E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bülent Kuşoğlu

Tartışmalarımızı Somutlaştıralım mı?
12 Ocak 2011 Çarşamba

Galiba e-dergah olarak internetin en seviyeli ve katılımcı köşesiyiz. Ben bundan dolayı gururlu ve çok mutluyum, ama asıl başarı ve mutluluk payının size ait olduğunun da farkındayım. Sizlere kalbi teşekkürler.

Geçen gün tüm yazı ve yorumlarımızla ilgili genel bir değerlendirme yaptığımda şunu gördüm; genel olarak düşüncelerimiz iki kısma ayrılabilir. Bu durum doğal olarak mevcut siyasi ayrışmaya da uygun. Görüşler şöyle;

1-Devleti, sistemi hemen değiştirelim, olmakta olan değişim de olumludur.

2-Değişim iyi ama şimdiki bilinçsiz ve gayrı milli değişim bizi felakete götürür, götürüyor.

Bunlar bizim soyut düşüncelerimizin basit birer cümle ile ifadesi.

Ortak ve olumlu nokta değişimin herkes tarafından bir şekilde kabulü.

Ortak ve olumsuz olan nokta ise hemen herkesin “karşı taraftakini” hain, satılmış, dinsiz, hırsız, statükocu gibi kavramlarla nitelemesi.   

Tabi, yorumlarımızı başka yönlerden de kategorize etmek mümkün. Ben sonuçta sistem ve devlet reformu noktasında tartışmalarımızın yoğunlaştığını görerek bu değerlendirmeyi yapıyorum. Devletin veya sistemin değişimi noktasında kesişen düşüncelerimizi ise şöyle somutlaştırıyorum;

Cumhuriyetin kuruluşunda oluşturulan kurumlardan en fazla tartışma konusu yaptıklarımız, eleştirip, hassasiyet gösterdiklerimiz son tahlilde laiklik ve üniter yapı. Demokrasi de dahil olmak üzere tüm tartışmalarımız sonuçta bu iki kuruma dayanıyor.

Bunları daha da somutlaştırırsak özellikle laiklik kurumunun nasıl değişeceğini tartışırsak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldırıp, tekke ve zaviyeleri serbest bırakma (Alevi sorununu da unutmadan), üniter yapı konusunda da özerk-federal bir yapıya geçme noktasına geliyoruz.

Kısaca ve kafaları karıştırmadan tekrar ifade etmeye çalışayım; Son yıllarda Türkiye’de ki siyasi tartışmaların ve bizim aynı paralelde e-dergah’ta yaptığımız tartışmaların kesişen noktası değişim ve değişimin somutlaşan iki noktası laiklik ve üniter yapı. Laiklik konusunda ki Cumhuriyet kurumu Diyanet işleri Başkanlığı, üniterlik konusunda ise talep özerklik veya federal yapı. Tartışmalarımızı uzatmadan bu iki somut konuya getirelim ve tartışalım diye düşünüyorum. Değişimi gerçekte ne kadar istiyoruz, değişim düşüncemizi ne kadar somutlaştırabiliriz? Çünkü sanmıyorum ki kimse değişimi safiyane bir şekilde sistem aynı kalacak sadece kadrolar değişecek, seçkinci kadrolar yerine halk çocukları gelecek ve yargı, asker, yasama, yürütme mükemmel işleyecek gibi alsın. Türkiye’de değişimin özellikle iki dinamik unsuru var; cemaatler ve Kürtler. Liberaller ve diğer kesimler bu iki toplum kesimine destek veya yardımcı oluyorlar. Bu iki kesimin ise değişimden anladıkları ve amaçladıkları demin işaret ettiğim laik ve üniter yapıda değişim noktasında. Önümüzdeki hafta Pazartesi laiklik ve Diyanet kurumu, Çarşamba ise özerklik ve federallik konusunu bu bakışla tartışalım diye düşünüyorum.

Doğal olarak bu yazıya yapacağınız yorumlar da bu konuda yol gösterici ve etkili olacak. Biz maalesef aynı kavramları farklı algılayan, kavram karmaşası yaşayan bir toplum olduğumuz için tartışmalarımız da sağlıklı olamıyor. Çoğu kez ana konudan sapıyor tali konulara giriyoruz. Bu tartışmaları yaparsak birbirimizi daha iyi anlayacağımızı ve günlük-parti siyasetinin ötesine geçebileceğimizi düşünüyorum. Tabi nihai karar sizindir.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 11726 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni Türkiye Cumhuriyeti
1/10/2011
Yargı mı Sınıfta Kaldı Ülke mi?
1/8/2011
Müesses Nizam
1/5/2011
10 Yılda 10 Bin İngiliz Müslüman Olmuş
1/3/2011
Bu Hafta
12/31/2010
Geçmiş Olsun Komşum
12/29/2010
Tekrar Merhaba
12/27/2010
Bugün Mektup Yazdım
12/20/2010
Haftanın Olayları ve Yorumları
12/17/2010
Mevlana Olmak
12/15/2010
Devlet Adamı
12/13/2010
Bu Hafta Bir Fıkra ve Yorumlarınız
12/10/2010
Bu Hafta Bir Fıkra ve Yorumlarınız
12/10/2010
Resmi Tarih, Çarpıtma Tarih ve Tarihsizlik
12/8/2010
Şehirli Müslüman Olduk mu?
12/6/2010
Bu Hafta, Bir Fıkra ve Biriken Yorumlar...
12/3/2010
Fıtrat Aynı, Olaylar Farklı, Devir Zor
12/1/2010
Dönüm Noktasında, Çanakkale'deydim!
11/29/2010
Bu Haftanın Olayları, Bir Fıkra, Okuyucu Yorumları
11/26/2010
Dün İsrail'i Kınayanlar, Samimi misiniz?
11/23/2010
Hem Dindar Hem Nefret Dolu Olunur mu?
11/18/2010
İmanınız Sağlamsa Sarsılmazsınız!
11/15/2010
İmanınız Sağlamsa Sarsılmazsınız!
11/15/2010
Haftanın Olayları Yorumlar ve Bir Fıkra
11/12/2010
Siyasetin Malzemesi Öncelikle Fikir Olmalı
11/10/2010
Teyze, Sen Hiç Küresel Güç Mensubu Gördün mü?
11/8/2010
Bu Haftanın Gelişmeleri, Okuyucu Yorumları ve Bir Fıkra
11/5/2010
Günlük Tartışmalarımızı Küresel Pencereden Yorumlayabilir misiniz?
11/4/2010
Günlük Tartışmalarımızı Küresel Pencereden Yorumlayabilir misiniz?
11/3/2010
Anlayamadım, Yardımcı Olur Musunuz?
11/1/2010
Anlayamadım, Yardımcı Olur musunuz?
11/1/2010
Yükselen Yorumcu Seviyesi, Yolsuzluklar ve Bir Fıkra
10/30/2010
Plansız Sohbet Yansımaları
10/27/2010
Sürprizli Genel Seçime Kafa Olarak Hazır mısınız?
10/25/2010
Okuyucu Yorumları
10/22/2010
Enayi Yerine Konduğunuzu Hissettiğiniz Oldu mu?
10/20/2010
Kamyoncu Şerif'in Oğlu ve HALK!
10/18/2010
Okuyucu Yorumları , Başbakan’ın Yanlışlığı, ABD’nin Talebi ve Bir Fıkra
10/15/2010
Ankara Başkent Kalabilecek mi?
10/13/2010
Edepsizleşiyoruz!
10/11/2010
Okuyucu Yorumları, İki Empati, Üç Ziyaret ve Bir Fıkra
10/8/2010
Yeni Dönemde Siyasete Hazır Mısınız?
10/6/2010
Ekonomi Sever misiniz?
10/4/2010
Okuyucu Yorumları, Hanifi Avcı, Anadil, Anayasa ve Bir Fıkra
10/1/2010
Makul, Masum ve Mağdur Çoğunluk!
9/29/2010
KLUGE
9/27/2010
Okuyucu Yorumları, Başkanlık Sistemi ve Bir Fıkra
9/24/2010
İşaretler Ne Yönde?
9/22/2010
DP ve AKP'nin Sosyal Yapıları ve Ahlak
9/20/2010
Okuyucu Yorumları, İşin Özü ve Bir Fıkra
9/17/2010
Garip Referandum Sonucu Nasıl Yorumlanmalı?
9/14/2010
Hayırlı Olsun
9/13/2010
U2, Okuyucu Yorumları, Rererandum ve Bayram
9/9/2010
Asabinin Referandumu Olmuş
9/6/2010
Referandumda Devlet?
9/3/2010
Hep Birlikte Gerçeği Arayalım!
9/2/2010
Geliyor!
8/29/2010
YORUMLAR
Toplam 69 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 17 Ocak 2011 Pazartesi 10:47

