E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Sonunda Baklayı Çıkardı İşte Şener'in Yeni Partisi...

AK Parti kapatılsa da, kapatılmasa da siyasetin yenilenmesini savunan Abdüllatif Şener, yeni parti kurmak için hazırlandığını ilk kez açıkladı. Şener, AK Parti kapatılacak sinyali verdi.

28.04.2008 - 10:45
Sonunda Baklayı Çıkardı

Tüm kalbiyle AKP’nin kapatılmaması gerektiğini vurgulayarak... Peki bu yenilenmede onun rolü ne olacak? İlk kez bir rolü olacağının ipuçlarını veriyor...

Son dönemlerde yaptığım en ufuk açıcı söyleşi oldu galiba. Dile gelenlerden değil sadece hissettiklerimden... Söz gelimi, AKP’nin kapatılabileceğini anladım. Merkez sağın yeni bir çatı altında bir araya gelebileceğini de...

Bunların hiçbiri lafa dökülmedi, Abdüllatif Şener ile yaptığımız söyleşide, ama boşlukları doldurduğumda bu sonuç çıktı. Şener, AKP’nin kapatılmasına içten karşı, o kökenden geldiğinden değil, Türkiye’ye zarar vereceğinden. “Refah Partisi için de, Fazilet Partisi için de kapatılmaz demiştim. Sonuç malum. Şimdi AKP için de aynı şeyi söylersem, benzer bir sonuçtan korkarım” diyor.

Tahmin yapmak bile istemiyor anlayacağınız. Bu konuda tahmin yapmıyor, ama diğer konularda net bir fikri var. Mesela Türkiye’nin bir seferberliğe ihtiyacı olduğu konusunda. Terör, ülkedeki sosyal kutuplaşma, ekonomik durgunluk, Ortadoğu’daki bitmek bilmeyen gerilim, AB sürecindeki tıkanıklık ve tabii ABD ile olan bıçak sırtı ilişkiler... Türkiye’nin çok önemli bir dönemeçten geçtiğini söylüyor Şener.

İşte bunun için gerekli seferberlik. Seferberlik içinse yeni bir oluşum şart ona göre. Peki yeni oluşumun neresinde olacak Şener? Herkes, yeni bir oluşumda liderlik yakıştırıyor ona. O ise bugüne kadar net bir yanıt vermemişti buna. Bir de ben sorayım dedim, belki bu kez farklı bir yanıt alma umuduyla. Aslında o sırada gelen ziyaretçiler biraz teşvik etti beni...

AKP’li vekiller odasındaydı!

Ankara’da, TOBB Üniversitesi’ndeki odasında yaptığımız söyleşinin daha bir saati dolmadan kapı çalınmaya başladı. Sekreteri Şaziye Hanım, “Konuklarınız geldi. Ne yapalım?” diye sordu, Şener içeri buyur etti. Gelenler AKP eski milletvekilleriydi.

“Tam sırası” dedim içimden, “Yeni oluşum için mi geldiniz?” diye sordum şaka yollu. Gülüştüler, ama kimse “Hayır” demedi! Söyleşiye hep birlikte devam ettik, ki yine kapı çalındı. Bu kez gelenler AKP milletvekilleriydi, halen vekil olanlar!.. Onlar da oturdular, grup kurmuş gibi olduk söyleşide!.. Artık net bir cevap almam lazımdı. Nereden bağlayayım diye düşünürken, bir yıl önceki bir röportajı geldi aklıma. Yeni dönemde AKP’den aday olmayacağını açıklamasının ardından verdiği... “Üniversitede mutlu olursam, siyasete dönmem demiştiniz. Hocalık sizi mutlu etmedi mi?” diye sordum. Güldü, ama yine cevap yok! Milletvekillerinden biri koştu yardımıma, “Ama halkın mutluluğu da önemli” diyerek... Şimdi sıra bendeydi; “Gerçekten bir parti hazırlığı var mı?” soruma, “Start verilmiş bir çalışma yok. Böyle bir şey için uygun ortama ihtiyaç var. Bu ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Halkın yeterli düzeyde desteğini sağlamaya yönelik bir çaba içinde olmadığım söylenemez” diye verdi yanıtı. Benim için net bir yanıt... Siz ne dersiniz?

AK Parti’nin kapatılmamasını temenni ederim

* AKP kapatılırsa ne olur?
Kapatılmamasını temenni ederim.

* Peki kapatılmazsa ne olur?

Bugün itibariyle bile Türkiye’de siyasette büyük bir boşluk olduğunu, yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç bulunduğunu düşünen çok sayıda insan var. Bu boşluğu yeni bir siyasi oluşumun dolduracağını, mevcut siyasi partilere ilave olarak yeni bir güç merkezinin oluşabileceğini düşünüyorum.

* Sürekli laflar atılıyor ortaya. Bir ara Tansu Çiller’le, sonra Mesut Yılmaz’la irtibatta olduğunuz söylendi. Yeni oluşumdan kastınız bu mu? Onlarla görüşüyor musunuz?

Şu anda hiçbir organizasyon içerisinde değilim. Kamuoyunu, toplumsal talebi izliyorum, bunun belli bir potansiyele ulaşıp ulaşmadığını test ediyorum. Ama bunun ötesinde herhangi bir aktif çaba içerisine girmiş değilim henüz ve özellikle bahsettiğiniz siyasi isimlerle ne doğrudan, ne dolaylı, ne yüz yüze, ne telefonla hiçbir görüşmem olmadı. Mesut Yılmaz da benimle hiçbir görüşmesi olmadığını açıkladı zaten.

* Demirel’le görüştünüz mü?

Sayın Demirel ile zaman zaman toplantılarda karşılaşıyoruz. Eski cumhurbaşkanımızın protokolde bir yeri vardır; tabii ki bu münasebetle... Bir düğünde veya bir başka toplantıda ayaküstü karşılaşmışızdır, ama sadece selamlaşmışızdır.

* O kadar mı?

O kadar! Hiç siyaset konuşmadık.

* Yeni oluşum olabilir diyorsunuz, ama herhangi bir çalışma yok öyle mi?
Şu anda kamuoyundaki talebin belli bir düzeye ulaşması gerektiği kanaatindeyim.

* Diyelim ki AKP
kapatıldı? AKP bir şekilde devam eder mi?

Oradan bağımsız kalan milletvekillerinin bütünlüklerini koruyup koruyamayacakları ayrı bir şey. Yeni bir parti kuracaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama bununla birlikte yine siyasette var olan ayrı bir potansiyel nedeniyle Türk siyasi hayatına yeni bir hareketin de ayrıca girebileceğini her zaman düşünmek lazım.

* Yeni bir parti hazırlığı var mı?

Start verilmiş bir çalışma yok. Böyle bir şeyin uygun ortama ihtiyacı var. Bu uygun ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Toplumun, halkın yeterli düzeyde desteğini sağlamaya yönelik bir çaba içinde olmadığım söylenemez.

Sabah ve atv’nin satışını asla onaylamazdım

* Galataport ihalesi sizin önünüze geldiğinde kabul etmemiştiniz. Bugün hükümette olsaydınız atv ile Sabah’ın satışı konusundaki tavrınız ne olurdu?

Halkbank ve Vakıfbank’ın verdiği 750 milyon dolarlık krediyi onaylar mıydınız?
Halkbank ve Vakıfbank’ın verdiği kredilerin hiçbirinin onayı, hükümetten hiç kimsenin önüne gelmez. İlgili bakan bile bilmez, bankalar kime kredi veriyor, kimden mevduat topluyor. O doğrudan doğruya banka yönetimlerinin ve yönetim kurullarının verdiği kararlarla oluşan bir süreçtir. Ama buralara atamalar siyasi mekanizmalar içerisinde yapıldığı için, siyasetin etkileri de vardır. Yani bu kararların siyasetin etkisi dışında işleyen mekanizmalar gibi algılanmaması lazım.

* Peki hükümette olsaydınız bu kredileri içinize sindirebilir miydiniz?

Bu satış pek çok zihinde önemli kaygılar oluşturmuştur. Şunu söyleyebilirim; sadece kredi değil, atv ve Sabah’ın satış sürecinin bir kesiti benim bulunduğum karar mekanizmalarına uğrasaydı asla geçmezdi.

Hiçbir makam beni tahrik etmiyor!

Hep farklı bir yanı oldu siyasette Abdüllatif Şener’in... Söz gelimi partisinden farklı fikirlerini beyan etmekten hiç imtina etmedi. İster Galataport ihalesinde olsun, ister cumhurbaşkanlığı seçiminde... O da Milli Görüş’tendi, onun da hocası Erbakan’dı. Refah’ta da, Fazilet’te de önemli konumlarda yer aldı. Refahyol’da Maliye Bakanı, 59’uncu Hükümet’te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı’ydı. Ama CHP’liler için bile farklı konumdaydı. Cumhurbaşkanlığı için kan gövdeyi götürürken, Baykal, “Şener aday olursa uzlaşabiliriz” dedi ki, mesele eşlerin başörtüsüydü ve Şener’in eşi de başörtülüydü! Ama Şener’in Çankaya’da cumhuriyet, demokrasi ve laiklik için bir kalkan olacağına inanmışlardı. Bunun nedeni, belki de Şener’in söylediği şu cümlelerde gizli; “16 yıldır siyasetin içindeyim. İki kere hükümet oldu partim. İkisinde de kabinedeydim. Ama bu ünvanları ben istemedim. Bununla ilgili mücadele vermedim, birtakım taktikler geliştirmedim. Hep sade ve anlaşılır yürümenin doğru olduğuna inandım. Hiçbir makam için hırs yapmadım. Yapmaya da değer görmedim. Ama bir yere geldiğim zaman da oranın hakkını verme telaşı içerisinde oldum. Hep ‘Ülkeme nasıl faydalı olurum?’ diye düşündüm. Dolayısıyla siyasette hiçbir makam beni tahrik etmiyor. Ne cumhurbaşkanlığı ne de başbakanlık!” Şimdi yine ona bir görev verilecek gibi. En iyisini yapmaya çalışacağı şimdiden belli. Çünkü zamanlama için bile kılı kırk yarıyor!

