Türkiye Jeofizik Kurumu Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, ''Her diri kırık, gaz, kabarcık çıkarır. Buna bakarak 'deprem yaklaştı' asla denilemez'' dedi.
Prof. Dr. Ercan, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesinde bugün başlayan Marmara Denizi Çalıştayı'na ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Kuzey Marmara'da Fransız araştırmacılarla kırıklardan çıkan kabarcıkların jeokimyasal çözümlemesi için ortak çalışma sürdürülmesinin bilimsel amaç için güzel bir girişim olduğunu belirtti.
Marmara'dan çıkan suların ve gazların kimyasal bileşiminin, geldiği ortamın özelliklerini ve derinliklerini verdiğini bildiren Ercan, şöyle devam etti:
''Her diri kırık, gaz, kabarcık çıkarır. Buna bakarak, 'deprem yakınlaştı' asla denilemez. Kuzey Anadolu Kırığı ile yan dalları yaklaşık 3,5 milyon yıldır gaz çıkarmaktadır. Önceden hiç kimse bu kırığın bu bölgede, kabarcık çıkarmadığı durumu görmedi ki, bugün yeni çıkan kabarcıklara bakarak 'İstanbul'da deprem tetiklendi, yakında bir deprem olacak' diyebilsin. 'Gazların çıktığı derinlik 15 ile 20 kilometre derinden' denmektedir. Depremin olacağı yerde yer kabuğu kalınlığı 28-29 kilometredir. Bunun ilk 10 kilometresi granitik katman olup, gevrek, kırılgan, 10 ile 28 kilometre arası ise sünektir.''
Patlamanın odak derinliğinin 7 ile 10 kilometre olduğunu ve bunun 1892 yılından beri bilindiğini belirten Ercan, şunları kaydetti:
''O nedenle 15 ile 20 kilometre derinden gelen gazlar deprem odağına, ya da yaklaştığına ilişkin bilgi vermezler. 'Kabarcıkların olmadığı, İstanbul önünde 70 kilometre uzunluğunda bir yer var' denmektedir. Burada bir sismik boşluk olduğu jeofizik bilim adamlarınca yine 1982'den beri MARNET ağıyla yapılan depremcik (microeartquake) algılamalarından bilinmektedir. Bunun nedeni, Kuzey Marmara Kırığının iki yapısal özellik olarak parçalı olmasıdır. İşte buna bakarak, 1999'dan beri, 'Kuzey Marmara'da büyüklükleri 6,4 ile 7,2 arasında ardı ardına iki deprem olması kaçınılmazdır' diye açıklama yapıyordum. Ancak bazı kimseler 'Tek parçalı olacak 8-9 olur' diye gelirken, bunu yeni öğrenmeleri bilimsel bir dramadır.''
Prof. Dr. Ahmet Ercan, kırık üzerine 5 tane kalıcı duyaç (sensör) yerleştirme işlevini 1999'da önerdiğini ifade ederek, ''Kaldı ki bu tasarı 2008'de Kandilli Gözlemevince başlatılmış olup, yerleştirilecek çok amaçlı jeofizik duyaçlar, kırık boyunca boşalan gürelerin (enerjilerin) en küçük boyuttaki ivmelerini, yavaş devinimleri, akıntıları, süpürtü (tsunami) uyarısı için su basıncını, deprem öncesi beklenen deniz sıcaklığını ölçecek biçimde tasarlanmıştır'' dedi.
-''DEPREM ÖNCESİ DEĞİŞİMLER GÜN BE GÜN İZLENİYOR''-
Jeofizik ağın ölçtüklerinin yanı sıra jeokimya amaçlı kabarcık, gaz ve sıvı ölçülmesinin de yararlı olacağını vurgulayan Ercan, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Ancak 'kabarcıklara bakarak deprem büyüklüğü, zamanı, yeri belirlenecektir' diye bilimde bir yöntem olmadığı gibi deprem biliminde (sismoloji) yeri de yoktur. Bu tür doğrudan depremle ilgili olmayan girişimlerle, toplumun ya da yöneticilerin dikkati 'kırık (fay)' konusuna asla çekilmemelidir. Bu konular kamuoyuna 'umut, depreme çözüm' gibi de verilmemesi gerekir.
Türk toplumu rahat olsun, 'deprem kestirmeleri' üzerine yaygara yapmadan çığırtkanlık yapmadan ağırbaşlı çalışmalar, jeofizikçi bilim adamlarınca, kurumlarca, 15 tane deprem öncesi değişimi gün be gün izleyerek yapılmaktadır.''
Ercan, İstanbul'da yapılması gereken asıl işin, yapıları sanki 7,5 büyüklüğünde bir deprem olacakmış gibi hazırlamak olduğunu belirterek, bunun için Kat Mülkiyeti Yasası'nı kullanarak, depremde göçmeyi bekleyen mahallelerin yıkılıp yerine depreme güvenli sağlam, toplu konutların yapılması gerektiği görüşünü kaydetti.
Prof. Dr. Ercan, açıklamasında ''25 bin kişiyi barındıracak toplu konut yapımı için gereken süre, yalnızca 18 aydır. TOKİ denetiminde mahalle mahalle yapı yüklenicilerine kat karşılığı olarak ihale edilecek çekinceli mahallelerin tümü 5 yıl gibi bir sürede yenilenebilecektir'' hususuna yer verdi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...