LUBE AYAR'IN ÖZEL HABERİ
İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, 1998’de Organize Suçlar Şubesi’ni kuran ve 5 yıl müdürlüğünü yapan Adil Serdar Saçan, bu sabaha karşı tutuklandığı mahkemede hakkındaki suçlamaları reddetti. Veli Küçük ve Sedat Peker hakkında çok şey bildiğini ve Ergenekon davasında ‘tanık’ olmak için soruşturma savcılarına başvurduğunu kaydeden Saçan, önce şüpheli olmanın sonra da tutuklanmanın şokunu yaşadı. Saçan, “Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olmak ve örgüt adına faaliyette bulunmak” suçlamasıyla tutuklanarak, Metris Cezaevi’ne gönderildi. Avukat olan kardeşi mahkemde, eski polis müdürünün 11 bin kişiyi cezaevine gönderdiğini ve içeride can güvenliğinin tehlikede olacağını belirterek, serbest bırakılmasını istediği, ancak mahkeme aksi yönde karar verdi.
“Ergenekon’un çekirdiğini ben çözdüm”
Adil Serdar Saçan, Ergenekon davasına da bakacak olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savunmasında, hukukçu olduğunu ancak mesleğini icra etmediğini, polis müdürü olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: “Organize suçlar ve terör suçlarında çalıştım. İstanbul’da organize suçlar şubesini kuran ve 5 yıl müdürlüğünü yapan benim. Örgüt yapılanmasını en iyi bilen benim. Ayrıca kamu hukuku ile ilgili doktoram var. Örgütlü suçlarla ilgili kitaplar yazdım. İçinde bulunduğu iddia edilen örgüt ile ilgili ilk çalışmayı, 2001 yılında dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi’nden aldığım proje izniyle ben başlattım. Soruşturmayı daha sonra İstihbarat Şube’ye bıraktım. Bugün soruşturmaya ve davaya esas olan tüm bilgi ve belgeler benim zamanımda toplanmıştır. Çekirdek yapıyı o dönemde ben çözdüm. Ergenekon davası, benim Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’dan elde ettiğim bilgi ve belgelere dayanmaktadır. O tarihte DGM savcısı, soruşturma izni vermedi, ancak ben belge ve bilgileri muhafaza ettim.”
“Tanık olmam gerekirken, şüpheli oldum”
Adil Serdar Saçan, organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yaptığı sırada, şimdi mensubu olmakla suçlandığı Ergenekon Terör Örgütü’nün üyelerine yönelik operasyonlar yaptığını hatırlatarak, “Ben Sedat Peker, Drej Ali, Yakup Kürşat Yılmaz, Veli Küçük, Yaşar Öz ve Hayrettin Ertekin hakkında soruşturmalar yaptım. Bu dahi, geçirdiğim soruşturma ile çelişmektedir. Ergenekon operasyonu başladıktan sonra Veli Küçük’ün evinde ele geçirilen ve aleyhimde toplanmış istihbarat bilgileriyle ilgili olarak soruşturma savcısına dilekçe verdim. Davaya müdahil olmak istiyorum, dedim. Bana bugüne kadar cevap vermediler. Fatih Adliyesi’ne dilekçe verdim, soruşturma devam etmektedir. Ben Veli Küçük ve Sedat Peker yapılanmasında, soruşturmayı başlatan emniyet müdürü olarak önemli bir tanık olabilecekken, şüpheli haline getirildim. Suçsuzum” diye konuştu.
“Başına ne geldiyse Fetullahçılar operasyonundan sonra geldi”
Adil Serdar Saçan’ın aynı zamanda kardeşi olan avukatı Serkan Saçan ise, mahkemedeki savunmasında, şöyle dedi: “Müvekkilim, iddia edilen örgütün üyesi değil, mağdurudur. Veli Küçük ve adamları hakkında operasyonlar yapmış ve bunlardan birçok ölüm tehdidi almıştır. Cumhuriyet gazetesinde hakkında aşağılayıcı yazılar çıkmıştır. Yine Aydınlık dergisinde de aleyhinde yazılar çıkmıştır. Ayrıca müvekkilim emniyetteki Fetullahçı yapılanma ile ilgili olarak da soruşturma izin almıştır. Ve bundan sonra hem Veli Küçük ve ekibinin hem de söz konusu Fetullahçı yapılanmanın hedefi haline gelmiştir. Başına ne gelmişse ondan sonra gelmiştir. Müvekkilim yakın zamanda kaza geçirmiş ve ardından kalp krizi geçirmiştir. 11 bin kişiyi cezaevine göndermiştir ve içeride can güvenliği tehlikededir. Sabit ikamet sahibidir ve üniversite hocasıdır. Serbest bırakılmasını talep ediyorum.”
HABERTÜRK