Sabancı Üniversitesi'nde Ali Çarkoğlu ile Ersin Kalaycıoğlu Açık Toplum Enstitüsü tarafından desteklenen bir araştırma gerçekleştirdiler ve sonuçlarını da bu hafta açıkladılar.
Başlığı “Seçim 2007: Devam eden eğilimler mi? Yoksa Yeni başlangıçlar mı?” Tam 2018 kişiyle seçimlerden önce yüzyüze görüşmüşler. Seçimlerin ardından eylül başına kadar olan sürede ise bunların 1.388’i ile tekrar ikinci bir görüşme daha yapmışlar. Çok kapsamlı bir araştırma. İlginç bulgular var ama ben bunlardan biri üzerinde duracağım.
Araştırma gösteriyor ki seçmen karar verirken ekonomik nedenleri ideolojik farklılıklara göre çok daha fazla dikkate almış.
Ekonomi iktidar değiştirdi
Seçim öncesi yapılan ankette hükümet politikalarının aile ekonomisi ve Türkiye ekonomisinde üzerinde olumlu etki yaptığına inananların sayısı kötü etki yaptığına inananlardan daha fazla. Seçimden sonraki ankette olumlu etkiye inananların sayısı azalmış, olumsuz etkiye inananlar artmış ama hala “olumlu” diyenler “olumsuz” diyenlerden fazla. Bu değişimde ağustosta yaşanan global dalgalanmanın etkisi muhakkak vardır. Aslında sürpriz yok. Çünkü anket sonuçları genel seçimlerde AKP’nin aldığı oy oranı ile tutarlı.
Son iki genel seçim ekonominin siyasi partiler için ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Beş yıl önceki seçimler derin bir ekonomik krizin hemen ardından geldi ve bu krizin sorumlusu olarak görülen üç partiyi Meclis dışında bıraktı. Bu yıl yapılan seçimler ise ekonomideki düzelmenin bir partiyi iktidarda nasıl tutabileceğini gösterdi. Pek çoğu ömründe tek haneli enflasyonla ilk defa AKP hükümeti döneminde tanışan seçmenler, oylarını verirken daha çok ekonomide fiyat istikrarını sağlama yolunda kaydedilen ilerlemeyi dikkate aldılar.
Greenspan AKP'ye çalıştı
AKP’nin seçim başarısında payı olan çok isim vardır ama bence bunlardan üçü öne çıkıyor. Birincisi ABD Merkez Bankası'nın (FED) eski başkanı Alan Greenspan. Faiz artırım süreçlerinde o kadar yumuşak ve ölçülü davrandı ki bizim gibi ekonomilerin büyümesinin finansmanında hayati rol oynayan global likidite bolluğunun sürmesini sağladı. Bu dönemde politikalarda yapılan ince ayarlar o kadar inceydi ki, dünya ekonomilerini büyüme sürecinde tutmayı başarabildi ve böylece yerküremiz beş yıllık istisnai bir büyüme süreci yaşayabildi. Hala da yaşıyor.
AKP’nin başarısının mimarlarından biri de Merkez Bankası eski başkanı Süreyya Serdengeçti’ydi. Başkanlığı döneminde AK Partililerin muhalefetine rağmen Merkez Bankası yönetimi fiyat istikrarının sağlanması konusunda ısrarlı olmasaydı temmuz seçimlerine yüksek enflasyon ortamında girebilirdik. Bu da seçimden çok farklı bir tablo çıkmasına neden olurdu. Çünkü yüzde 10 işsizlik ya da rejim tartışmaları gibi olumsuz faktörlere rağmen seçmen AKP’ye oy verirken fiyat istikrarını dikkate aldı.
Serdengeçti enflasyonu düşürdü
Yıllarca yüksek enflasyon ortamında yaşamaya alışmış bir seçmen için bir marketteki aynı malı aylar sonra bile aynı fiyata alabilmek yeterince cezbedici bir kriter değil midir? İşte AKP bu şansı veren 2002’de AKP iş başına geldiğinde yüzde 30’un üzerinde olan enflasyonu alıp onca eleştirye rağmen yüzde 10’un altına indiren Serdengeçti yönetimindeki Merkez Bankası yönetimi değil midir? Şu anda hiçbiri görevde kalmayan bu ekip aynı zamanda Türk Lirası'ndan altı sıfır atılması projesini de hayata geçirdi.
AK Parti'nin zaferinin üçüncü kahramı ise kesinlikle Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dır. Zaman zaman geri adımlar ya da gecikmeler olsa da hükümet krizin hemen ardından 2001’de Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ortaklaşa başlatılan dezenflasyon programını sürdürdü ve mali disiplinin dışına çıkmadı. Bütçe dengelerinde enflasyondaki düşüşü de kolaylaştıran önemli iyileşmeler sağlandı. Özelleştirmden sorumlu bakan olarak bu dönemde hızlanan özelleştirme uygulamalarının arkasında da o var.
Bu listeyi uzatmak mümkün. Mesela Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinin başlamasında güçlü destek veren Schroder, Blair ve Berlusconi gibi liderler de AKP’nin seçim başarısında hak sahibiler. Müzakere süreci başlamasaydı bu kadar yoğun sermaye girişi olmazdı ve herşey çok farklı olabilirdi.
SERVET YILDIRIM-REFERANS
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |