Kriz, Yargı Reformu İçin Fırsat Olabilir! 

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, dün Zaman'ı ziyaret etti. Yazıcıoğlu'nu Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Genel Yayın Müdür Yardımcısı Mehmet Kamış karşıladı.

Yazıcıoğlu, "Şimdi tam zamanıdır. Her kriz bir fırsattır. Bu kriz bir fırsata dönüştürülmek suretiyle, Türkiye hak etmediği darbe anayasasından kurtulmalı." dedi.

Muhsin Yazıcıoğlu, Yüksek Mahkeme'nin yol açtığı kriz konusunda önemli açıklamalarda bulundu. BBP lideri, mahkemenin yetkisini aşarak kendisini yasa koyucu yerine koyduğunu, kuvvetler ayrılığı yerine 'kuvvetler hiyerarşisi' oluşturduğunu vurguladı. Yazıcıoğlu, şok kararla Meclis'in vesayet altına alındığını ifade ederken, TBMM'nin buna karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koymasının önemine değindi. "Millet iradesinin önünü kesen, Demokles'in kılıcı gibi sandığın" üstünde duran yargıyı ele almanın vaktinin geldiğini belirten Yazıcıoğlu, hukuk reformunun kaçınılmaz hale geldiğini anlattı. Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin çağdaş ve demokratik ülkelerdeki konuma getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in de görevi sırasında bu konuda çağrıda bulunduğunu hatırlatan Yazıcıoğlu, ancak hükümetin buna cesaret edemediğini savundu. Yazıcıoğlu, siyasetteki belirsizliği artıran krizin çözümünün ise yeni bir anayasa hazırlamaktan geçtiğinin altını çizdi. Hükümetin, yeni anayasa beklentileri oluştuğu dönemde, minik paketler halinde düzenlemelere gittiğini söyleyen Yazıcıoğlu, "Bunları 1993'ten beri söylüyorum... Cumhurbaşkanını halk seçsin. Siyasi Partiler Yasası'nı yeniden düzenleyelim. Şiddet odağı olmayan siyasi partiler kapatılmasın. Seçim Yasası'nı demokratikleştirelim. Vatandaşımız tercih kullanarak milletvekili seçebilsin. Dokunulmazlığı, kürsü hariç, mutlaka yeniden düzenleyelim. Hukuk bütün kurumlara dokunabilsin, hukukun üstünlüğüne dayanan ülke içinde ciddi bir hukuk reformu yapalım." ifadelerini kullandı.

BBP lideri Yazıcıoğlu, bunun yapılmaması durumunda Meclis'e yönelik soru işaretlerinin artacağı uyarısında bulundu. Yazıcıoğlu, bu konudaki endişelerini şöyle sıraladı: "Şimdi sonuçta iptal kararıyla, üniversitelerimizde daha çok karmaşaya yol açılmış; çağ dışı müdahalelere, çağ dışı görüntülere, en temel eğitim hakkını ihlal eden dayatmalara fırsat verilmiştir. Türkiye'yi geriye götürülmüştür. Türkiye ciddi bir belirsizliğe sürüklenmiştir. 'Sandığın ne önemi var, Meclis ne işe yarar, bundan sonra Meclis hangi yasaları çıkarabilecek, önceden Meclis'in teyit mi alması gerekiyor?' gibi tartışmalarla siyasetin anlamsızlığı giderek yaygınlaşıyor. Demokratik bir ülkede siyasetin anlamsızlaşması halinde rejime yönelik ciddi kaygıların doğmasını da normal görmek gerekir."