Kardeşlerin doğum sırasının kişilik gelişimi üzerindeki etkisi, uzun süredir hem psikologların hem de ailelerin ilgi odağında. Ancak bu konudaki bilimsel kanıtlar henüz kesinlik kazanmamış durumda.
100 yılı aşkın süredir tartışılan bu mesele üzerine yapılan araştırmalar, tutarsız ve çelişkili sonuçlar ortaya koyuyor. Bunun temel nedenlerinden biri, kişilik özelliklerini ölçmenin ve kardeş dinamiklerini karşılaştırmanın zor olması.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, ABD'nin Houston Üniversitesi’nden Psikoloji Doçenti Rodica Damian, geçmişte yapılan çalışmalarda genellikle küçük örneklem grupları kullanıldığını, verilerin de katılımcıların kendi beyanlarına dayandığını belirtiyor. Bu da önyargı ve yanlış değerlendirme riskini artırıyor.
Kişilik değerlendirmelerinde sıklıkla kullanılan “Beş Faktörlü Kişilik Modeli”, dışa dönüklük, yumuşak başlılık, titizlik, nevrotiklik ve deneyime açıklık gibi temel boyutlar üzerinden bireyleri değerlendiriyor. Ancak doğum sırasının bu özelliklerle sistematik ve genel geçer bir ilişki içinde olup olmadığına dair sonuçlar net değil.
GENEL BİR SONUÇ YOK
Araştırmalara göre kardeş sayısı, ailenin sosyoekonomik düzeyi, yaş ve cinsiyet gibi etkenler de kişilik gelişimini doğrudan etkileyebiliyor. Bu nedenle, doğum sırasının etkisi bazı bireylerde ya da kültürel bağlamlarda görülebilse de, genellenebilir sonuçlara ulaşmak mümkün değil.
Almanya’daki Leipzig Üniversitesi’nden Julia Rohrer, toplumda doğum sırasına bağlı bazı inançların abartılı olabileceğine dikkat çekiyor. Örneğin, "en büyük kız kardeş sendromu" gibi kavramların, herkes için geçerli olmayan bireysel deneyimlere dayandığını belirtiyor.
Rohrer ve ekibinin İngiltere, ABD ve Almanya’da gerçekleştirdiği geniş kapsamlı bir çalışmada, doğum sırasının kişilik üzerindeki etkisine dair kalıcı ve belirgin bir bulgu elde edilemedi. Ancak zekâ konusunda doğum sırasının belirli bir etkisi olduğu gözlendi. İlk doğan bireylerin hem objektif zekâ testlerinde hem de kendi bildirimlerine göre daha yüksek skorlar aldığı belirlendi.
Damian ise bu durumun yaş farkıyla da ilgili olabileceğini ifade ediyor. Yaşla birlikte sorumluluk bilincinin artması ve duygusal değişimlerin kişilik üzerindeki etkileri, doğum sırasına atfedilen bazı farkların aslında gelişimsel süreçlerle ilgili olabileceğini gösteriyor.
Kanada’da yapılan başka bir araştırmada ise tek çocuklar ile kardeşli bireylerin kişilik özellikleri karşılaştırıldı. Çalışmaya göre, ortanca ve en küçük çocuklar, ilk doğanlara kıyasla dürüstlük-alçakgönüllülük ve yumuşak başlılık ölçeklerinde daha yüksek puanlar aldı. Ancak bu farklar genel olarak oldukça küçük ölçekteydi ve yalnızca çok çocuklu ailelerde belirginleşti.
TÜM BİREYLER VE AİLELER İÇİN GEÇERLİ DEĞİL
Sonuç olarak, doğum sırasının kişiliği şekillendirdiği görüşü tamamen yanlış olmasa da, bu etkinin tüm bireyler ve aileler için geçerli olduğunu söylemek mümkün değil. Araştırmacılar, doğum sırasının kişilik üzerindeki etkisinin daha çok bireysel deneyim ve çevresel faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...