Doğan medya grubu itirafçılarının itiraf cümlelerinin çoğu nedense hep dili geçmiş zamanı ifade eden fiillerle bitiyor. Miş’li mış’lı cümlelerse, boşluk dolduran ikinci el duyumlardan/görüşlerden ibaret. Doğan grubunun “köşeli köşe yazarları” 1980 ihtilalinden bu yana yaşanan askeri, sivil, adli ve toplumsal çalkantıların neresinde diye merak ettiğimizde o kadar çok olayın içindeler ki, “bu grup, bu işlerin neresinde” diye sormak artık bana çok ahmakça geliyor.Kendi içlerindeki görev bölüşümü diye yorumladığım bir yapılanma/görevlendirme ile hep iyi polis-kötü polis rolünde diktacı Hürriyet anlayışına karşılık demokrat Radikal/Kanal D veya iş dünyası ile kültürel doku atmosferini yansıtmaya dönük Milliyet’e karşılık başta iş dünyası olmak üzere toplumun karşı kampında olanlara karşı kullanılan tetikçi Vatan/Star tv yapılanmasının doğru anlaşılması halinde, küçük bir mutlu azınlığın dışında kalan halk yığınlarının içinde topyekün debelendiği kaosun anlaşılması biraz daha kolaylaşıyor.Ertuğrul Özkök/İsmat Berkan, Oktay Ekşi/Taha Akyol, Fikret Bila/Murat Yetkin, Güneri Cıvaoğlu/Tahran Erdem, Bekir Coşkun/Nuray Mert ve daha, çaprazlama birbirini tamamlayan grubun yüzlerce ismi.. Amacım, hiçbirini yermek, aşağılamak değil; sadece kendi ifadeleri ile “derin kulis”lerde yer almaları insanın aklına şu soruyu getiriyor: “Bu ‘derin kulis’lerde sizin misyonunuz gazetecilik mi, patronun iş takip temsilciliği mi, dördüncü kuvvet medya muhabir ve muhbirliği mi yoksa bunların hepsinden öte, bir “derin muharip”lik mi? Bu sorunun cevabını, kendi ağızlarından/kalemlerinden öğrenebildiğimiz gün, toplumsal barışın ilk adımını da başlatmış ülke bütünlüğe doğru bir yürüyüş adımı olarak algılayacağım.Örneğin, o dönemde “hem aktif, hem de emekli olduğunu” söyledikleri bu dört yıldızlı generallerin ve İstanbul’da kendileri ile görüşülen iş adamlarının açıklanması ile bu işe başlayabilirler. Yoksa kendilerinin öncülüğünde başlatılan “kaos”un sonunda, sadece toplumsal yığınlar değil, kendilerini azade zannettikleri o muhtemel yıkıntının enkazı, onların da üzerine çökecektir.Unutmasınlar, geminin güvertesi de yolcu kamaraları da kamarot odaları da aynı geminin farklı bölmeleri de olsa, zaman farkıyla da olsa aynı karanlık sulara gömülmeye mahkumdur.