Murat Yetkin/Radikal
Erdoğan, Genelkurmay’a Başbuğ’u getiriyor
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’u Başbakanlık konutunda yemeğe davet ederek baş başa yaptıkları iki saatlik görüşme, Türkiye’nin bir sonraki Genelkurmay Başkanı’nı hemen hemen belli etti. Bu görüşme ve ardından Başbakanlık’tan yapılan açıklama, Erdoğan’ın bir süredir yapılan yayınları, Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı lmasına engel görmediğini gösterdi.
Bu durumun izini Başbakanlığın yaptığı açıklamada bulmak mümkündü. Açıklamada; “Sayın Başbakanımızın daveti üzerine gerçekleşen görüşmede, önümüzdeki dönemde bölücü terör örgütü ile mücadele kapsamında öngörülen gelişmeler ve alınacak tedbirler ile son günlerde gündeme gelen bazı konular ele alınarak değerlendirilmiştir” deniyordu.
‘Önümüzdeki dönem’ herhalde önümüzdeki bir ay sayılmazdı; çünkü Orgeneral Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevinden ağustos itibarıyla emekli oluyordu. Başbakan, ‘önümüzdeki dönemde bölücü terör örgütü ile mücadele’ eğer Başbuğ ile konuşuyorsa, onu ağustos sonrasında da Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görmek istediğini bir yerde beyan etmiş oluyordu. TSK geleneğinde Kara Kuvvetleri’nin devamı Genelkurmay Başkanlığı olarak kabul ediliyor.
Aslında Başbuğ dün öğleden sonra ‘Paksüt ile görüşmesini izah etmek için görüşme talebinde kendisi bulundu’ haberlerini kesin bir dille yalanlayıp, Başbakanlığı doğruladığı açıklaması sırasında, “Önümüzdeki dönem derken kısa bir dönemden söz etmiyoruz” diyerek bu durumu kabullenmiş de oldu.
Hafızalarımızı tazelersek, Genelkurmay Başkanlığı’na Orgeneral Hilmi Özkök yerine Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın getirilmesi öncesinde de benzeri bir sürecin yaşandığını saptayabiliriz.
Başbakan Tayyip Erdoğan 25 Mart 2006 günü, birkaç ay sonra emekli olacak Özkök’ün onayıyla dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt’la iki saate yakın süren bir görüşme yapmıştı. O gün ABD Genelkurmay Başkanı Peter Pace Ankara’daydı ve bugün Irak’taki PKK varlığına ilişkin somut sonuçlarını gördüğümüz etkin işbirliği Türk ve ABD askerileri arasında o gün somut olarak tartışılmaya başlanacaktı. Bu görüşme ile Türk komuta kademesindeki devamlılık içeriye ve dışarıya gösterilmişti.
Özkök’ün önceki gün Radikal’de yayımlanan sözlerinin doğru çıktığını söyleyebiliriz. Özkök, Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın seçimine müdahale etmediğini vurguladıktan sonra; “Şimdi de İlker Paşa öne çıkıyor; geleneklerimiz öyle olacağını gösteriyor. Bence sakin bir YAŞ olacaktır” diyordu. Özkök, Başbuğ üzerine yapılan yayınların sorun olup olmayacağı sorumuza ise, “Aksi yönde bir sebep yok. İlker Paşa, o görev için hazırlanmış, fevkalade yetenekli bir arkadaşımızdır. Tabii ki hükümetin takdiridir. Ben hükümetin onu atayacağını düşünüyorum” cevabını kendinden emin bir tahmin olarak vermişti.
Özkök’ten Büyükanıt dönemine yumuşak geçiş az sancılı olmamıştı gerçi. O dönem de Büyükanıt aleyhine inanılmaz bir kampanya yürütülüyor, Büyükanıt hakkında da tıpkı Başbuğ gibi Musevi kökenleri olduğu iması üzerine psikolojik yıpratma kampanyaları açılıyor, ‘Genç Subaylar’ imzalı korsan cep mesajları gönderiliyordu. İşte o aşamada Başbakan Erdoğan, Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’na atanması kararnamesini YAŞ toplantısına bir gün kala, 30 Ağustos’tan geçerli olmak üzere Köşk’e gönderdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in beklemeden onay vermesiyle Büyükanıt 1 Ağustos 2006’da başlayan YAŞ toplantısına başkanlığı garantilemiş olarak girdi. Dolayısıyla komuta kademesini de o rahatlıkla belirledi.
İşaretler, bu kez de benzer yolun izlenebileceğini gösteriyor. Bu kez de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan’ın göndereceği atama kararnamesini YAŞ başlamadan önce onaylayarak, Başbuğ’un komuta kademesini kendi tercih ettiği isimlerden oluşturmasına izin verebilir.
Bu adımlar, Erdoğan’ın AK Parti kapatma davası nedeniyle yaşadığı bütün sıkıntıya karşı askerle didişme yolunu seçmediğini de gösterir.
Yine Başbakanlık açıklamasından, ‘son günlerde gündeme gelen bazı konular’ın değerlendirildiğini de öğreniyoruz. Bu konulara, Başbuğ fotoğraflarından, Paksüt görüşmesine, TSK ve Anayasa Mahkemesi’ni yıpratıcı psikolojik savaş taktiklerinin de dahil olduğunu düşünmek mümkün.
Ama toplantının asıl sonucu, Erdoğan’ın Büyükanıt’ın ardından Başbuğ’u atayacağını fiilen göstermiş olmasıdır.