2010 yılından bu yana Türkiye'de resmi olarak faaliyet gösteren EMDR Derneği (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yine İşleme) bölgede yaşanan bu acı karşısında çalışmalarını başlattı.
Gönüllü gurubu oluşturan EMDR Derneği, bölgede daimi hizmet verebileceği bir organizasyonu sağlamak için keşif çalışmalarına başladı. Belediyeler ve Devlet Hastaneleri ile temasa geçtiklerini anlatan EMDR Derneği İnsani Yardım Programları Koordinatörü Psikolog Şenel karaman, "Su anda üyemiz Psikolog Ebru Zorlutuna gözlem ve temaslarda bulunmak üzere Soma'da çalışıyor. Şu An Için alana girmek makul meydana gelmediği için yalnizca vefat eden ikiz madencilerimizin ailesi ile temas kurabildik. Bizim çalışmalarımız uzun dönemi kapsıyor.
Emelimiz orada sürdürülebilir bir sistem kurulmasını sağlamak. Bölgede Türkiye'nin en büyük Ruh Sağlığı Hastanelerinden biri ve bir Tıp Fakültesi var. Bu nedenle biz, oradaki yapıya entegre olduktan sonra randımanlı olarak çalışabileceğiz.
Bu durum her müessese için geçerli. Kazadan bu yana yalnızca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile sağlık Bakanlığı çalışma yapıyor" dedi. Peki, şu anda tüm Türkiye'yi saran bu büyük yas süreci nasıl yaşanmalı? Yas ve travma sonrasında ortaya çıkan "Travma Ertesi Stres Bozukluğu - TSSB" ile nasıl başa çıkılmalı? Yasın yaşanması gereken natürel bir süreç olduğunu anlatan EMDR Derneği Başkanı Buyruğa Misafir, "Kişi yas sürecini tamamlayabilmelidir. Başlarda kaybı kabullenmeme, başkaldiri, bazen kaybı reddetme yaşanır. Yoğun elem, çaresizlik, kızgınlık ve öfke sık yaşanan duygulardır. Giderek kaybın yaşamın kabullenilmesi gereken natürel bir parçası olduğu hissi hâkim olur.
Yas sürecinde yaşananları kişinin çaresizlik içinde başvurduğu koruma mekanizmaları olarak görebiliriz. Bunlar kişiye göre değişiklikler gösterebilir. Sözgelişi, bazen kişi yasın natürel tutum ve duygularından kaçınmaya çalışır. Komik fıkralar bile anlatabilir. Bu kişilerin giderek normal yaşamdan uzaklaştıklarını ve uyku bozuklukları, iştahla alakalı sorunlar, bazen Içki ve madde kullanımı gibi farkli psikolojik sorunlar yaşadıklarını görebiliriz" dedi. Yas süreci nasıl aşılır? Yas sürecinin "gereksiz" uzamaması için yapılacaklara dikkat çeken Buyruğa Misafir, "Bu konuda bilhassa yakınlara ve arkadaşlara çok iş düşer. Her şeyden önce günlük rutin yaşamın sürmesine özen göstermek gerekir.
Paylaşmanın engellenmemesi, iyi - kötü anıların gündeme gelmesi ve kişinin çevresindeki kişilere anlatması önemlidir. Kaybedilen kişiyi anımsadan durumlardan örneğin; fotoğraflar, cenaze, kabir ziyaretleri, ölüm yıldönümleri, ölenin sevdiği bir giysiyi anı olarak saklamak veya giymek gibi davranışlar acının giderek azalmasına ve yasın natürel seyrini izlemesine yardımcı olacaktır. Kaybı anımsadan durumlar ve uyarıcılardan uzak durmaya çalışmak, anlaşılabilir natürel bir koruma mekanizması olarak görülse de, sürecin ve acının daimi hale gelmesine neden olacaktır.
Kişinin acıyı azaltmak için başvurduğu çarenin kendisi, acının devam etmesine neden olan bir etken haline gelir" dedi. "Eğer yas natürel sürecini izliyorsa genel eğilim ilaç kullanmamaktır. Yas süreci uzuyorsa yasa ve yaşanan sürece travma açısından bakan ve ona göre müdahalede bulunan bir terapistle görüşmeye başlamak gerekir" diyen Buyruğa Misafir Kilis'te Suriye'li göçmenlerle yaptığımız çalışmada TSSB (Travma Ertesi Stres Bozukluğu) semptomlarının giderilmesi 4,1 seans sürdüğünün de altını çiziyor.
SOMA felaketine müdahale nasıl yapılmalı? Bu gibi geniş ölçekli felaket durumlarında üç aşamanın söz konusu olduğunu anlatan Buyruğa Misafir, "Bunlardan ilki kurtarmadır. İnsanlar devletin ve lokal otoritenin (Valilik, Kaymakam, Belediye) "elinden geleni" yaptığını, ihmal edilmediğini, "terk edilmediğini" görmek ister. Soma'da bunun gerçekleştiğini görüyoruz. Mağdurlar, legal sürecin işlediğini ve varsa sorumlulardan "hesap sorulduğunu" görmek ister.. Bu kızgınlık ve öfkenin tırmanmasına engel olan en önemli etkendir. İkinci aşama ise travmaya erken müdahaledir. Yapılan erken müdahaleler kişileri daha sonra gelişecek TSSB'den (Travma Ertesi Stres Bozukluğu) koruyacaktır.
Bu amaçla pek çok kuruluş ve meslek örgütü (Türk Psikologlar Derneği, Çift ve Aile Terapileri Derneği, EMDR Derneği, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği) hemen bir araya gelerek alana yönelmiş durumdadır. İlk değerlendirme aşamasından sonra bu konuda eğitimli ve deneyim sahibi profesyoneller alana gidecek ve hizmet verecektir" dedi. SOMA'da 10 bin kişi etkilendi… Soma'da yaşananlardan birinci derecede etkilenenlerin sayısının yaklaşık 5.000 kişi olduğunu, tüm etkilenenlerin ise 10.000 civarında olduğunu söyleyen Buyruğa Misafir psikolojik dayanak için geç kalınmaması ile ilgili uyarıyor.
Konuk: "Hiçbir şey yapılmasa bir yıl içinde TSSB tanısı alabilecek 3000-5000 kişi olacağını söyleyebiliriz. Kilis Göçmen kampında insanlar yaklaşık 1.5 yıldır güvenli bir ortamda yaşadıkları halde TSSB oranı yüzde 65 idi. Bu oran 1999 depreminde %60 idi. Soma'daki mağdurların binlercesi üçüncü aydan itibaren artık TSSB tanısı alacaktır. Şayet profesyonel bir müdahalede bulunulmazsa maalesef çok uzun yıllar bu durum kalıcı olacak ve ek ruhsal sorunlar geliştireceklerdir. Bu nedenle Soma'da uzun zaman faaliyette bulunacak bir çalışmanın yapılması gerekecektir ".
Alanda çalışan ve travmayla uğraşacak profesyonellerin, soruna travma perspektifinden yaklaşmalarını sağlayacak eğitimlerin oldukça kısa olduğunu ve süpervizyon ile kısa sürede hizmet verebilir duruma gelinebileceğinin de altını çizen Misafir, "Bu hizmeti hemen verebilecek çok sayıda profesyonel Manisa ve İzmir'de her gün travmayla uğraşarak mesleklerini sürdürmektedirler. Bu meslektaşlarımız bu gibi durumlar için eğitim almışlardır ve dayanak olabilmek için göreve çağrılmayı beklemektedirler" dedi. SOMA'daki Çocuklar ve Travma Yaşanan olaylar yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de bir takım riskler teşkil ediyor. Bu dönemde çocuklar, küçük yaşlarda normal olan parmak emme, altını ıslatma gibi davranışlara geri dönebilir. Kâbuslar görebilir, yalnız yatmaktan korkabilir. Okul başarıları etkilenebilir. Daha sık öfke nöbeti gösterebilir veyahut içlerine kapanıp yalnız kalmak isteyebilirler.
medya365.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...