E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Adnan Küçük

ÇAĞDAŞ UYGARLIK KAVRAMININ ANAYASADA NE İŞİ OLABİLİR Kİ?
20 Ekim 2021 Çarşamba

 

 

Her bir bilim dalının kendine mahsus kavramları mevcuttur. 
Mesela Tıp biliminde, Türkçe kelimeler yanında binlerce Latince kelime mevcuttur. 
Sosyolojinin, ilahiyatın, iktisatın, hukukun kendine mahsus kelimeleri vardır.
Bu kavramların bir kısmının sözlükteki manası ile ilişkili olduğu bilim dalındaki manaları farklı olabilmektedir. Bazen de aynı kelimenin farklı bilim dallarındaki manaları da değişebilmektedir.
Mesela, poliçe kelimesinin Ticaret (Kıymetli Evrak) Hukukundaki manası ile Sigorta hukukundaki manası farklıdır. 
Ticaret hukukunda poliçe, bir kambiyo senedi ve kıymetli evraktır. Poliçe, üçlü bir ilişkiyi düzenleyen bir kambiyo senedidir. Senedi düzenleyen, diğer bir kişiye, poliçede ismen gösterilmiş olan kimseye, belirli bir bedeli ödeme emri verir. 
Sigorta hukukundaki poliçe, sigorta şirketi ile sigorta ettiren/sigortalı arasında yapılan bir sözleşmedir.
Anayasa Hukukunun da kendine mahsus kavramları vardır. Bu kavramların mümkün olduğunca belirgin olması arzu edilir. Anayasa metinlerinde, Anayasa hukukunda kullanılan kavramlar harici kavramların kullanılması, zaruret olmadıkça uygun karşılanmaz. Hele ki, belirginlikten uzak olan kavramların kullanılması hiç arzu edilmez.
Mesela, laiklik, cumhuriyet, hürriyet, demokrasi, monarşi, üniter yapı, federal yapı, yasama, yürütme, yargı, yargı bağımsızlığı, siyasi partiler, seçim, ivedilikle görüşme, öncelikle görüşme vb. kavramlar, esasen Anayasa Hukukunda kullanılan anayasal nitelikli kavramlardır. Bunlardan bir kısmı siyaset biliminde de kullanılır.
Anayasanın Başlangıcında yer alan, “çağdaş medeniyet düzeyi”, “medeniyetçilik”, “medeniyet” ve 174. maddede yer alan  “Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesi” gibi kavramlar, Anayasa hukuku kavramları değildir. 
Bu kavramlar, toplum bilimi ve diğer bazı sosyal bilimlerde önemli kavramlardır. Bu kavramlara ilişkin bu bilim dallarında ayrıntılı açıklamalar yer alır. Ama manaları net ve belirgin değildir. dahası dönemlere ve bilim dallarına göre de farklı manalar kazanır.
Latince “civilis” anlamında kullanılan medeniyetin iki anlamından söz edilir. Birincisi herhangi bir ülke ve insan topluluğunun, sanat, din, bilim, sosyal ve siyasi organizasyon bakımından üst düzey gelişme noktasına ulaşmasıdır. İkincisi, sosyal organizasyon düzeyi bakımından yüksek duruma gelmiş belirli bir zaman ve yerde yaşayan toplumdur. Will Durant medeniyet kavramını, “kültürel yaratmayı harekete geçiren sosyal düzen” olarak tanımlar. Medeniyet dört unsurdan oluşur: İktisadi şartlar, siyasi düzen, ahlâkî gelenekler, bilgi peşinde gidilmesi ve güzel sanatlar.
Bu tanımlamalara göre, medeniyet, ilkel toplumsal dönemlerden sonra dünyanın çeşitli yerlerinde beliren kültür-sanat eserleri ile bilinebilen ileri toplumsal siyasî organizasyonların bir ifadesidir. Hem bugün mevcut olmayan, hem de günümüzde tartışılan medeniyetleri birlikte içeren bu tanımlama, daha ziyade “tarih ve antropoloji”nin alanına girer. Bugün için tartışılan medeniyetler ise, halen toplumları ve kısmen organizasyonları ile yaşayan ve sosyolojiyi (toplum bilimi) de ilgilendiren çağdaş medeniyetlerdir. Arnold Toynbee 21 tane medeniyetin varlığından bahseder. Bugün bunlardan 6’sı mevcuttur ve bu medeniyetler Batı Medeniyetinin baskısı altında can çekişmektedirler (Abdülkerim Üregen, Medeniyet Kavramı Etrafında Yeni Tartışmalar: "Medeniyetler Çatışması Mı?").
Bu kavramlar, ideolojik bir içeriğe sahip olmaya da müsaittir ve farklı ideolojilere göre manaları değişebilmektedir de. 
Mesela liberal toplumlardaki çağdaşlık ve medeniyet tasavvuru ve muhtevası ile Marksist toplumlardaki çağdaşlık ve medeniyet tasavvuru ve muhtevası büyük ölçüde farklıdır. Bu kavramlar İslam toplumlarında ya da diğer dini toplumlarda da farklılık arz edebilmektedir. Birinde çağdaş olarak görülen, bir diğerinde görülmeyebilmektedir.
Medeniyet, medeniyetçilik, uygarlık kavramları, bu esaslı şekilde farklılık arz eden tanımlamaları ile Anayasa hukukunda ve anayasallık denetiminde ölçüt norm olamaz. 
Bu kavramların Anayasada yer almaları, matematik dersi kitaplarında edebiyattaki “aruz vezni”ne ilişkin metinlerin, Edebiyat ya da Tarih kitaplarında, matematikteki (lineer cebir gibi) formüllerin, İlahiyattaki fıkıh ve kelam derslerine ilişkin kitaplarda Tıptaki nöroloji ile alakalı metinlerin yer almasına benzer. Bu metinlerin farklı bilim dallarındaki ders kitaplarında yer almaları ne kadar abes ve yersiz ise, toplum bilimi ve diğer sosyal bilimlerin çok önemli kavramları olan, “çağdaş medeniyet düzeyi”, “medeniyetçilik”, “medeniyet” “Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesi” kavramlarının Anayasalarda yer almaları da en az o kadar abes ve yersizdir.
Çağdaşlık ve medeniyet kavramları, bir hayat tarzı da öngörmektedir. Ama bu hayat tarzı, ülkeden ülkeye, toplumdan topluma, ideolojiden ideolojiye farklıdır. Bu kavramların otoriter rejimlerdeki manası ile bir anayasal normun oluşturulması, bu kavramları otoriter yönü baskın olan bir resmi ideolojinin unsurları haline getirebilecektir. 
Laikliğe, siyasî ideolojik otoriter anlamlı medeniyet ve çağdaşlık kavramları ekseninde yüklenen mana, laikliği, otoriter, militan ve dışlayıcı hale getirmektedir. Laikliğin, çağdaş medeniyet kavramı temelinde tanımlanması, topluma, çoğulculuğu yok edecek şekilde çağdaş medeniyet tasavvuru temelli bir hayat tarzının dayatılması neticesini ortaya çıkaracaktır.
Nitekim AYM, başörtüsü ile alakalı verdiği bir kararından şunları belirtmektedir: 
“Düşünce ve inanç özgürlüğü, özgür düşünce, özgür inanç, çağdaş uygarlığa yöneliş ulusal yaşamda önemli bir aşamadır. Lâikliğin, insana, dine saygısı, dini kendi yerinde tutan anlayışı, akla, bilime, sanata, …ve tüm uygar gereklere kapıyı açmıştır”.
“Çağdaş uygarlık yolu lâiklik ilkesiyle açılmış bağımsız bir hukuk kurumu olarak yeni yapısına kavuşmuştur. Demokrasiye geçişin aracı olan lâiklik Türkiye’nin yaşam felsefesidir”.
“Bu yasalar, Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti'nin lâiklik niteliğini koruma amacını güden devrim yasalarıdır”.
“Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma, Türk Devrimin amaçladığı millî aşamadır”.
“Lâiklik, dinsellikle bilimselliği birbirinden ayırmış, dinin, bilimin yerine geçmesini önleyerek uygarlık yürüyüşünü hızlandırmıştır. Gerçekte lâiklik din-devlet işleri ayrılığı biçiminde daraltılamaz. Boyutları daha büyük, alanı daha geniş bir uygarlık, hürriyet ve çağdaşlık ortamıdır. Türkiye'nin modernleşme felsefesi, insanca yaşama yöntemidir” (E. 1989/1, K. 1989/12, KT: 07.03.1989).
