Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti soruşturmasını yürüten İçişleri Bakanlığı müfettişini, 6 Mart 2008 tarihli yazısıyla yanılttığı ortaya çıkan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, yardımcı istihbarat elemanı yaptığı Erhan Tuncel’i savundu. Akyürek, Tuncel için “Türkiye’nin başını ağrıtan olayı haber veren Erhan Tuncel’in örselenmesi devlet görevlisi olarak beni üz-müştür” dedi.
6 Mart 2008 tarihli yazısıyla İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün herhangi bir teknik çalışma yapmadığını bildirerek müfettişleri yanıltan Akyürek, bu yazıdan 9 gün önce 27 Şubat 2008’de TBMM İnsan Hakları Hrant Dink Cinayetini İnceleme Alt Komisyonu’nda Tuncel’i savundu.
TBMM’nin Dink Raporu’na da giren tutanaklara göre Akyürek, McDonalds eylemi sonrasında buldukları Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı olarak yetiştirilmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:
“Personelimi topladım. Bir daha böyle bir eylemi nasıl önleyebileceğimize yönelik tedbirleri görüştük. McDonalds eylemi gibi bir eylem yememek için o çevreden birilerine ulaşmalarını istedim. Arkadaşlarım Erhan Tuncel’i buldu.”
‘Zorluk yaşıyoruz’
Akyürek, Trabzon için yararlandıklarını belirttiği Tuncel’i şu sözlerle savundu: “Tuncel, Türkiye’de çok önem arz eden, bir seneden fazladır devletin başını ağrıtan, herkesi üzen ve ülkemizi de uluslararası arenada birazcık örseleyen bir olayı haber veren kişidir. Çalıştığı dönem için bu bilgi hayatiydi. Tuncel’in medyada fazlaca örselenmesi devletin bir görevlisi olarak beni üzmüştür. Tuncel’in deşifresinden sonra, İstihbarat Başkanı olarak bu tarz çalışan kişilerle ilgili ciddi zorluklar yaşıyoruz.”
İstanbul’u suçladı
Komisyonda İstanbul Emniyeti’ni suçlayan ifadeler kullanan Akyürek şunları söyledi: “İstanbul Valisi’nin ve emniyetinin ‘gelen yazı düşük kodlu bir yazıydı’ şeklindeki ifadelerini neye göre dediklerini bilmiyorum. Ama bizim için bu yazı Trabzon’da da, İstanbul’da da olsa önemli olarak kıymetlendirirdik. Yazıda durum çok açık. Yönetmeliklere göre böyle bir kod sistemi yok.(...) İstanbul istihbaratına Trabzon’dan gelen bu yazının (Trabzon’un 17.02.2006 tarihli uyarı yazısı) normalde oradaki istihbarat müdürü tarafından il emniyet müdürüyle paylaşılması gerekirdi.”
Akyürek, İstanbul’un sorumluluğunu yerine getirmediğini, Trabzon Emniyet Müdürlüğü yaptığı döneme atıfta bulunarak şu örnekle dile getirdi:
“Trabzon’un önemli şahsiyetlerinden birisiyle ilgili olarak İzmir Emniyeti’nin bize bir yazı yazmış olması, oradaki bir ajandan bilgi istihbarat gelmesi, istihbarat müdürünün de ‘X’le ilgili böyle bir tehdit, eylem istihbaratı var’ demesi durumunda, Sayın Vali’ye ‘X’le ilgili böyle bir şey geldi. Mühim de bir adam.
Ben istihbari çalışmalarımı yapayım. İzmir’le yazışmalarımı devam ettireyim. Burada bir adres varsa ona bakayım, teknik çalışmamı da fiziki çalışmamı da yapayım, mümkünse X’e bir adam verelim. Bir koruma... Bir defa kendine silah ruhsatı verelim’ deme düşüncesi ilk aklıma gelecek şey olurdu.”
Akyürek: Vicdanım rahat
Akyürek, Dink davasına ilişkin düşüncelerini en son 16 Temmuz 2008’de TBMM İnsan Hakları Telekulak Alt Komisyonu’nda dile getirdi. Akyürek, “Benim Trabzon Emniyet Müdürü olarak ne yapmam gerektiği belli. Yani hâkimler, savcılar neyse adli yargı benle ilgili hüküm vermeye de yetkili zaten.
Bir vatandaşımızın ölmüş olması tabii ki çok üzüyor. Kim olursa olsun, onun ölmemesi için elimizden ne gelirse yapmış olmamız gerekiyor. Bununla ilgili de, hiç olmazsa vicdanen müsterih olacak kadar ‘Trabzon Emniyet Müdürü iken sanki vazifemi yapmışım’ diye kendimi böyle değerlendiriyorum” dedi.
MİLLİYET
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...