Abin, Emniyet Genel Müdürü Olursa!
Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğu uzun bir süredir ‘istirahat edilen makam’ haline geldi. Koltuğa oturan, derin bir uyku haline geçiyor. İcra makamı olması gereken koltuk, protokol makamı haline geldi. Geçmişte Genel Müdür olarak görev yapan; Necati Bilican, Turan Genç, Kemal Önal ve Gökhan Aydıner’in dişe dokunur tek bir icraatını hatırlayan var mı? Geldiler, oturdular, gittiler! Bugünde değişen bir şey yok! 12 Mart 2007 tarihinde Emniyet Genel Müdürü olarak göreve başlayan Oğuz Kaan Köksal da diğerleri gibi ‘yok’ hükmünde. Köksal, kritik hiçbir gelişmede ortada görünmüyor. Ya makamında misafir ağırlıyor, ya da terör olaylarını bizim gibi televizyondan izliyor! Ankara’nın neredeyse her yerinde uyuşturucu satıcıları cirit atıyor, fuhuş ana caddelerden sokaklara taşındı ama, Emniyet Genel Müdürü, makamından dışarı adım atmıyor. 7 aydır ‘hayırlı olsun’ tebriklerini kabul ediyor. Bu gidişle dünyanın en uzun tebrik kabul eden bürokratı olarak ‘Guinness rekorlar kitabına’ geçecek. Olsun, o da bir icraattır.
Kardeş Köksal TBMM’de
İcraat deyince aklıma geldi… Emniyet Genel Müdürümüzün hakkını yemeyelim. Kısa bir süre önce kendisinin olmasa bile, kardeşinin bir icraatını gördük. Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal’ın kardeşi Cengiz Köksal, TBMM’de etkili bir göreve geldi. TBMM Genel Sekreter Yardımcısı iken görevinden istifa ederek 22 Temmuz seçimlerinde aday adayı olduğu için görevinden ayrılan Cengiz Köksal’ın Bölge İdare Mahkemesi’nden aldığı göreve iade kararı Meclis Başkanı Köksal Toptan tarafından haklı bulundu. Şöyle bir itirazınız olabilir; “Mahkeme kararı uygulanmış. Torpil bunun neresinde?”
Bu itirazınıza, itirazım var! TBMM, madem mahkeme kararlarına saygılı, neden diğer bürokratların aynı mahkemeden aldığı göreve dönüş kararlarını yürürlüğe koymuyor? TBMM 1. Hukuk Müşaviri Ahmet Tuğrul ve Meclis Stenografı Mehmet Ali Yılmaz’ın da tapu gibi mahkeme kararları var. Neden, Emniyet Genel Müdürü’nün kardeşine tanınan bu hak onlara tanınmıyor? Haklısınız; onların ağabeyleri Emniyet Genel Müdürü değil!
Aydın Doğan, Sabah’ı Bekleyemedi!
Emin Çölaşan'ın Kanaltürk TV'de katıldığı programın telefon konuğu Aydın Doğan'ın çok ilginç bir sözü oldu. Doğan, kitabın kendisi ile ilgili bölümlerini okuduğunu belirterek ''Henüz piyasaya çıkmadan önce arkadaşlarım bana gönderdiler'' dedi. Doğan'ın kitabı piyasaya çıkmadan nasıl buldurduğu, herkes kadar benim de merakımı çekti. Konunun ayrıntılarını araştırınca tam bir Hürriyet operasyonuyla karşılaştım. Bakın neler oldu; Çölaşan'ın kitabı 6 Ekim Cumartesi günü matbaadan çıktı. Ankara'daki büyük kitapevlerine aynı gün öğleden sonra gönderildi. İstanbul piyasasına ise 8 Ekim Pazartesi günü satışa sunulmak üzere gönderildi. 6 Ekim Cumartesi günü ilk olarak Ankara'daki Dost kitapevine kitap balyalarının geleceğini öğrenen Hürriyet Ankara bürosu, iki personelini Kavaklıdere semtindeki Dost kitapevine gönderdi. Burada kitap balyaları beklendi. Kitaplar gelince de daha vitrine konulmadan Hürriyet mensupları 3 kitaba 30 YTL ödeyerek büroya döndüler. Kitabın Aydın Doğan'ın adının geçtiği bölümler hemen fotokopi yapıldı ve Doğan'a fakslandı. Böylelikle Aydın Doğan, kitap piyasaya çıkmadan kendisi ile ilgili bölümleri okudu. Faks işleminden sonra aynı gün kitap, kargo ile hem Aydın Doğan'a, hem de Ertuğrul Özkök'e gönderildi. Böylece Çölaşan’ın Kitabı, İstanbul piyasasına çıkmadan Doğan ve Özkök'ün eline ulaşmış oldu…
Bir Elinde Cımbız, Bir Elinde Ayna!
DP’de bir süredir isimler yarıştırılıyor. Bunların bir tanesi de Prof. Dr. Deniz Ülkü Arıboğan. Bir ara bizim magazinci siyasi yazarlar onu cumhurbaşkanı adayımız olarak ilân etmişti. İşte o hanımefendi, Turktime haber sitesine oldukça ‘artistik’ bir pozunu göndererek “falanca tarihte yaptığınız haberde kullandığınız fotoğrafı silin ve bu fotoğrafı koyun” ricasında bulundu. Olacak iş değil! Hanımefendi, fi tarihinde kullanılmış bir fotoyu beğenmediği için stüdyoya giriyor, yeni fönlenmiş saçlarıyla çektirdiği fotoğrafını haber sitesine göndererek, günler öncesinden çıkan resminin yerine konulmasını talep ediyor. Elbette bu talep yerine getirilmedi. Çünkü, sitenin editörü o saatlerde şehit olan Mehmetçiğin haberini servise koyuyordu! Duyduğumuza göre; Fönlü siyasete ayıracak vakti yokmuş! Talat Atilla/Güneş
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...