FIFA’nın neden aynı saatte oynatmadığını kimsenin anlayamadığı Estonya-Bosna maçında son düdük çaldığında Türkiye soyunma odası nasıldı acaba? Fatih Terim’in o meşhur konuşmaları, maç öncesi motivasyon ritüelleri, kazanmak için yapılabilecek ne varsa hepsi o anda ofsayda düştü çünkü. Sahaya çıkan herkes Belçika maçının anlamsızlığının farkındaydı. Hal böyle olunca da oyuncularda bariz bir irade beyanı eksikliği vardı. Hatalı depar yüzünden yarışa konsantre olamayan sprinterler misali gereksiz koşturup durdular. Belli oldu; bu maç sadece unutmak için oynanıyordu.
Karşılaşma 4’te Ceyhun’un göstermelik uzak şutuyla açıldı. Asıl gerçekle yüzleşmemiz 8’de Mpenza’nın ofsayttan gol olan vuruşuyla gerçekleşti: 1-0. Bu maç psikolojik parametreler açısından zorluk derecesini giderek artırıyordu. 27’de Volkan, aynı Mpenza’nın Önder’in ataletinden yararlanıp ceza sahasına sızdığı pozisyonu çıkarmasa durduk yere skor 2-0 olacaktı. 33’te hiç değilse Nihat’ı golle buluşturup kişisel fayda sağlayabilirdi milliler. O da olmadı. Devre bittiğinde genel ruh hali ‘45 dakika daha bu maçı nasıl izleyeceğiz’ şeklinde özetlenebilirdi.
Fiyakalı bir jübile
Ceyhun sihri tutmayınca Semih’le başlayan ikinci devrede daha istekliydi Ayyıldızlılar. Hiç değilse fiyakalı bir jübile arıyorlardı belki de. Fakat top hâkimiyeti bir türlü pozisyona dönüşmedi. Maçın pozisyon üretme takati hızla düşüyordu. Ayhan’ın yerine giren Kazım biraz hareket getirdi. Ama o da çok sürmedi. Topu rakibe verip kontrolü kendine saklayan Belçika oyunu istediği viteste götürüyordu. Son bölümde bir de Yusuf rötuşu izledik. Topa hâkim olma yüzdesini bir de o artırdı. 77’de Tuncay kafası bu sürecin ürünüydü. Lakin bunların da büyük resmi değiştirmesi pek mümkün değildi. Belçika direksiyonu hiç bırakmadı, nitekim 84’te Mpenza’nın golü infazı sonlandırdı: 2-0. Kaybetti Türkiye. Sadece maçı değil iki senelik emeği de...
Ciddi bir başarısızlık var
Artık yüzleşme sürecine başlayacağız hep birlikte. Sabıkalar ortaya dökülecek, istifalar gündeme gelecek, faturanın üzerine kimin adının yazıldığı tartışılacak. Kesin olan şu: Ortada ciddi bir başarısızlık var. Bakalım kim üstelenecek, ya da kimin üstüne kalacak. Sadece sorumluluk değil, cezasını da kim çekecek merak ediyoruz doğrusu. Açıkçası bütün yollar Fatih Terim’e çıkıyor. Muhtemelen özgeçmişini, kariyerini eleştirilere bent yapacak tecrübeli hoca. Ama bir Belçika göçmeni olan Fransız şair Rimbaud der ki; "Hayat her gün bir performans göstermeniz gereken bir farstır.”
Benim dileğim ise şu: N’olur hepimizin sevebileceği, patlamalı hırsına yenilmeyen, şiddeti çağrıştırmayan, asabiyet kontrolüne sahip, yenilmeyi de bu oyunun bir parçası olarak kabullenen bir milli takımımız olsun artık. Öyle olursa, yenilse de yense de hepimiz onları sevmek için bir bahane bulabiliriz.
Özgener’den ‘Terim’le devam’ sinyali
* Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, karşılaşma öncesinde yaptığı açıklamada, son günlerde kamuoyunda tartışılan Fatih Terim ile devam konusunda, “Bunu her zaman söylüyorum. Fatih Terim ile 2012 yılına kadar sözleşmemiz var. Başka bir şey söylemeye gerek yok” değerlendirmesini yaptı. Fatih Terim’in "Dünya Kupası’na katılamazsak hayal kırıklığı yaşayacağını” söylediğinin hatırlatılması üzerine Özgener, “Kupalar bitmedi. Daha çok gidilecek kupa var” ifadesini kullandı.
* Belçika-Türkiye maçına, ülkede yaşayan ve çevre ülkelerden gelen Türk vatandaşları, Milliler’in 2010 Dünya Kupası finallerine gitme şansını kaybetmesine karşın büyük ilgi gösterdi. Türk taraftarlar, 60 bin kişilik Roi Baudoin Stadı’nda, kendilerine ayrılan kale arkası tribünün neredeyse tamamını doldurdu. Millilerin, karşılaşma öncesi ısınmak için sahaya çıkması ile birlikte Avrupa’nın çeşitli kentlerinden gelen Türk taraftarlar, tezahüratlarıyla futbolcuların morallerini yükseltmeye çalıştı.
Karşılaşma öncesinde Brüksel’in Heisel semtine gelen Türk taraftarlar, Roi Baudoin Stadı çevresinde ellerinde ve araçlarındaki Türk bayraklarıyla tezahüratlarla tur attı.
* Grupta 4. durumda bulunan ve şansını daha önce kaybeden Belçika’da ise futbolseverler de yeni teknik direktör Dick Advocaat’ın takımını evlerindeki maçta yalnız bırakmadı. Belçikalı taraftarlar, Türkiye karşılaşmasına ilgi gösterirken, stat üst bölümleri hariç doldu. Güvenlik önlemlerinin üst düzeyde tutulduğu stat çevresinde, emniyet güçlerinin yoğunluğu dikkati çekti.
* Bosna Hersek maçında hakem tarafından tribüne gönderilen ve sonrasında UEFA’dan bir maç ceza alan Milli Takımlar Sorumlusu Fatih Terim, cezası nedeniyle karşılaşmayı tribünden
izledi. Yardımcısı Müfit Erkasap da tribünde Terim’in yanındaydı.
* Karşılaşmada, Belçika Futbol Federasyonu yeni bir uygulama başlattı. Türk taraftarlara, stat için VIP tribünde görev yapmak üzere, Türk vatandaşlarının yer aldığı özel bir ekip oluşturuldu. Belçika’nın Genk Kulübü’nde çalışan Türk yetkililerinin çalışmalarıyla oluşturulan ekipte bulunan 18 kişi, karşılaşmayı izlemek üzere stada gelen Türk taraftarlara ve stat içinde de protokoldeki Türk yetkililere yardımcı oldu. Belçika Federasyonu’nun, uygulamanın başarılı olması halinde, bundan sonraki karşılaşmalarda da bu tip grupları görevlendireceği öğrenildi.
* Karşılaşmanın 30. dakikasında Türkiye tribünlerinde birçok meşale yakıldı ve sahaya atıldı. Bunun üzerine statta meşalelerin söndürülmesiyle ilgili anons yapıldı.(radikal)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...