E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Karayalçın: Ak Parti 2009 Seçimlerinde Gitmezse, Türkiye'yi Zor Günler Bekliyor'  

Sosyal Demokrat Halk Partisi Genel Başkanı Murat Karayalçın, 2009 Yerel Seçimleri'nin Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığını belirterek...

28.04.2008 - 03:13
Karayalçın: Ak Parti 2009 Seçimlerinde Gitmezse, Türkiye yi Zor Günler Bekliyor

Sosyal Demokrat Halk Partisi Genel Başkanı Murat Karayalçın, 2009 Yerel Seçimleri'nin Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığını belirterek 'AKP 2009 seçimlerinde gitmezse, Türkiye'yi çok zor günler bekliyor' diyor. Karayalçın, "Sol birliktelik, ey halkım ben İstanbul'u Ankara'yı almak için hazırlanıyorum. Bunlar adaylarım, bu da programım diye ortaya çıkarsa, yer yerinden oynar. Türkiye'de borsa da faiz hadleri de değişir" görüşünde.

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 10'uncu kurultayını gerçekleştirdi. Deniz Baykal da 10'uncu kez CHP Genel Başkanı oldu. Rakiplerin oylarına bakıldığında, Baykal'a söyleyecek bir söz yok ama seçim sistemini düşününce bir başarıdan söz etmek iddialı görünüyor. Baykal'ın kurultayda yaptığı konuşma ve genel üslubu ise solun birlikteliği konusunda pek umut verici değildi. Oysa Türkiye'de en önemli sorun etkin bir muhalefetin bir alternatifin olmaması. AKP'yi kapatma davasının yarattığı siyasi belirsizlik sürerken, 2009 yerel seçimleri de yaklaşıyor. Bugünden bakıldığında seçimlere solun yine parça parça gireceği görülüyor.

Murat Karayalçın belediye başkanlığı ile başladığı siyasette Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı yapmış bir isim. Şimdi Sosyal Demokrat Halk Partisi Genel Başkanı. 2007 seçimlerinde solun birlikteliği konusunda gerçekten yoğun bir çaba harcadı ama başaramadı. Karayalçın'la yaklaşan yerel seçimlerde de aynı çabayı gösterip göstermeyeceğini konuştuk. Artık bu kez böyle bir çaba harcamayacağının altını kalın bir şekilde çiziyor.

Parti olarak, yerel seçimlere Kentsel Düzenleme Programı'yla iddialı hazırlanıyor. Ancak solda birliktelik olursa ve kendisinden bir görev alması istenirse adaylık için "hayır" demeyeceğini söyleyen Karayalçın, "Sol birliktelik, ey halkım ben İstanbul'u, Ankara'yı almak için hazırlanıyorum. Bunlar adaylarım, bu da programım diye ortaya çıkarsa yer yerinden oynar. Türkiye'de borsa da, faiz hadleri de değişir" diyor. Karayalçın sorularımızı yanıtladı...

 

CHP hafta sonu bir kurultay gerçekleştirdi. Kurultay öncesinde siz de dahil bazı isimlere teklif gittiği söylenmişti. Solda birleşme konusunda bir çaba oldu mu?

Solun birleşmesi sorununu sadece birleşme, biraraya gelme sorunu olarak görmemek gerekiyor. Kuşkusuz çok büyük önemi var. Ben de zaten yıllardan beri birlikteliğin sağlanması için hem çok çaba harcamış, hem de çok özveri göstermiş bir siyasetçiyim. Son seçimde de bu birlikteliğin sağlanabilmesi için çok girişimlerim olmuştu; ancak bunun tek başına bir çözüm olmadığı görülmelidir. 1995 yılını örnek olarak vermek istiyorum. SHP-CHP kadrolar olarak, örgütler olarak birleşti. Türkiye siyasi tarihinin çok önemli bir birleşmelerinden biriydi. Kamuoyu da bu birleşmeden çok şey beklemekteydi. Çok başarılı sonuçların ortaya çıkacağı düşünülmekteydi. 18 Şubat 1995'te birleşildi. 24 Aralık'ta seçimler yapıldı. Ama partilerin ayrı ayrı aldıkları oyları yarı yarıya geriledi. Bu durum birleşmenin bir çözüm olmadığını çok açık ortaya koymaktadır. Birliktelik gerekli, bir güç inşa etmek gerekli. Bunda hiç kuşku yok, ama bu işi odağa koymamak gerekli.