AYM’nin, din ve vicdan hürriyetinin alanını alabildiğine daraltan, otoriter, militan, dışlayıcı laikliğe ilişkin bu belirlemelerinde, Başlangıçta ve 174. maddede geçen “çağdaş medeniyet düzeyi”, “medeniyetçilik”, “medeniyet” ve  “Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesi” şeklindeki kavramlar etkili olmuştur. Bu kavramlar zemininde şekillendirilen laiklikle, dini ve siyasi çoğulculuk baltalanarak, belli bir hayat tarzı topluma dayatılmıştır. Bu dayatmayı meşrulaştıran da, Anayasaya yamanmaya çalışılan sosyoloji vd. sosyal bilim dallarının belirginlikten uzak olan bu tür kavramlarıdır.
Anayasanın Başlangıcındaki ve 174. Maddesindeki, Anayasa hukuku ile uzaktan yakından alakası olmayan bu kavramlara rağmen, AYM’nin 2012 yılından sonra laikliği, demokratik, pasif laiklik şeklinde, kendi ifadesiyle “esnek ya da özgürlükçü laiklik” olarak yorumlaması fiili bir durumdur. AYM, bu yorumunda, esasen Anayasadaki bu kavramları bir nevi görmezden gelmiştir (E. 2012/65, K. 2012/128, Kt. 20.9.2012).
Konjonktürel olarak ortaya çıkabilecek bir siyasî iktidar değişikliğinde ya da Yüksek Yargı mercilerinde otoriter militan laiklik eğiliminde olan hâkimlerin çoğunlukta olması halinde, tekrardan din ve vicdan hürriyetinin alanını daraltıcı, laikliği topluma bir resmi hayat tarzı olarak dayatan kararların verilmesi mümkün ve muhtemeldir.
Bu vesileyle, başta yargı kurumları olmak üzere devletin karar mercilerinin, laiklik kavramını, din ve vicdan hürriyetinin alanını ölçüsüzce ve özünü zedeleyecek şekilde daraltacak, topluma belli bir siyasi ideolojik hayat tarzını dayatmasına yol açacak yönde kararlar verememesi, devlete ait bir vasıf olması gerekli laiklik ilkesinin, toplumun mecburi bir vasfı haline getirilmemesi için, “çağdaş medeniyet düzeyi”, “Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesi”, “medeniyetçilik” ve “medeniyet” şeklindeki kavramlara yeni Anayasada kesinlikle yer verilmemesi gerekir. Şayet yeni Anayasa yapılamıyorsa, en azından 1982 Anayasasından bu kavramların mutlaka ayıklanması gerekir.
Aksi halde, otoriter, militan, dışlayıcı, katı laikliğin tekrardan hortlatılması, tekrardan toplumsal çatışmaları tetikleyecek, bu yöndeki laiklik telakkisi, toplumsal barış ve huzuru bozan unsur haline dönüşebilecektir. 
Çoğulcu anayasal demokrasinin gereği, otoriter, militan, dışlayıcı laiklik değil, siyasî düşünce ve ifade hürriyeti kadar din ve vicdan hürriyetinin de teminat altında olduğu, dini ve siyasi düşünce ve inanç hürriyetinin tam güvencede olduğu demokratik, pasif laikliktir. 
Artık, demokratik pasif laikliğin mutlaka kalıcı kılınması gerekmektedir. 

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 29080 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“YÜCE DEVLET”TEN GÜÇLÜ DEVLETE
10/13/2021
1982 ANAYASASININ İLK DÖRT MADDESİ DEĞİŞMELİ MİDİR?
10/7/2021
KASETÇİ DÜKKÂNININ ÜSTÜNDEKİ MAHKEMELERDEN YENİ YARGITAY BİNASINA
9/28/2021
YENİ BİR 367 ÖZLEMİ: RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2023’DE ADAY OLAMAZ
9/19/2021
YENİ YARGITAY BİNASINDA DUA EDİLDİ, LAİKLİK ELDEN GİTTİ(!!!)
9/10/2021
YÜZDE ON MİLLİ SEÇİM BARAJI NE OLMALI?
