~~“Engelleri aşmak, varoluşun en büyük amacı ve hazzıdır.” sözü sanırım Schopenhauer’a ait.
Martin Seligman’a göre de, hayat sadece engelleri aşmak değildir.
İnsan mutlu olmak için yaşamalıdır.
Acıları azaltmak ya da mutlu olmak seçeneklerine sıkıştırılanların bahtına, ‘Tükenmişlik Sendromu’ düşüyor sanırım.
Madem, harcadığımız ömür, tükettiğimiz bir ruhumuz var; tükenmişlik sendromu makul bir tanımlama gibi duruyor.
Anlam, bir pusula gibi tam önümüzde bizi seyrediyor.
Belki de bu yüzden, mutlu insanlar, “Hayatın anlamını bulanlar.” diye tanımlanır.
Hayatın anlamı herkese için farklı olduğuna göre, milyonlarca mutluluk&mutsuzluk tanımı olmalı.
Tam bu noktada bir problemimiz var sanki.
Hayatı anlamlandıramayanlar; başkalarının mutluluğunu, kendi mutsuzluğu olarak kabul ediyor.
Oysa başkalarının hayatına harcanan enerjiyi, kendi hayatları için harcasalar, mutluluk kapısını aralayabilirler.
Belki de sıkıntı daha diplerde.
Varoluşunun nedenini bulamamak, mutsuzluğun kaynağı olabilir mi?
Hayat, güçlü yönlerimizi bile keşfetmemize müsaade etmeyecek kadar kısa.
Şaşırmaya bile vaktimizin olmadığı zamanlardan geçiyoruz.
Kesintisiz mutluluk olmadığını anlayınca mutluluk başlıyor olamaz mı?
Bir şeyler yapmalıyız.
Zaman celladına boyun eğmeden, ruhumuzu diriltmenin bir yolunu bulmalıyız.
Mutluluk, insanın kendi tercihiyle elde edebileceği bir zihin durumu olabilir mi acaba?
Sanki öyle.
Kim bilir?
Şükretmeyi ve affetmeyi öğrendiğimizde, mutlu olmayı da öğrenebiliriz!
Büyük final
Başbakan Erdoğan, 9-10-11 Mayıs tarihlerinde AK Parti’nin Afyon kampında, 13-14-15 Mayıs’ta, Arnavutluk’ta, 23-24 Mayıs’ta Almanya’da olacak.
Cumhurbaşkanı Gül de, 15-20 Mayıs tarihleri arasında, Çin ziyareti yapacak.
Cumhurbaşkanlığı için büyük görüşme, ya Mayıs başı, ya da Mayıs sonu görünüyor.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...