 

Ama dediğiniz gibi bu birliktelik gerekli... Ne yapılmalı?

Solun demokratik örgütlenme yapısını ortaya koyması gerekiyor. Türkiye'de seçim barajı çok yüksek. Dünyanın 192 ülkesi arasında yüzde 10 seçim barajını kullanan tek ülke Türkiye. Bunu kim açıklayabilir. Bu kadar ülke buna gereksinme duymuyor da niye Türkiye duyuyor? Yani Türkiye'de rejimin ayakta tutulabilmesi, demokrasinin yaşatılması böyle çok özel, çok olağan dışı bir takım önlemlerle mi sağlanabiliyor ki bunu kullanıyor. Ayrıca muhalefetin iktidarın anlaşabildiği bir konu daha var.

Ülke barajı yüzde 10, parti içi baraj ise yüzde 20. Yani delegelerin yüzde 20'sinin oyunu getireceksiniz. Yani güvenlik önlemleri böyle her giriş kapısında, her çıkış kapısında önlem alıyor. Örgütsel yenilenme çok önemli, bir de program önemli. Yurttaşlar hem bir güç olsun, hem demokratik bir örgüt yapısı olsun istiyorlar, hem de burası çok önemli; solun kendi gelecekleri için ne diyeceğine kulak veriyorlar, proje bekliyorlar. Bir laiklik-türban, Kürt-Türk, alevi-sünni tartışması ya da çatışmasının dışında proje bekliyorlar. Bunların tümünü görmek gerekiyor. O olmadan falanca gelecek filanca gelecek. Filancaya teklif götürülüyor, falancaya sıcak bakılıyor türü anlayışlarla yıllardan bu yana gördüğümüz yaşadığımız anlayışla hiçbir yere gidilemeyeceğini düşünüyorum.

 

Peki böyle bir teklif gelmedi mi size?

Bana gelmedi. Ne teklifi gelecek ki kabul edeyim, ya da etmeyeyim. Ben SHP'nin genel başkanıyım. Bana ne teklif gelebilir? Bir gazeteci arkadaş parti meclisi üyeliği dedi. Bir başkana olur mu bu? Ben bir başka partinin genel başkanıyım.

 

Yerel yönetim seçimleri yaklaşıyor ama...

Tabii yerel yönetim seçimler önemli. Solun gündemi çok yoğun, birliktelik sorunu var. Bunların tartışılması söz konusu olacaksa tabii memnuniyetle konuşuruz. Öneriler olabilir. Benim aklımda bir senaryo vardı. Bunu ilgili arkadaşlarımıza hem de Türkiye kamuoyuna sundum. İtalya Başbakanı Romano Prodi ile görüştükten sonra Zeytin Dalı koalisyonu benzeri bir birliktelik önerdim. Model geliştirmiştik. O tarihten itibaren hem CHP, hem DSP ve Türk kamuoyuna bireysel düşüncelerimizi açıkladım. Sundum, anlattım. O tarihte yapılan kamuoyu yoklamaları da böyle bir birlikteliğin olması halinde iktidar imkanı gösteriyordu. Bir fırsat yitirildi. Tabii bir yere takılıp kalmış değilim.

 

Türkiye'de ciddi bir muhalefet boşluğundan yakınılıyor. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da gündeme getirdi. Türkiye'de böyle bir sorun var mı?

Bir anekdot anlatayım. DSP ve CHP tarafından önerilerimiz kabul edilmedi, buna rağmen biz seçimlere katılmadık. Bağımsız aday da olmadım. Yine de Türkiye'yi karış karış dolaştım, arkadaşlarımla birlikte. En son Karadeniz'e gittim. Fındık fiyatlarının belli olmasını bekliyordum. Hemşehrilerimizin nasıl tepki gösterdiklerini öğrenmek istedim. Bana Ordu İl Başkanımız hemşerilerimizin büyük bir tepki içinde olduklarını söyledi. İyi dedim o zaman AKP'ye oy vermeyecekler öyleyse. Hayır dedi, AKP'ye oy verecekler. Nasıl oluyor dedim, hem tepkililer hem öfkeliler hem de AKP'ye oy veriyorlar. Alternatif görmüyorlar, dedi. Şimdi önemli olan alternatif görülmesi. Muhalefetin gücü laflarınızın, hitabetinizin kuvvetli olmasıyla ölçülmez. Güç yaratmanız lazım. İnsanlar sizin gözünüzden, duruşunuzdan anlayacak. Hazırlığınız var mı diye. Türkiye'de bu yok. 1980'li yılları anımsatmak isterim. Onlar gidecek biz geleceğiz şeklinde bir çevrim vardı. Bu süreklilik gösteriyordu. Şimdi bir tehlike var sistem konusunda.

