|
Talat Atilla Akşener ve Dervişoğlu'nun sessiz barışı! Emel Sayın'a VİP mesaj! İsveç Çakısı... |
|
Cengiz Altınsoy Adem’le Havva’dan beri değişmeyen tek şey siyasettir |
|
Adnan Küçük GAZZE’DE ATEŞKES: SOYKIRIMCILARA ZULÜMLERİNİN HESABI SORULMAYACAK MI? |
|
Melike Topuk Kalıpların Potansiyele Engeli |
|
Zahide Guliyeva KISKANAMAZSINIZ! |
|
Derya Çöl Normalin Sınırları |
|
Tuğrul Sarıtaş Yaşlılık Kimseyi Ayırmadı |
|
Seyhan Korkmaz NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ _ 6 |
|
Kıvılcım Kalay ÖĞRETMENLER GÜNÜ |
|
Canan Sezgin GÖKYÜZÜNDE VE YERYÜZÜNDE YÜZLEŞME ZAMANI |
|
Tekin Öget PYD-YPG/ SDG MESELESİNDE ANKARA'NIN SABRI TÜKENDİ |
|
Esra Süntar TRENDE IŞIK HIZI ŞOKU |
|
Ersan Yıldız Sedat Peker |
Siyasette bazen en büyük krizler yüksek sesle değil, kapalı kapılar ardında çözülür.
Meral Akşener ile İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu arasında yaşandığı konuşulan soğukluk da onlardan biriydi.
Uzun süredir kulislerde dolaşan bir iddia vardı:
Meral Akşener yeniden İYİ Parti’nin başına mı geçmek istiyor?
Bu söylenti, parti içinde rahatsızlık meydana getirdi; kamuoyunda ise “liderlik gerilimi” başlıkları atılmasına neden oldu. Ancak işin aslı, söylentilerin ötesinde bir noktada çözüldü. Akşener ve Dervişoğlu yaptıkları görüşme ile krizi şimdilik aştılar.
Ne sert açıklamalar geldi, ne de üstü kapalı mesajlar…
İki lider, meseleyi şimdilik kaydı ile konuşarak bitirdi.
Medyaya bu satırlarla yansıyacak olan bu görüşme ve gelinen nokta, İYİ Parti tabanına pozitif bir enerji verebilir.
Şu mesajın verilmesi hedefleniyor;
“Dağılmıyoruz, kavga etmiyoruz, kendi iç meselemizi kendimiz çözüyoruz.”
Meral Akşener’in geri dönüş iddiaları şimdilik rafa kalkmış görünüyor. Müsavat Dervişoğlu ise liderliğini tartışmaya açmadan, sakin ama kararlı bir çizgi izliyor.
Siyasette bazen en güçlü hamle, krizi büyütmemektir. Bu da onlardan biri oldu.
Emel Sayın ve “Lütfen Sadece İsmimle Hitap Edin” Ricası!
Türkiye’nin yaşayan efsanelerinden Emel Sayın, kısa süre önce çok özel bir ortamda dikkat çekici bir cümle kurdu. Dikkat çekici bir yanıt aldı! Protokolde son derece önemli bir görevde bulunan, hayranlığını gizlemeyen bir isim Emel Sayın'ı arayarak kendisini evinde ziyaret etmek istediğini söyledi.
Emel Sayın protokolde ön sıralarda olan kritik kişiye evinde randevu verdi.
Sayın, evinde kendisini ziyaret eden önemli kamu kuruluşunun başındaki kişiye şu soruyu yöneltti:
“Size Bey diye mi hitap edeyim, yoksa makamınızla mı sesleneyim?”
Cevap tek cümleydi ama çok şey anlatıyordu:
“Lütfen sadece ismimle hitap edin!"
Bu söz, bir nezaket göstergesi olmanın çok ötesinde. Ünvanın, makamın, protokolün arkasına saklanmadan; sadece ismiyle var olmayı tercih eden bir duruştu bu.
Emel Sayın'ın nezaketi de özel bir paragraf açmayı hak ediyor.
Yıllarını sahnede, sanatta, toplum önünde geçirmiş bir ismin hâlâ bu kadar sade kalabilmesi, gerçek büyüklüğün tarifidir belki de.
Emel Sayın’a duyulan hayranlık sadece sesiyle ya da şarkılarıyla sınırlı değil. Onu özel kılan şey, insanlara yukarıdan bakmayan, mesafeyi ünvanlarla değil kalbiyle ayarlayan tavrı.
Protokol öğrenilir.
Makam gelir geçer.
Ama zarafet, insanda ya vardır ya yoktur.
Emel Sayın’ın cümlesi, işte tam da bunu hatırlattı...
İSVEÇ ÇAKISI
Türkiye’de bazı soruşturmalar vardır; tek bir dosya gibi açılır ama zamanla içinden bambaşka başlıklar, farklı aktörler, yeni iddialar çıkar. Sonunda dosya olmaktan çıkar, adeta bir İsveç çakısına dönüşür. Ela Rümeysa Cebeci’den Sadettin Saran'a, Mehmet Akif Ersoy'dan bazı siyasetçilere kadar uzanan soruşturma tam olarak bu noktaya geldi.
Başlangıçta konu nettir. En azından kamuoyuna sunulan çerçeve öyledir.
Ancak zaman ilerledikçe soruşturma yeni “uçlar” verir. Dosya genişledikçe genişler. Her yeni bilgi, başka bir kapıyı aralar. Her açılan kapı, yeni bir tartışmayı beraberinde getirir.
İşte tam da bu yüzden “İsveç çakısı” benzetmesi yerini buluyor.
(*İsveç çakısı, tek bir sapın içine yerleştirilmiş çok sayıda aleti barındıran, çok fonksiyonlu bir bıçaktır. İçinden bıçak çıkar, makas çıkar, törpü çıkar, testere çıkar, hatta bazen şişe açacağı bile vardır. Tek bir nesne gibi görünür ama açtıkça açılır, işlevleri bitmez. Her duruma uygun başka bir aparat mutlaka vardır.)
VELHASIL: Allah, mahşeri yaratmak istemese onu peygamberimiz de ikna edemezdi. Büyük lütuf. Ebedi hayat, sonsuz gençlik.
İyi ki mahşer var... - T.A.
E-posta
Facebook
Twitter
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
| Bu yazı 294 defa okunmuştur. |
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |















