A Milli Basketbol Takımımız, ev sahipliğini yaptığı Dünya Şampiyonası'nda fırtına gibi esiyor. Ay-Yıldızlı basketbolcular, turnuvanın ilk maçından beri rakiplerini adeta ezerek yeniyor ve finale doğru yol alıyor. Play-Off turunda Fransa'yı 95-77 yenen Tanjeviç ve öğrencilerinin çeyrek finaldeki rakibi ise Slovenya.
Slovenya ile Türkiye'yi kıyasladığımızda her alanda Ay-Yıldız'ın ağır bastığı rahatlıkla söylenebilir. Bayrağında yeşil renk olmamasına rağmen bu rengi formalarında taşıyan Slovenler ilk turda ABD'ye yenilirken İran (65-60), Brezilya (80-77) ve Hırvatistan (91-84) karşısında zorlanarak kazandı. Türkiye'nin 6 maçına bakıldığında ise çok net galibiyetlerin oluşu, Tanjeviç ve ekibinin ne kadar coşkulu bir turnuva geçirdiklerini ispatlıyor. Şampiyona boyunca karşılaştığı her rakibini öldürücü 2-1-2 alan savunmasıyla yanına bile yaklaştırmayan Ay-Yıldızlılar, 6 maçta yüzde 81,3 sayı ortalamasıyla Slovenya'dan (80 sayı) daha skorer bir takım görüntüsü verdi. Ayrıca Türkiye maç başına 38 ribaunt, 17,7 asist ortalamalarıyla oynarken, Slovenler için bu rakamlar; 35,2 ribaunt, 13,7 asist olarak gerçekleşti. Sadece bu rakamlara bakarak bile A Millilerin Slovenya'dan daha iyi takım olduğu kanaatine varılabilir.
Çeyrek finaldeki rakibimizi, Rusya ve Yunanistan gibi düzen basketbolu oynayan sınıfa koyabiliriz. Yeşillerin yıllardır bir türlü sertleştiremedikleri savunmaları Dünya Şampiyonası'nda yarı finali görecek düzeyde değil. Oysa ki Türkiye, 24 takım içerisinde en sert savunma yapan ekip. Bundan önceki 6 rakibini 2-1-2 alan savunmasıyla parçalayan Tanjeviç; Dragiç, Lakoviç ve Nachbar gibi keskin şutörlere sahip Slovenlere karşı zone savunmada çok ısrarcı olmayacaktır. Zira geçen yıl Eurobasket 2009'da Slovenler ile oynadığımız 2. tur grup maçında 69-67 kaybederken yaptığımız alan savunmasıyla bir ara 19 sayı geri düşmüştük. O gece Sloven şutörler yüzde 41 üçlük isabetiyle potamızı çökertmişti. Bu yüzden 2-1-2 alan savunmasının mucidi Tanjeviç, zone'da ısrarcı olmayacaktır.
Slovenler ile son 10 yıldaki önemli turnuvalarda kritik aşamalarda yolumuz kesişti. Ev sahibi olduğumuz 2001 Avrupa Şampiyonası'nın ilk turunda aynı grupta yer aldığımız Slovenya'ya 71-57 kaybederek az kalsın gruplardan çıkma umudumuzu yitiriyorduk. Ama bu maçın rövanşını 2006 Dünya Şampiyonası'nda fazlasıyla aldık. İlk turu Yunanistan'ın ardından 2. bitiren Ay-Yıldızlı ekibimiz Play-Off turunda Slovenya ile Saitama'da karşılaşmış ve rakibini 90-84 yenerek son sekize kalmıştı. Ama bu kez durum çok farklı. Bir kere turnuvanın hem ev sahibi hem de gerçek favorilerinden biriyiz.
Memi Becirovic'in çalıştırdığı Slovenya'da guardlar Dragiç ile Lakoviç hücum yükünü çekiyorlar. NBA'de Phoneix forması giyen Dragiç iyi geçen bir sezonun ardından Steve Nash'ten öğrendiklerini İstanbul'da kusursuz uyguluyor. 24 yaşındaki guard 12,5 sayı, 3,8 ribaunt ve 4,3 asist ortalamalarıyla takımının en etkili ismi. Efes forması giyen Nachbar (11,7 sayı, 4,5 ribaunt) ve FB Ülker'den Ljubljana'ya giden Vidmar (7,7 sayı, 3,3 ribaunt) Türk basketbolseverlerin yakından tanıdığı isimler. Tabii bir dönem TED Kolejliler ve Telekom formaları giyen 36 yaşındaki Jagodnik'i de unutmamak gerek.
Sonuç olarak; Slovenya bu turnuvada karşılaşacağımız en organize takım olsa da 12 Dev Adam'ın coşkusu yarı finali görmemizi sağlayacaktır.
Zaman
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...