rus askerleri, bizim kadim coğrafyamız ama Skies-Picot sınırının güneyinde yani burnumuzun dibinde Müslümanları katlediyorlar. Katil Esad’la beraber Müslüman katlediyorlar. Rusların ve Esad’ın yanında başka kimler var? Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Kanadalılar, İsrailliler ve tüm Haçlı-Siyonist ittifakı.. Din eksenli olan yeni küresel savaşta bunları yadırgamıyoruz. Bunlar İslam ve Müslüman düşmanı olmalarının gereğini yerine getiriyorlar..
Gelelim diğer meseleye.. 1979’da İran’da bir İslam devrimi yaptıkları iddiasıyla sahneye çıkan Humeyni rejimi, Suriye’de ve bu bölgede olanlar karşısında ne yapıyor? İran da yukarda belirttiğimiz Haçlı-Siyonist ittifakıyla birlikte Diktatör Beşşar Esad’ın arkasında, onu destekliyor.
İran o kadar büyük ve affedilmesi zor hatalar yapıyor ki, bu yapılanlar Fars tarihine kara bir leke olarak geçmekle kalmayacak Humeyni rejiminin de sonunu getirebilecektir. Suriye’de Müslümanları katletmek üzere tam bir Haçlı ordusu zihniyetiyle sevk edilen Rus askerlerinin Ortodoks din adamlarınca nasıl motive edildiklerini anlattık.
İran'da Cuma imamları, “Rehber” olarak kabul edilen dini Lider Ayetullah Ali Hamaney'i temsilen hutbe verirler. Peki geçen hafta ne oldu? Tahran Üniversitesi külliyesinde kılınan cuma namazı hutbesinde Cuma İmamı Ayetullah Ali Kermani, Rusya'nın Suriye'ye düzenlediği hava saldırıyla ilgili, "Allah-u Teala, inşallah Rusya'ya IŞİD'i yok etme konusunda daha fazla başarılar ihsan eder" duasında bulundu. Yani Tahran’daki Cuma İmamı Haçlı ordularının Suriye’de zafer kazanması için Allah’a dua ediyor.. Dini cehaletin, siyasi nefretin, kin ve hırsın nerelere varabileceğini düşünebiliyor musunuz? İran’daki bu anlayış, yakında Vlademir Putin’i de ikinci bir rehber olarak ilan ederse şaşırmayacağız.
Rusya ve Putin’e tekrar dönelim. Rus savaş uşağının düşürülmesi üzerine Putin Türkiye yönetimini Türkiye’yi İslamlaştırmakla “suç”lamıştı(!) Putin Türkiye’yi böyle suçlamasından bir gün önce Tahran’ı ziyaret etmiş ve eski bir el yazması Kur’an-ı Kerim’i dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e hediye etmiş ve yakın iki dost ülke görüntüsü vermişti.
Ne ironik bir gerçek ki Türkiye’nin İslamlaşmasına karşı olan Rus lider, 1979’da İslam devrimi yaptığını iddia eden rejimle kol kola Müslümanlarla savaşıyor.
Hem Rusya hem de İran bu kirli siyasetin hesabını vermekte çok zorlanacaklar.
Eski Hizbullah Genel Sekreteri Tufeyli’nin çok net ifadesiyle İran, “Ümmeti yok etmeye çalışan” güçlerle ortaklık yapıyor. Suriye konusuyla görevli en üst düzey İran komutanı Kasım Süleymani’nin ise Halep yakınlarında bir çatışmasında ciddi şekilde yaralandığı ve haftalardır Esad muhaliflerinin elinde sorgulandığı belirtiliyor. Bu kirli ve karanlık hedef uğruna İran, resmi askerleri ve Hizbullah’ın militanları hariç 40’ın üzerinde komutanını pisi pisine kaybetti.
‘Suriye'de öldürülen Hizbullah üyeleri şehit sayılır mı?’ sorusuna Eski Hizbullah Genel Sekreteri Tufeyli çok net bir cevap vermiş ve şöyle demişti.
“Hangi hakla şehitliği hak ediyorlar? Müslümanların çocuklarını öldürdükleri için mi? Hangi hakla şehit oluyorlar? Onları terörize ettikleri için mi? Hangi hakla şehit oluyorlar? Evlerini başlarına yıktıkları için mi? Filistin'in özgürlüğü için mi savaşa gittiler? Hayır, şehit değiller. Cehenneme gidecekler, Kur'an ayetlerinin cevabı açık.”