Zihniyetin içeriğinde "LAİKLİĞİN" esamesi yok ise,Ülkenin her sokağının köşebaşına "biz LAİK bir Ülkeyiz" demekle,Ülke Laik olmaz.Sevgili OWLEYE nin de vurguladığı gibi,bir transplantasyon yöntemi ile uygulamaya çalışılan Laiklik,tıpkı CHP nin 1960 lardan itibaren "biz sosyaldemokrat partiyiz" söyleminin "absük" bir şekilde lafta kaldığı gibi,sözde kalmaya devam eder gider.Zihinsel evrime uğrayamayan toplumları,zorlamalarla devrim niteliğinde adımlar attıramazsınız.H.Tahsin.

Yorumu oyla      54      50  
Misafir 17 Ocak 2011 Pazartesi 03:03

OWLEYE, Ornegin Firanda'da Avusturya'da ulkelerini yonetirken aldiklari kararlarda, papanin veya herhangibir din adaminin agzina bakmiyorlar degil mi. Avusturya'daki toplumsal hayat, kanun ve kurallar Firansa ile birebir ayni olmadigini da soyleyebiliriz herhalde. E Avusturya Firansa'nin dogusunda kaldigina gore onlar da oryantalizm mi yapmis oluyorlar. Sonucta insanligin urettigi bir degeri kendi sart ve kosullarina uyarlamak icin snob avrupalilarin urettigi bir kelimeyi kullanmak reva midir..

Yorumu oyla      54      53  
OWLEYE 16 Ocak 2011 Pazar 23:11

Laiklik ise bizim medeniyetimize yapılan organ transplantasyonudur..Operasyondan bir zaman sonra organın dokuya uymadığı ortaya çıkmaya başlamıştır.. ( inönü dönemi ).. Cerrahi bir başarı mevcuttur pek tabii..Sekülarizm den kotarılmış haliyle laiklik de uygulama şeklinden ödün vermiştir..Diyanetin kurumsallaşması ve gayriislami cemaatin de vergileri ile hayatlarını idame ettirmeleri bile laikliğin bu oryantalist yorumunun komedisidir..

Yorumu oyla      58      49  
OWLEYE 16 Ocak 2011 Pazar 23:03

Değişim veyahut devinimler daima ileri yönde olmaz...Akli gelişimin baskılandığı , yoksayıldığı toplumsal gruplar, (gustav le bon a göre ordu cemaat ve tarikat )erk ile ilişkili takıntılarını yapılarına borçlu olduklarından asla toplumun geneline yayılabilecek bir iyileşmenin müsebbibi olmazlar..Sosyal zekanın geç erişkinlikten itibaren hapsedildiği bu tip kurumsal nitelikli grupsal birlikteliklerin temsilcilerinin zanları, ortak çıkara hizmet ettiği aşikar kabullenimleri mevcuttur..

Yorumu oyla      58      49  
Misafir 16 Ocak 2011 Pazar 17:06

"Türkiye’de değişimin özellikle iki dinamik unsuru var; cemaatler ve Kürtler. Liberaller ve diğer kesimler bu iki toplum kesimine destek veya yardımcı oluyorlar. Bu iki kesimin ise değişimden anladıkları ve amaçladıkları demin işaret ettiğim laik ve üniter yapıda değişim noktasında." Yazar Cumhuriyetimizin basbelalarini net bir sekilde yazmis. Buna ek olarak beceriksiz, ongorusuz, cesaretsiz ve dusuk algiya sahip politikaci ve ust duzey burokratlari da sayabiliriz..Yildiray

Yorumu oyla      57      56  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
galatasaray
fransa
ygs
AB
barcelona
Tayyip Erdoğan
DEAŞ
Southampton
Dilma Rousseff