35 yıllık tecrübesini hükümet ve kamuoyuyla her zaman paylaşan Mehmet Reis, Ramazan’da türeyen fırsatçılara karşı da vatandaşı uyardı. Reis “Açık ürün almayın, sahteye dikkat” dedi
Ekonomik çıkarların, kalite ve sağlıklı bakliyat anlayışının önüne geçtiğine dikkat çeken Reis Tarımsal Ürünler Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Ramazan öncesinde vatandaşı sahte bakliyata karşı uyardı. İlkokul çağında başladığı iş yaşamını yoğun bir tempoda sürdüren Mehmet Reis, halkı yanlış bilgilendiren fırsatçıların denetlenmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan’a sayılı günler kaldı. Bu sene bakliyata olan ilgi ne durumda?
Ramazan kumanyası sektörü hızla büyürken 2007’den sonra birden daralmaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda 10 gün önceden hazırlık yapılmaya başlanırdı, artık bu kalmadı. Bunda krizin etkisi tabi ki var. Ancak diğer etken Türk damak tadının bozulmuş olması. Çünkü gerçek kuru fasulye, gerçek bulgur, gerçek pirinç ortadan kalktı. Yerini eski ürünlerle, kalitesiz olanlarla karıştırılan sahteler aldı. Artık kumanya paketlerine yurtdışında gelen kalitesiz, böceklenme aşamasındaki, tadı bozulmuş eski ürün giriyor. Hepsi birbirine karıştırılıyor, kâr marjı yükseltiliyor. Eski mahsulle yenisi arasında yüzde 50 fiyat farkı var.
Nereden anlayacağız aldığımız bakliyatın sahte olup olmadığını?
Öncelikle sağlam markalardan şaşmamak lazım. Açıktaki ürünlere dikkat edilmeli. Halk doğru bilgilendirilmeli.Yanlış bilgilendirme dedikodulara neden olur, şirketleri de olumsuz etkiler vatandaşı da. Fırsatçılar piyasaya vatandaşa zarar veriyor. Ancak açıkta çuvalda satılan ürünlere dikkat edilmesi lazım. Bunların üzerinde ürünün cinsi yazmaz ve sağlık açısından uygun olmayabilir.
Baldo pirincin içine ithal ya da kırık pirinç katılıyor. Bir de kesinlikle vatandaş stok yapmasın stok, fiyatların artmasına ve bekletilen ürünün kalitesinin düşmesine neden oluyor.
Başka ne yapıyorlar?
Fiyatları düşürdük diyorlar kendilerine pay çıkarmak için. Halbuki fiyat indirimleri o markanın inisiyatifi ile değil dünya piyasalarındaki fiyat düşüşünden kaynaklanıyor. Halk da yapılan yanlış açıklamalar nedeniyle inanıyor. Tüketici yanlış yönlendiriliyor. Kamuoyu doğru bilgilendirilmeli, kayıtdışının önüne geçilmeli. Halkı kandırıyorlar. Osmancık-baldo diye bir cins çıkarmışlar, literatürde böyle bir çeşit yok.
Bakliyattaki tüketim dengesi nasıl?
2000-2009 yılları arasında açık bakliyat tüketiminde yüzde 155, açık pirinç tüketiminde ise yüzde 140 artış oldu. Açık bakliyat ve pirincin tercih edilmesinin sebepleri arasında ilk sırayı fiyatının uygun olması geliyor. Düzenli olarak süpermarket markası tercih edenlerin oranı bakliyatta yüzde 25.1, pirinçte ise yüzde 18.6 p irinç ve bakliyat tüketimi son bir yılda düştü. Bunun sebepleri sıralandığında ise ilk sırayı pahalı ve ikinci sırayı da ekonomik kriz. Son yıllarda soframıza konulan, nohut, pirinç, bulgur ve kuru fasulyenin lezzeti olmadığı için damak tadımız bozuldu.
Hükümetin tarım çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Sorunlar neler?
Hükümet pek çok alanda olumlu ve yerinde adım attı. Türkiye’de de mali disiplini, tarımda atmış olduğu adımlar önemli. Damla sulama sistemi ve havza modelini hayata geçirdi. AB ile masaya oturduğumuzda en büyük sıkıntı çektiğimiz konu tarım. Binlerce ziraat mühendisi ve veteriner başka işlerde çalışıyor. Onlardan tarımda faydalanmak lazım. Çiftçimizin bilgilendirilmesi toprak analizi yapılmalı. Bir de miras sorunu var. Tarlalar bölünüyor. Tarım arazilerinde yazlıklar var, zeytin ağaçlarını kestik otel yaptık.
Çözüm için önerileriniz neler?
Türkiye’nin 20 milyar dolar kaliteli tarım ürünleri ihracat şansı var. Bunu değerlendirmemiz lazım. Bundan sonra IMF ile masaya oturmamaları lazım, artık kendi elbisemizi kendimiz dikelim. Bir gün bitecek kriz. Bu krizin en büyük etkisi iş ahlakındaki erozyondur. Bankalardan çekler dönüyor. Çek senede güven kalmadı. Borçlanma kanunu çek yasası yeniden düzenlemeli. Çiftçiye ilaç gübre vermek yerine nasıl kullanacağını öğretmek lazım. İşi bilenler bir araya gelmeli. Uzman kadroyu seçmeliyiz.
35 yıllık iş tecrübeniz var, iş hayatına nasıl adım attınız?
İş hayatıma ilk çay ocağında çalışarak başladım. Bulaşıkçılık da yaptım. 9 yaşında naylon torba sattım. Babam balıkçıydı. Naylon torba yeni çıkmıştı. O güne kadar kese kağıdı kullanılırdı. Kiloyla naylon torba alırdım. Tek tek sayar, maliyetini hesaplar, üzerine kâr koyar satardım. Kışlık odunumuzu kendimiz çıkarırdık. Odun kırardık. Taşlı tarlaları tarıma açmak için taşlardan temizlerdik.
Feyz aldığım kişi Atatürk’tür
Atatürk, İnebolu’da şapka kıyafet devrimini yaptı. Bu, sadece kıyafet değil, fikir devrimiydi de. ‘Ürettiğiniz ürünü işleyin’ diyordu. Bu, sanayinin ilk sloganıydı. Yine Atatürk’ün dediği gibi ‘Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşama yolunu aramayı düşünenler önce kimliklerini ve hürriyetlerini kaybederler.
Yamalı pantolon kamçı oldu
Ortaokulda arkadaşlarımdan biri sınıfın ortasında pantolonumun ütüsüz olduğunu söyledi. Pantolonumda yama da vardı. O zengin bir ailenin çocuğuydu. Bu bana kamçı oldu. Samsun Eğitim Enstitüsü’ne gittim. Öğretmen olacaktım ama para kazandıracak başka şeyler de yapmam gerekiyordu. Hukuk Fakültesi`ne gittim ama 3’üncü sınıfta bıraktım. Ticaret ağır basıyordu. Unkapanı’nda pirinç ticareti yapan bir tüccarın yanında çalışmaya başladım. 1981 yılında kendime ticarethane açtım. Pirinç satıyordum, akşamları taksi durağında çalışıyordum.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...