Sabah Gazetesi'nden Ecevit Kılıç, MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş'le çarpıcı bir röportaj yaptı:
MİT'te tam 41 yıl görev yapan Cevat Öneş, Psikolojik İstihbarat Daire Başkanlığı da yaptı. Müsteşar Yardımcısı olarak 2005 yılında emekli oldu.
Kürt sorunu üzerindeki görüşleriyle dikkat çeken Öneş, son saldırıyı "Kürt kimliğini kullanan bölge halkının desteğini çekmesine karşı örgütün verdiği tepki" olarak yorumladı. Öndeş, "PKK korkuyla destek arıyor" dedi..
Sadece Güneydoğu halkı değil tüm Türkiye terörden bıktı. Halk bilinçlendi. Sorgulayan bir halk var artık
Bombayla PKK'nın siyasi hedefleri ortadan kalktı. Tipik bir terör örgütü görüntüsü. PKK tecrit ediliyor
DİYARBAKIR BİLEREK SEÇİLDİ
* PKK'nın saldırıyı Diyarbakır'da gerçekleştirmesini nasıl okuyorsunuz? Sadece kendilerinin muhatap alınabileceği bir ortamı yeniden yaratma peşindeler. "Kürt kesimini sadece biz temsil ederiz, bizimle konuşulması durumunda adımlar atılabilir" mesajını vermeye çalışıyorlar. Amaç demokratik açılımları engellemek, barışçı yöntemlerin önüne set çekmek. Çünkü geçmişte silah zoruyla kurdukları yapı barışçıl arayışlarla zayıfladı. Tekrar otoriteyi toparlayabilmek için özellikle Diyarbakır'ı seçtiler. Baskı altına almak istedikleri kesim Diyarbakır'da Kürt kimliğini kullanan insanlarımız.
* Peki, çocukların hedef alınması? Zaten az sayıda çocuğumuzun ölmesi bir şans. Saldırı için Diyarbakır'ın en kalabalık caddelerinden biri seçiliyor. Korku ve dehşet yaratma, yeni çatışmalar ortaya çıkarma çabasındaki bu eylemin emrini veren grup dağda kazandıkları otoriter imkânları kaybetmemenin arayışında. PKK'NIN ETKİSİ AZALDI
* Bu saldırı bir kırılma noktası olabilir mi? Eskiden örgüt istediğinde esnaf kepenkleri indiriyordu, şimdi örgütün eylemlerine karşı kepenk indiriliyor... Olayları tarihsel süreç içinde değerlendirirsek eskiden terör örgütünün talimatlarının yaratılan korku içinde mutlak şekilde uygulandığını görürüz. Ama bu etki giderek azaldı. Örgütün silaha dayanan eylemleri artık toplum tarafından destek görmüyor. Son saldırıdan sonra meslek kuruluşlarının, Diyarbakır Belediye Başkanı'nın, DTP'lilerin açıklamaları teröre karşı tepkili olduklarını gösterdi. Ama bu açıklamalarda PKK'nın isminin anılmamasını eleştiriyorum. Özellikle demokratik Kürt siyasetinin hedeflerini arkasına alan kişi, kurum ve partilerin bugün için artık teröre karşı tavırlarını ortaya koymaları gerekir.
PKK MARJİNALLEŞTİ
* Bomba PKK'nın sıkışmışlığının ifadesi mi? Bu eylem kararını veren örgüt kadrosu, onların da bir bütünlük içinde olduğunu sanmıyorum, tamamen kendi geleceklerine ve çıkarlarına kilitlenen bir dünya içinde hareket ediyor. Ayrıca saldırı PKK'nın artık siyasi bir hedefinin olmadığını da gösterdi. Bu tipik bir terör örgütü görüntüsüdür. Çünkü silahlı mücadele belli siyasi amaçlarla yapılır. PKK'nın siyasi hedefleri ortadan kalkmış durumda. Bu saldırı yenilmişliğin, güç kaybetmenin ifadesi. PKK tecrit oluyor, marjinalleşiyor. Saldırı Kürt kimliğini kullanan bölge halkımızın örgüte verdiği desteği geri çekmesine duyulan tepkidir. Yeniden korku yaratarak toplumsal desteği kazanma arayışıdır. Ama saldırı sıkışan örgütün intiharı oldu.
PKK YİNE BÖYLE VURUR MU?