Refah için de Fazilet için de ‘kapatılmaz’ demiştim ama...

* Şöyle düşünenler çok; önce Refah vardı, kapatıldı. Sonra Fazilet kuruldu, o da kapatıldı ve AKP kuruldu. Bundan sonra da başka bir parti olur, onun başına da Şener geçer...

Hiç böyle bir organizasyon içersinde değilim. Ama partilerin tavanı ile tabanını her zaman bir arada düşünmemek lazım. Yani önemli olan geniş seçmen kitlesidir, partilere güç verecek olan da seçmen kitlesidir. O seçmen kitlesi, bir seçimde bir partiye oy verse bile, bir başka seçimde bir başka partiye oy verebiliyor. İlk kez 1991’de Meclis’e girdim, o günden beri 5 seçim yapıldı. Zannediyorum ki, Türkiye’de 5 seçimdir aynı partiye oy veren seçmen sayısı yüzde 10’u bulmaz. Türk seçmeni kadar seçimden seçime oyunun yerini değiştiren başka bir seçmenin bulunabileceğini de zannetmiyorum. Vatandaş bakıyor, izliyor, sonra her seçimde kararını yeniden gözden geçirip oy veriyor. Dolayısıyla şu yanılgıya düşmemek lazım; ‘Bu seçimde şu partinin bu kadar oyu var, bir sonraki seçimde buna benzer bir oy çıkar.’ Veya ‘Bir parti vardı, o partinin külleri arasından yeni bir parti çıktı, o parti de onun oy potansiyelini devam ettirir’ gibi bir yaklaşım biçimi Türk siyasetinin gelişimini iyi okumamaktır. Ben siyasetin Türkiye’de önümüzdeki dönemde yenileştirileceğini düşünüyorum, kapatma davası nasıl neticelenirse neticelensin.

* Yani taşlar yerinden oynayacak?

Evet. Öyle görüyorum.

* AKP’nin kapatma davası sürecinde ne tür hataları oldu sizce?

Hataların, kusurların envanterini çıkarmayı doğru bulmuyorum. Hataları tek boyutlu konuşmanın da çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben hukuk devletine inanırım. Bu sürecin hukukun gereklerine göre işleyeceğine ve işlemesi gerektiğine de inanırım. Her zaman parti kapatmanın doğru olmadığını düşündüğüm için her açılan davada kapatma kararının çıkmayacağına inanmışımdır. Refah davasında da kapatma kararının çıkmayacağına inanmışımdır, Fazilet davasında da... AK Parti davasında da bir kapatmanın çıkmamasını temenni ederim. Demek ki bu konularda ben hep yanılıyorum. (Gülüyor)

Peki hiç değişmedi mi Türkiye sizce? O süreci de yaşadınız, bu süreci de... Arada hiç fark yok mu?

Üstelik şimdi yüzde 47 oy desteği var...
Refah davası açıldığında da, Refah Partisi iktidarın büyük ortağıydı. Başbakanlık da Refah Partisi’ndeydi ve böyle bir konumda açılmıştı dava. Şimdi AK Parti tek başına iktidarda ve böyle bir dava açıldı. Fazilet Partisi de muhalefetteyken açıldı dava. Bu arada başka partiler de kapatıldı. Dolayısıyla çok farklı şartlarda, çok farklı konumlarda Türkiye’de çok sayıda parti kapatılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı teklif edilseydi atlamazdım

Baykal, Cumhurbaşkanlığı için sizin adınızı vermişti. Teklif edilseydi kabul eder miydiniz?

Düşünürdüm. Hemen atlamazdım.

* Kabul edilmeyecek bir görev mi bu sizce?

Bireysel düşünüyorsunuz.

* Herkesin üzerinde uzlaşacağı bir isimdiniz...

Hakkımdaki iyi niyetiniz için teşekkür ederim. Ama şu da var; siyasetin getireceği hiçbir makam beni tahrik etmiyor. Cumhurbaşkanlığı dediğiniz zaman tahrik olmuyorum veya başbakanlık dediğiniz zaman tahrik olup, ’Aman şurayı da elde etmem lazım’ diye bir duyguya hiç kapılmıyorum.