 

Nasıl bir sistem bu?

Türkiye'de 58 yıldır işleyen bir çevrim var. Partiler genel seçim, yerel seçim ve son olarak bir genel seçim daha kazanıyor ve gidiyor. En son ANAP bunu yaşadı. AP, CHP'de bu süreçleri yaşadı. Şimdi AKP'de sıra. Bu yerel seçimlerde artık gitmesi lazım. Ama gitmezse Türkiye'yi çok zor günler bekleyecek. Bu çevrimin devam etmemesi, yeni bir süreç işleyecekse vahim bir döneme girilir.

 

AK Parti hala şanslı görünüyor?

Görünüyor çünkü 12 Eylül anayasası oligopolcü bir siyaset alanı getirdi. 2.5 partili bir siyaset yapısı getirildi. TOBB'dan TÜSİAD'a kadar Türkiye'de siyasi ortam gerginleşince aktörlere uyarıyorlar. Birer adım geri çekilin diyorlar. Bu gerçek bir çözüm değil. Oligopolcü yapı husumet üretiyor. Kavga üretiyor. Bu yapıda kimlik siyaseti yapılıyor. Kürt-Türk, laik-türbancı, alevi-sünni... Burada da iki aktör var. Erdoğan ve Baykal'ın kavgası. Bu sistemin sürdürülmesi için siyasi partiler ve seçim yasası çok açık dayanaklar getirmiş vaziyette. Yüzde 10 seçim barajı ve 1 milyar dolar Hazine yardımı. Clinton'ı, Obama'sı Mc Claine'i 500 bin dolar zar zor toplayabildiler. Biz de bu kadar yardım alıyorlar. Korkunç bir şey bu. Sistem kendisini koruyor, ayakta tutuyor. Şimdi önümüzde ciddi bir açmaz var. İtalya 17 partiyi birleştirmişti. Nasıl yaptınız diye sordum Prodi'ye. Biz iktidar olmak istiyorduk onun için başardık dedi.

 

Ama onlar da birarada kalamadı. Solun kaderi mi bu?

Bu son seçimde Berlusconi'nin kazanması solun parçalanması ile oldu. Bu ittifakın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Parçalandığın zaman gidiyorsun. Parçalanmadığın zaman iktidarsın. Herkesin kulağına küpe olması gereken bir durum.

 

Bu koşullar altında önümüzdeki seçimlerde ne yapılması gerekiyor?

Benim SHP Genel Başkanı olarak herhangi bir girişimde bulunmam sözkonusu değil. Ne CHP ne DSP nezdinde girişimde bulunmayacağım. Çünkü sonuç alamadım. Olmadı. Bizim dışımızda bir gelişme olursa bir girişim olursa kuşkusuz onu değerlendirebiliriz. İki şey çok önemli. Kısmi birliktelik asla olmaz. Sonuç elde edilemez. Bir de seçime bir ay kala birliktelik olmaz insanlar bunu asla içten bulmuyorlar. En önemlisi de bir program ortaya konulması gerekiyor.

 

Program nasıl olmalı?

Bu konuda programı olan tek parti biziz. Parti yöneticileri konuşuyor, ama tek programı olan parti biziz. Kentsel Düzen Programı hazırladık. Bu programı odalara, hocalara anlatıyoruz. 1 Mart'ta parti programımızı açıklamaya başladık. Bu programımızın beş ayağı var. Yerel yönetim deyince insanların aklına sadece belediyeler, hatta sadece belediye başkan adayları geliyor. Biz bu tercihi dikkate alarak böyle bir program hazırladık.

 

Neler var programınızda?

