Ersin Tokgöz’ün Anayurt Gazetesindeki köşesinden…
“Yüzümüz Batı’ya dönük...”
Bunu, gerçekte doğulu olduğunu kabul eden biraz daha dürüst olan bir kesim söylüyor.
En azından olması gerekene atıftır “yüzümüz batıya dönük” ile başlayan ya da biten cümleler. Doğulusundur ama şu ya da bu nedenden dolayı yüzün batıya dönüktür. Hani “muasır medeniyetler seviyesine ulaşma” geyikleri falan... Bu şekilde okunabilir.
Geçelim...
Asıl konumuz, kendini çoktan batılı kabul edip güya nostalji yapanlar. “O kadar batılıyım ki... Ama doğuluların etnik unsurlarını es geçmiyorum ayol” diyen soytarılar.
Yani oryantalistlik oynayan ikiyüzlüler.
Her toplumda soytarılar olur, niye mi yırtınıyorum?
Şundan;
Paran vardır; bilmem hangi markanın senin için ürettiği takır takır koltuk takımlarını almışsındır, oturuyorsundur ama içkin doğululuğun bağdaş kurarak oturma güdünü tatminsiz bırakır.
Ya da; gittiğin lokantanın masalarının ne kadar lüks olduğu- ki o lokantanın sahibi de aynı geni taşıdığı için lokantasını “restaurant” yapmış olsa da lüksten anladığı pahalı ama zevksiz mobilyaların öylesine dizilmesidir sadece- senin yer sofrasına duyduğun özlemi gidermez, gideremez.
Olamaz mı bu? Olur… Kültürün buysa, olur.
Ama kültürün aslında bu olduğu halde bu kültürü ilk önce inkar edip, daha sonra “öteki olarak sahiplenmen,” köklerine karşı duyduğun utancı “ötekiliğe” atıp rahatlamaya çalışman, seni “ötekinin ötekisi,” yani özenip olmaya çalıştığın ama tam anlamıyla beceremediğin için ezikliğini atamadığın şey yapmaz.
Önce kendine, sonra da karşındaki herkese karşı oynadığın bu ikili oyunla en fazla kendi zavallı gerçekliğinde rahatladığını sanırsın ve geri kalanlar da başka tarafları ile güler sana.
Gülüyorlar nitekim.
Mesela Feng Şui, Yoga gibi geyiklerle bir batılı gibi hayretle parlatmaya çalışmalar doğuyu…
Ya da doğulu kokusu kilometrelerce öteden duyulan lokanta vb. mekânların “şark sofrası dizaynı” ile yine gelen müşterilere “ah ne kadar değişik” inlemeleri arasında hizmete sunulmaları…
Hep bu kedinin kendi kuyruğunu yakalama ya da kaçma ikilemine denk.
Şark sofralarına kurularak etrafa sanki hiç görmemiş gibi bakan, o sahte “oryantalist hayretle” “olmuş olmanın” keyfini çatan soytarılar bilmiyorlar mı sofralarının zaten şark sofrası olduğunu?
Unutmaya çalışsalar da, biliyorlar.
Niye kendinizi kandırıyorsunuz diyemeyeceğim. Soytarılar soytarılık edecek, kabul… Ama top yekûn soytarıya dönüşen bir yığına kim soytarılık edecek, merak ediyorum.
Ama boşverin… Ben merak ederim. Siz de; mesela “Ay, kurban ayağına hayvanlara nasıl da işkence ediyorlar ayol. Yok muydu bunun daha kansız bir oluru?” gibi geyiklerle bir yandan kızarttığınız etleri yiyerek bir yandan da “Bakın, ben artık o kadar öteki oldum ki sadece beslendiğim kültür değil, inandığım dinin buyruklarını bile yeniden ve yeniden tartışıyorum.” diyerek biraz daha rahatlayın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...