9/1/2021
28 ŞUBATIN KUDRETLİ(!) PAŞALARI LAYIK OLDUKLARI YERE MARŞ MARŞ
8/23/2021
FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI HANGİ PARTİLER ACABA?
8/9/2021
TUNUS’TA CUMHURBAŞKANLIĞI DARBESİ
7/29/2021
ÇANAKKALE’DEN 15 TEMMUZA: KAHRAMAN HALKIMIZIN VATAN SAVUNMASI
7/15/2021
TÜRKİYE’DE YAKIN GELECEKTE ERKEN SEÇİM OLABİLİR Mİ?
7/8/2021
BİZ DE BAŞÖRTÜSÜ HUSUMETİ BİTTİ ZANNEDİYORDUK; MEĞERSE…
6/28/2021
BAŞKANLIK SİSTEMİ ŞAHANE, “TROLLÜK” YAFTALARI GERİ İADE!
6/19/2021
HDP, KAPATILMALI MI; KAPATILABİLİR Mİ?
6/8/2021
KORSAN İSRAİL DEVLETİNİN ZULMÜNE UĞRAYAN MAZLUM FİLİSTİN HALKI
5/23/2021
TÜRKİYE’DE PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI: ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY Mİ?
5/10/2021
DÜNYANIN EN BÜYÜK KORSAN DEVLETİN BAŞI: ERMENİ SOYKIRIMI DEDİ
4/30/2021
RECEP TAYYİP ERDOĞAN: FİKRÎ İKTİDARIMIZI HÂLÂ TESİS EDEMEDİK
4/21/2021
VESAYETÇİLERLE DEMOKRASİ YANLILARI İÇİN TURNUSOL KÂĞIDI: 104 AMİRALİN E-BİLDİRİSİ
4/11/2021
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHEDİLMESİ KARARI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?
4/2/2021
TÜRKİYE’NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMESİNE NİÇİN BU KADAR SERT TEPKİ VERİLİYOR?
3/24/2021
TAKLİTCİ DEĞİL TÜRKİYE’NİN GERÇEKLERİNE UYGUN BİR ANAYASANIN YAPILMASI
3/15/2021
1000 YIL SÜRECEK DENİLEN 28 ŞUBAT’IN TAHRİBATLARI VE TAMİRATLAR
3/6/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (2)?
2/25/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (1)?
2/16/2021
CUNTA ANAYASASINDAN DEMOKRATİK SİVİL ANAYASAYA: TAŞLI YOLLAR
2/7/2021
YARATILIŞ MODELİ KONGRESİ EVRİMCİLERİ NİÇİN RAHATSIZ ETTİ?
1/29/2021
VESAYETÇİ ZİHNİYETE GÖRE ÖZDE CUMHURBAŞKANI(!?) NASIL SEÇİLİR?
1/20/2021
BAŞÖRTÜLÜ HÂKİMLER Mİ BAŞI AÇIK HÂKİMLER Mİ TARAFSIZ KARAR VERİR?
1/11/2021
1876 KÂNÛN-I ESÂSÎ’DE ÇEVİRİ HATALARI: TBMM BAŞKANINA ÇAĞRIMDIR
1/2/2021
HARF DEVRİMİNİN TÜRK DİLİNDE MEYDANA GETİRDİĞİ SONUÇLAR
12/23/2020
TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN FİKİR BABASI: PROF. DR. BURHAN KUZU
12/14/2020
FRANSA’DA ÇOĞULCULUK VE HOŞGÖRÜ YERİNİ FAŞİZME Mİ BIRAKIYOR?
12/5/2020
CHP, HDP, SP VE İYİ PARTİ ANAYASASI İNKÂR EDİLDİ, İYİ PARTİ’DE NELER OLUYOR?
11/26/2020
HANGİ CUMHURİYET YAŞASIN?
11/17/2020
ABD’DEKİ SEÇİMLER Mİ, YOKSA VENEZUELA’DAKİ SEÇİMLER Mİ DAHA AZ HİLELİ?
11/8/2020
İZMİR DEPREMİ VE HÜKÜMETE BİR ÖNERİ
10/31/2020
Tarikatlar Atatürk’ün 1924 Anayasası’nda teminat altında idi
10/24/2020
ENİS BERBEROĞLU MİLLETVEKİLLİĞİNE GERİ DÖNEBİLİR Mİ?
10/14/2020
CHP’NİN SÖZÜNÜ ETTİĞİ “GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM” MÜMKÜN MÜDÜR?
10/4/2020
RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLABİLİR Mİ?
9/23/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE GÖRE, DEVLET KADINA YÖNELİK 'ALKOL TEMELLİ ŞİDDETLE' MÜCADELE ETMEMELİ Mİ?
9/13/2020
TÜRK TOPLUMUNUN TEMELİ OLAN AİLEDE “ALARM ZİLLERİ” ÇALIYOR?
8/27/2020
15 YAŞ ALTI KIZLARLA İMAM NİKÂHI İLE EVLİLİK SUÇ MU, DEĞİL Mİ?
8/16/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: “BAL”IN İÇİNE ZEHİR KATILARAK SERVİS EDİLMESİ
8/5/2020
ZİNCİRLERİNİ KIRAN AYASOFYA-İ KEBİR CAMİ-İ ŞERİF’İNDE İLK CUMA NAMAZI
7/25/2020
15 TEMMUZ BENZERİ YENİ BİR İHANET KALKIŞMASI YAŞANABİLİR Mİ?
7/15/2020
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN YASSIADA CİNAYET MAHKEMESİ İLGA EDİLDİ
7/6/2020
FETH-İ MÜBİN’İN SEMBOLÜ AYASOFYA SAN’AT VE İMAJA FEDA EDİLEMEZ
6/20/2020
AYASOFYA’YA DANIŞTAY KARARIYLA CAMİ STATÜSÜ KAZANDIRILMASI
6/9/2020
TÜRKİYE’DE ASKERÎ DARBELERİN ANASI: 27 MAYIS 1960
5/31/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: AİLE VE KADINLAR KORUNUYOR MU TAHRİP Mİ EDİLİYOR?
5/18/2020
ALİ ERBAŞ’IN ŞAHSINDA HUTBELERE LGBTİ+ AYARI MI ÇEKİLMEK İSTENİYOR?
5/5/2020
CORONA SÜRECİNDE YAŞANAN KÜRESEL EKONOMİK SAVAŞLARIN GALİBİ KİM OLACAK?
4/24/2020
CORONA VİRÜSÜ KÜRESEL OPERASYONA MI DÖNÜŞÜYOR?
4/13/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI “DUA İLE MÜCADELE” ÇOK MU SAÇMA?
4/1/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI HANGİ ÜLKELER BAŞARILI, HANGİLERİ BAŞARISIZ?
3/21/2020
İDLİB’DE NE İŞİMİZ Mİ VAR? ŞEHİTLİK TEPESİ BOŞ MU KALMALI?
3/10/2020
28 ŞUBAT, RAND CORPORATİON: YENİ BİR DARBE Mİ GELİYOR?
2/29/2020
SORUYORUM: FETÖ İHANET ÖRGÜTÜ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİMLER OLABİLİR?
2/18/2020
ANAYASA MAHKEMESİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÇABALARINI SABOTE Mİ ETTİ?
2/9/2020
ELAZIĞ VE MALATYA DEPREMİ SONRASI SKANDAL MAÇ ERTELEME KARARI
1/28/2020
HAKİKATEN TÜRK ASKERİ’NİN LİBYA’DA NE İŞİ Mİ VAR?
1/18/2020
İNSANCIL(!) BATIDA FAŞİST BİRİNE VERİLEN NOBEL ÖDÜLÜ
1/8/2020
KANAL İSTANBUL KAMPLAŞMASI: YENİ GEZİ EYLEMLERİ HAZIRLIĞI MI YAPILIYOR?
12/30/2019
YENİ PARTİLERİN TOPLUMDA KARŞILIĞI VAR MIDIR?
12/24/2019
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Semih 21 Ekim 2021 Perşembe 07:07

Ülkemizde dine verilen önem kadar bilime verilmiş olsa ydi daha dindar toplum yetişmiş olurdu

Yorumu oyla      40      41  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
TÜİK
yangın
ygs sonuçları
premier lig
tekne
Emre Belözoğlu
Melo
bugün
temmuz