|
Talat Atilla 6 Bakan! Özgür Özel'in adaylığı tamam! 'Ruhsal Kontrat' bitti mi? Nefes! |
|
Cengiz Altınsoy Türkiye'yi büyütmek için Ankara'yı küçültmek lazım |
|
Adnan Küçük GAZZE’DE ATEŞKES: SOYKIRIMCILARA ZULÜMLERİNİN HESABI SORULMAYACAK MI? |
|
Tuğba AYAN Hoş geldin Hıdrellez |
|
Melike Topuk Kimler gider? |
|
Zahide Guliyeva OKUL YOLU DÜZ GİDER |
|
Derya Çöl Kıskançlık, Haset ve Gıpta: Ruhun Aynasındaki Üç Yansıma |
|
Seyhan Korkmaz KUŞ KOYSUNLAR YOLUNA |
|
Kıvılcım Kalay KAHVE KOKULU SABAH |
|
Canan Sezgin EYLÜL’ÜN SİHİRLİ TUTULMALARI |
|
Tuğrul Sarıtaş MAGANDALAR KURAL TANIMIYOR ARTIK! |
|
Tekin Öget İÇİMİZDEKİ KRİPTO SİYONİSTLERE DİKKAT |
|
Esra Süntar TRENDE IŞIK HIZI ŞOKU |
|
M. Kürşat Türker Bazen rakamlar veya harfler sıralanarak gelir |
|
Ersan Yıldız Sedat Peker |
|
Haktan Kerem Ural BİR SANİYESİNE BİLE HÜKMEDEMEDİĞİMİZ BİR HAYAT İÇİN, BU KADAR FIRILDAK OLMAYA GEREK YOKTUR! |
Elbette doğru yanıtı hepimiz biliyoruz; asla…
Siyaseti siyasetçiler, polisliği polisler yapar.
Dikkatinizi çekmiştir;
17-25 Aralık operasyonları ile ilgili gözaltına alınan polislerin, gözaltı esnasında söylediği sözler, en az ana muhalefet liderinin izlediği siyaset kadar sert.
Dünya tarihinde; devlet memurlarının, kendi devlet başkanlarına, kameralar eşliğinde, buram buram siyaset kokan sözlerle hakaret ettiği bir başka örnek yok.
Daha da ötesi var;
Polisler, gözaltına alınırken medyanın ilgi duyacağı replikleri de ezberliyorlar.
Öyle tuhaf bir ritüelleri var ki; her hareketlenme polislerin işine geliyor.
Devlet başkanına laf mı çarptı; akşam TV, ertesi gün malum gazete manşetlerinde!
Polisler ağzını mı kapattı, yine manşetteler!
Son gözaltılar da işi iyice abarttılar!
Kameraların önüne pankartla çıktılar!
Üstelik, pankartı t-shırt haline getirdikleri için ellerinden de alınamadı!
Doğrusu zekice bir hamle yaptılar ama onları gözaltına alan polislerin daha zeki olmaları gerekirdi.
Hiç kimseyi peşinen suçlu ya da suçsuz kabul etmek doğru olmaz, nihai kararı yargı verecektir.
Kurunun yanında elbette yaş da yanabilir ama kendini ifade etmenin yolu, halkın yüzde 52 oyu ile seçilen Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret etmek değildir.
Diyelim ki o polislerin içinde haksızlığa uğrayanlar var.
Olabilir mi, olabilir.
İyi de, haksızlığa uğradıysanız, bunu bir başka haksızlıkla mı kapatacaksınız?
Devlet Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında, hatta sınırlarımızın ötesinde kan bağımız olan tüm kesimleri temsil etmez mi?
Devlet Başkanı’na yapılan hakaret, bizi Dünya’ya karşı zor durumda bırakmaz mı?
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ve genel müdür yardımcısı Mustafa Gülcü’nün bu tuhaf duruma son vermek için bir çalışması var mı bilmiyorum ama mevcut durum fazlasıyla rahatsızlık verici…
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...
E-posta
Facebook
Twitter
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
| Bu yazı 20812 defa okunmuştur. |
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|

54
49