Birincisi tüm ülke genelinde fiziki planlama çalışması öngörüyoruz. Yani Ağrı Dağı'nın tepesinden İstanbul Boğazı'nın sıfır noktasına kadar Türkiye'nin her noktasının planlanması gerektiğini düşünüyoruz. Muğla'daki denizin doldurulması da, İzmir'deki Efem Çukuru'nun kazılması da birarada düşünülecek bir şey. İkincisi hükümet yerel yönetimlerin gelişmelerini, bölgesel gelişmeyi dikkate alan türden yatırımlar yapmalı, özendirilmeli. Örneğin Anamur Samandağ, Ceyhan bölgesi planlamanın yatırımların Türkiye'nin iç borcunu karşılayabilecek düzeyde olduğu olabileceği kanısındayız. Üçüncü öngörümüz ilçe özel idarelerin kurulması. KÖYDES-BELDES projelerini dikkate alarak bunu öneriyoruz. Dördüncüsü belediyeler. Beşincisi ise muhtarlara yeni yetkilerin görevlerin verilmesi. 

 

Belediyelerde öngördüğünüz farklılıklar neler?

Belediyeler birkaç açıdan önemli. Bize göre yeni kurumlar politikalar getirdik. Örneğin kentin varolan dokusunda parsel parsel büyümeyi durduracağımızı, kent adaları şeklinde büyümeyi planladığımızı söylüyoruz. Bu müthiş bir şey. Parsel parsel büyüme hem otopark hem yeşil alan sorunun çözemedi. Adalarla buna yaklaşılması bu sorunları bitirecektir. Diğer yandan kentsel yenilenme projelerine tartışmasız biçimde önem veriyoruz. Kentsel alanın genişletilmesi değil varolan alanın yenilenmesi önemli. Türkiye'nin iki örneği var. Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisi. AKP bütün iddiasına rağmen bu iki projeyi aşan bir başarı ortaya koyamadı. Ayrıca belediye meclislerinin TBMM oturumları gibi yayınlanmasını öngörüyoruz.

 

Ankara ve İstanbul'da yoksul sayısı bir yılda arttı mı?

Programınızda hemşehrilik geliri diye bir kavram var... Ne demek bu? Bu yeni bir kavram. Kentlerde yaşayan 4 kişilik bir aileye ayda 600 YTL'lik 2008 fiyatlarıyla gelir düzeyini sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bunun içinde Dikili Belediyesi'nin popüler uygulaması çok gündemde oldu. 10 metreküp su parası almıyorsak bu da bu gelirin içinde.

 

SHP olarak ilk modeli Dikili'de mi uygulamış oldunuz?

Hayır, ilk modeli Ankara'da uyguladık. Türkiye bizi birden bire Dikili'de keşfetti. İnsanlar çok memnun. Bu tür hizmetler var. Bir düzey olarak belirledik. Niye çok önemsiyorum. İstanbul'da geçen yıl belediye 600 bin adet gıda yardım paketi verdi. Bu yıl 1 milyon 600 bin adet dağıtıyor. Ankara 285 bin adet dağıtıyordu, bu yıl 400 bin dağıtıyor. Niye? Nedir bunun ölçüsü? İstanbul'da bilmediğimiz bir şey mi oldu? Geçen yıl niye verilmedi. Bu belediye başkanının iyi niyetine, başka birisinin hamiyetine göre olacak bir iş değil. Bir tanım ölçek gelmeli. Biz bunu getiriyoruz. Bunda da TÜİK'in yoksullukla ilgili verilerine dayandık.

 

Belediyelerin borçları fazla. Kaynak sorunları olmayacak mı?

Belediye yönetimleri için heyecan verici bir paketle geliyoruz. Kaynak sorunu olmayacağını iddia ediyoruz. Ben daha önce geldiğimde de aynı sorun vardı. Ama bana göre kıt olan kaynak değildir, projedir. Örgütlenme, çapraz finansman yöntemleriyle biz bu programı hazırladık. Tartışıyoruz. Mayısın sonlarında bitirip ilan edeceğiz.

 

Başkanlık için aday olacak mısınız? CHP'den başkanlık teklifi gelirse ne yaparsınız? Bu tür haberler de çıkıyor...

Bu tür haberler her seçimde refleks olarak çıkıyor. Biraz önce söyledim. İki şey önemli. Bir kısmi birliktelik olamaz. Bütünsel bir birliktelik olmalı. İkincisi de bu bir ay kala değil, uygun bir süre önce olmalı. Bir tek duyarlığım şu, ben bir girişimde bulunmayacağım. Arkadaşlarım da bulunmayacak. Bizim dışımızda olursa memnuniyetle konuşuruz. Burada kimin aday olacağının hiçbir önemi yok. Bana gelince görev verilirse muhtarlık bile yaparım, yapmalıyım. Önemli olan seçimleri kazanmak.