* Sizi ne tahrik ediyor o zaman? Üniversitede hocalık mı?

Şöyle düşünüyorum; daha önceki siyasi hayatımda da hiçbir yer için mücadele vermedim ki ben! 16 yıldır siyasetin içindeyim. İki kere hükümet oldu partim. İkisinde de kabinedeydim. Hep en yüksek yerlerde yaptım siyaseti. Ama ne muhalefette ne iktidarda bu unvanları ben istemedim. Bununla ilgili mücadele vermedim, birtakım taktikler geliştirmedim. Hep sade ve anlaşılır yürümenin doğru olduğuna inandım. Çünkü siyasetin labirentleri o kadar karmaşıktır ki, kendisini akıllı zannedenler bir yerde toslarlar. Hiçbir yer için hırs yapmadım. Yapmaya da değer görmedim. Ama bir yere geldiğim zaman da oranın hakkını verme telaşı içerisinde oldum. Hep ‘Burada nasıl faydalı olurum?’ diye düşündüm. Hatta kendimden fedakarlıklar yaparak, herkesin günde 8-10 saat mesaide tamamladığı işleri, ben bazen 24 saat mesai ile tamamlamaya çalıştım. ’Bu görevin hakkını vermem lazım, doğru yapmam lazım’ diye düşündüm. Cumhurbaşkanlığı önüme ciddi bir şekilde düşseydi de orayı değerlendirirdim. ‘Burada benim bulunmam doğru mu, değil mi?’ diye.

* Peki ama neden? Herkes size güveniyordu...

Şunu duymayı hiç arzu etmezdim mesela; ’Bunun hesabı da buymuş demek ki!’ Üstelik Cumhurbaşkanlığı’nın tartışılacak bir makam olduğunu düşünmüyorum. Ülkenin birliğini, beraberliğini ve rejimin teminatını ifade eden bir makamdır orası. Dolayısıyla bazı insanların o makam etrafında zihinlerinde kaygılar oluşabileceği bir zemin varsa, hatta bu biraz da derinleşiyorsa, ülkeye faydalı olmak istiyorsanız uzak durmak lazım.

* Biliyorsunuz Gül’ün cumhurbaşkanlığı konusundaki ısrarını o makamın fethi olarak yorumlayanlar olmuştu...

Ben öyle bakmıyorum. Ülkenin birliğini, beraberliğini temsil eder o makam.

* O zaman doğru isim siz de olmayabilir miydiniz bu anlamda?

İşte ben o konuda kamuoyu algılamasının nasıl oluşacağından tam emin değildim. Bugün itibariyle geçmişe baktığımda da aynı şeyi söylüyorum.

YARIN:

Neden AKP’den milletvekili adayı olmadı?
Abdüllatif Şener için vazo ne zaman kırıldı?
AKP’de Erdoğan’ın yerini kim doldurur?

Vatan

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu Turktime Genel Merkezi’nde Konuştu: İsmim Emanetçiliğe Sığacak Kadar Küçük Değil!
Turktime Genel Merkezi ziyaret eden Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman ...
TURKTIME'ı Ziyaret Eden Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok İmalı Konuştu!
14 yıldır Keçiören Belediye Başkanlığı görevini yürüten Turgut Altınok ...
MHP'li Ekici : DTP’lilerin Elini Sıktık da Elimize PKK’mı Bulaştı?
MHP kimsenin kurşun askeri değildir… Kimse üzerimizden evcilik oynamasın… ...
 
Turktime'a Konuşan Kutan Bombaladı: Bahçeli'ye Başbakanlık Teklif Ettik ama Kabul Etmedi
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, DP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve DSP ...
Ağar Turktime'a Konuştu: Ne Geçmişimi İnkar Ettim, Ne de Değiştim... Düz Ovada Siyaset Söylemi En Milliyetçi Söylemdir
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’dan sonra DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’da ...
Şirin Turktime'a Konuştu: Halk İsterse İdam Gelir
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) Genç Parti idamı geri getirecek ...
 
Karayalçın: Ak Parti 2009 Seçimlerinde Gitmezse, Türkiye'yi Zor Günler Bekliyor'
Sosyal Demokrat Halk Partisi Genel Başkanı Murat Karayalçın, 2009 Yerel ...
Arınç: Ak Parti'nin Kapatılması Mümkün Değil!
AKP Manisa Milletvekili ve TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Manisa'da katıldığı ...
Baykal'dan Muhaliflere:
CHP 32’nci Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan Baykal, Parti Meclisi'nin ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
İstanbul
hollanda
Tayyip Erdoğan
Ayşe Ersöz
A Milli Takım
deprem
kazakistan
Yemen
İnternet