Serdar Turgut'un yazası
Biz sadece PKK’ya konsantre olduğumuz için büyük resmi bazen maalesef görmüyoruz. Bölgeden devamlı farklı sinyaller geldiğinden ‘müdahale edelim’ lafı da havada kalıyor
Türkiye, Kuzey Irak konusunda siyasi politika belirlemekte hayli zorlanıyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü bölgede politika belirlenmesini engelleyebilecek sinyaller geliyor.
Bölgeden aldığım istihbarata dayalı bilgileri size aktarınca ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Birkaç hafta önce yaşamakta olduğu Köysancak Köyü’nde Osman Öcalan’a suikast düzenlemeye çalışan iki Kürt yakalandı. Osman Öcalan bu girişimin ortaya çıkmasıyla ortadan kayboldu. Irak vatandaşı olmak için başvurduğu bilgisi geldi.
Kuzey Irak’ta yeni durum, suikastçıların ve bombacıların artık Arap değil Kürt olduklarının ortaya çıkmasıydı. Hatta Erbil’de son haftalarda yapılan birkaç büyük bombalama olayının failleri Kürt olarak tespit edildi.
ENSAR EL İSLAM ÖRGÜTÜ
Bu olaylardan sonra Kürt güvenlik güçleri hemen seferber oldu, bütün bombacıların ismini ve eşkalini belirledi. Ancak bunların bir bölümü henüz yakalanamadı. Hâlâ daha bölgede serbestçe dolaşıyorlar.
Osman Öcalan’a öldürme girişiminde bulunan Kürtlerin, İran sınırında konuşlanmış Ensar El İslam Örgütü’nden oldukları, İngiltere’de eğitilip bölgeye gönderildikleri ortaya çıktı.
Ensar El İslam Örgütü’nün faaliyetlerini artırması, bölgede büyük çapta rahatsızlık veriyor. ‘Kürt El Kaidesi’ olarak bilinen bu örgütün elemanları, Arapların aksine bölgede rahatlıkla hareket etme ve gizlenme imkanına sahipler.
Kürtler arası iç çatışma olarak adlandırılabilecek bu durum, bölgede düzeni sağlamaya çalışanların hiç hoşuna gitmiyor.
Örgütün İran sınırında konuşlanmış olması da Amerikalıların özellikle dikkatini yoğunlaştırdığı bir durum.
TUTARLI BİR POLİTİKA
Bu arada, Barzani dağın tepesindeki kalesine iki danışmanı ile birlikte çekilmiş ve bölgede gücünü koruyabilmesinin tek yolu olarak Kürt milliyetçiliğine oynamayı ve Türkiye aleyhine konuşmayı bulmuş gözüküyor.
Kuzey Irak’taki Kürt halkı, Barzani’nin düşüncelerine hiç sıcak bakmıyor. Onlar bölgenin ve kendi çıkarlarının Türklerle iyi ilişki kurmak ve bunu yaygınlaştırılmakla mümkün olacağını söylüyor.
Zaten Türk işadamlarının bölgedeki tüm faaliyetleri de, bu yakın ilişki arayışı da yaklaşımın bir göstergesi. Bölgeden bir kaynak, ‘tuvalet kağıtlarını bile Türkler sağlıyor’ diyerek durumu özetledi.
Talabani ise Türkiye ile ilişkileri daha da yakınlaştırmak niyetinde. Kerkük’te Türk etkinliğinin artırılmasını da desteklediği belirtiliyor.
Bu tavrını Başbakan Erdoğan’a da iletmiş. Hatta Kerkük’teki petrol işletmesinde Türklere rol vermeyi de düşünüyor. Türkiye ise bu konuda olsa olsa TPAO ile bir adım atılabileceği kanısında. Çünkü petrol işi çok hassas, oyuncu sayısı bu konuda hayli fazla ve güçlüler.
İster sevelim ister sevmeyelim; bölgenin gerçeği böyle...
Biz sadece PKK’ya konsantre olduğumuz için büyük resmi bazen maalesef görmüyoruz. Bölgeden devamlı farklı sinyaller geldiğinden ‘müdahale edelim’ lafı da havada kalıyor. Çünkü asker, bir müdahalenin siyası amacı olması gerektiğini düşünüyor ve bence de çok haklı.
Uzun vadeli düşünüp tutarlı bir politika üretilecek.
Bu arada unutmayalım ki; Kuzey Irak’ta Türklerle sıcak ilişki isteyen birçok Kürt de var.
Türkiye de şu anda bölgenin ekonomi iplerini elinde tutuyor. Bir plan oluştururken başta göze alınması gereken bir gerçek de bu.
Akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...