 

Böyle bir ihtimal olursa adaylık yöntemi nasıl olmalı?

ÖDP Başkanı Ufuk Uras bir tür ön seçim yapalım önerisi getirdi. Büyük şehirlerde, kentlerde. Bir yığın yöntemi olabilir. Süreç işletilebilir. Hemen bir an önce ama. Aslında bu Türkiye'yi de değiştirebilir. Sol bunu hemen yapsa yarın Türkiye'nin havası da değişir. Kaç gündür muhalefet olmadığı için TÜSİAD'ın muhalefeti konuşuluyor. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Sayın Yalçındağ'ın muhalefet önderi olduğu bir yapı doğru mu? Yalçındağ'a karşı olduğum için söylemiyorum. Muhalefeti siyasi partiler yapmalı. İnşa ettiğiniz muhalif güç de yurttaşlar tarafından ciddiye alınmalı. Sol partilerin güçleri belli. Yetmiyor. Ancak birlikte bir şey olabilir. Bugün için böyle bir güç oluşturulsa ey halkın ben geliyorum Ankara'yı İstanbul'u almak için hazırlanıyorum. Yola çıkmış bulunuyorum. Bu da programım. Bunlar da adaylarım. Yer yerinden oynar. Türkiye'nin borsası, faiz hadleri değişir. Her şey değişir. CHP'nin bunun tek başına yapması olanaklı değil, SHP'nin yapması olanaklı değil. Ne olmalı. Ama dediğiniz gibi bireysel olarak bana bir ambargo olduğu için bunu sağlayamadım. Biz artık bir görüşmede bulunmuyoruz. Girmeyeceğiz. Ziyaret etmeyeceğiz.

 

SHP'den başkanlığından ayrılacak mısınız?

Bizim 7 yıllık süremiz var. Bu SHP'nin ilginç kurallarından biri. Benim 2009'da doluyor. Uzatmayacağım. Doğru bulmuyorum.

 

KARAYALÇIN KİMDİR

1943'te Samsun'da doğan Karayalçın, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat-Maliye Bölümü'nden 1968'de mezun oldu. 26 Mart 1989 tarihinde yapılan yerel seçimlere önseçimi kazanarak Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak giren Karayalçın, seçildiği bu görevini Eylül 1993 tarihine kadar sürdürdü. 50. Hükümet'te Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. CHP'den istifa etikten sonra Mayıs 2002'de SHP adında yeni bir parti kurdu.

 

Referans

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu Turktime Genel Merkezi’nde Konuştu: İsmim Emanetçiliğe Sığacak Kadar Küçük Değil!
Turktime Genel Merkezi ziyaret eden Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman ...
TURKTIME'ı Ziyaret Eden Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok İmalı Konuştu!
14 yıldır Keçiören Belediye Başkanlığı görevini yürüten Turgut Altınok ...
MHP'li Ekici : DTP’lilerin Elini Sıktık da Elimize PKK’mı Bulaştı?
MHP kimsenin kurşun askeri değildir… Kimse üzerimizden evcilik oynamasın… ...
 
Turktime'a Konuşan Kutan Bombaladı: Bahçeli'ye Başbakanlık Teklif Ettik ama Kabul Etmedi
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, DP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve DSP ...
Ağar Turktime'a Konuştu: Ne Geçmişimi İnkar Ettim, Ne de Değiştim... Düz Ovada Siyaset Söylemi En Milliyetçi Söylemdir
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’dan sonra DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’da ...
Şirin Turktime'a Konuştu: Halk İsterse İdam Gelir
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) Genç Parti idamı geri getirecek ...
 
Arınç: Ak Parti'nin Kapatılması Mümkün Değil!
AKP Manisa Milletvekili ve TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Manisa'da katıldığı ...
Baykal'dan Muhaliflere:
CHP 32’nci Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan Baykal, Parti Meclisi'nin ...
MHP: "Türkiye İç Savaşa Sürükleniyor"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı, Adana Milletvekili ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
fatih terim
yunanistan
haşim kılıç
Yeni Zelanda
PSG
A) Milli Futbol Takımı
Devlet Bahçeli
tekne
Çaykur Rizespor