PKK'nın bu tarz eylemleri devam eder mi? Edebilir. Ama giderek zayıflayacak, zamanla da yok olacaktır. Dış dinamikler bakımından PKK'ya verilen destek ortadan kalktı. Örgüt Irak'ta tasfiye ediliyor. Ortadoğu'da örgütü destekleyen ülke yok, AB tavır aldı. Terör örgütünün yaşayabilmesi için gerekli olan toplumsal desteğin kesilmesi ise öncelikli meseledir. Bu noktada barışçıl süreç ve planlanan topyekûn tedbirler devam ettirilmeli. Çünkü terör, Kürt sorununun yarattığı bir sonuç. Terör bitirilirken Kürt meselesini de toptan çözecek adımlar atılmalı.
* PKK bu tarz eylemlerle korku ve yeniden desteği oluşturabilir mi? Sadece Güneydoğu halkı değil tüm Türkiye terörden bıktı. Halk bilinçlendi, sorgulayan bir halkla karşı karşıyayız. Çünkü terörün zararlarını halk gördü; eğitimsizliği, yoksulluğu, sağlık sorunlarını yaşadı. Örgütün arayışına karşın destek çıkmıyor. Bunu araba yakma olaylarında gördük. Araba yakmalarla kitlesel bir tepki yaratılamadı. Gerek PKK içinde gerekse PKK'nın etkilediği çevrelerde çözüm isteyenleri, bombalı eylem içine girenlerden ayırt etmek gerekir. Özellikle bugün çözümde önemli subjelerden biri olan DTP'nin barışı engelleyici eylemler karşısında kesin tavrını koyması gerekiyor. Ve böylesi bir tavır barış şartlarını çok kısa sürede oluşturacaktır. Bu tavır tarihi bir rol olacaktır.
* Saldırının üzerinden günler geçti ama DTP'den PKK'ya karşı ses çıkmadı... Maalesef. Yine de bu konudaki umudum daha tükenmedi. Silahlı eylemlerden kopuş engellerle doludur. DTP'nin de bu engelleri aşarak, demokrasi çerçevesinde taleplerini yenileyeceğine inanıyorum. DTP'nin tavrıyla hükümetin ortaya koyduğu çözüm açılımları güçlenir, silahlı eylem yanlıları da tecrit edilir. Ama DTP'nin çelişkide olduğu bir nokta var; DTP'liler PKK'nın tamamen tasfiyesine karşı. Partide, PKK'nın varlığını siyasi hareket olarak sürdürebileceği yönünde anlayış var. Ama PKK'nın silahlı eylemliliğini ortaya çıkaran örgütsel yapısı dağılıyor, örgüt gerçekten tasfiye ediliyor. DTP, PKK'nın silahlı mücadelesine karşı durarak demokratik sürece ivme kazandırma çabasına girmeli. Hatta PKK'yı tasfiye edici kararlarda öncü olmalı.
* DTP'lilerin örgütle kamuoyunun tepkisi arasında kalma durumu yok mu? Diyarbakır'daki saldırıyla DTP'nin arada sıkışmışlığı ortadan kalktı. Şimdi gelişen, demokratik Türkiye'nin yanında olmalarının zamanı geldi.
ÖCALAN'A "ÖRGÜTÜN LİDERİ" DİYEMEYİZ
* Abdullah Öcalan'ın örgütü cezaevinden yönettiği söyleniyor. Bombalı saldırı stratejisinde payı var mıdır? PKK'nın silahlı kadroları arasında farklı görüşler olduğu görülüyor. Ben bu eylemi de bu farklılıkların sonucu olarak görüyorum. Eylemin Öcalan'ın ortaya koyduğu teorik çözümlerle hiçbir ilişkisi yok. Ama Öcalan'ın son gelişmeler karşısındaki tavrını bilmiyoruz.
* Saldırı örgütle Öcalan arasındaki kopuşun göstergesi olabilir mi? Örgüt içindeki kopuşlardan birinin göstergesi ama hangisi bilinmiyor.
* Bazen siyasetçiler de gündeme getiriyor. Terörün bitirilmesinde Öcalan'dan neden faydalanılmadı? Öcalan, Kürt siyasi hareketinde önemli bir figür. Cezaevinde hükümlü olmasına rağmen silahlı terörün bitirilmesinde yönlendirici olabilirdi. Ancak bugüne kadar böylesine bir rolü ortaya çıkmadı.
* Gerçekten denildiği gibi PKK'yı cezaevinden yönetiyor mu? Bunu söylemek mümkün değil. Öcalan örgütü yöneten taraflardan sadece biri.
* Bu noktada Öcalan'a hâlâ örgütün lideri diyebilir miyiz? 1970'li yıllardan günümüze kadar uzanan böylesine komplike bir örgütün devam etmesinde manevi etkisi var. Ama artık örgütte hâkimiyeti yok. Önemsiz de değil ama lider değil diyebiliriz.