E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Ermenistan İlişkilerinde Nereden Nereye!  

Bir zamanlar devlet başkanımızı öldürmeye teşebbüs ettiler, şimdi ağırladılar... Ermeni radikaller Abdülhamit'i neden öldürmek istedi?

7.09.2008 - 11:47
Ermenistan İlişkilerinde Nereden Nereye!

Nereden nereye”

Bir zamanlar devlet başkanımızı öldürmeye teşebbüs ettiler, şimdi ağırladılar

Türkler, Anadolu’ya geldikten sonra Ermeniler Bizans’ın baskısından kurtulup dinlerini rahatça yaşadılar. Ancak Avrupalı devletlerin Ermeniler’i kışkırtmalarıyla 19. Yüzyıl’da işler değişti. Ermeni teröristler padişahı bile öldürmek istediler. Şimdi ise cumhurbaşkanımızı ağırladılar.

Ermeniler’le Büyük Selçuklu Devleti’ni kurup Batı’ya doğru akın yaptığımız yıllarda tanıştık. Selçuklular’ın Kafkaslar’ı ve Anadolu’yu fethi Bizans tarafından mezhep değiştirilmeye zorlanan Ermeniler’i baskıdan kurtardı. Ermeniler önce Selçuklular, daha sonra da Osmanlılar zamanında dönemin şartlarına göre dünyanın hiçbir bölgesinde bulma ihtimalleri olmayan bir ortamda hayatlarını sürdürdüler. Ancak 18. yüzyıldan itibaren İngiltere, Fransa ve Rusya’nın kendi çıkarları doğrultusunda Ermeniler’i kullanmaya çalışmalarıyla Ermeniler’le aramız açıldı.

AVRUPALILAR’LA İLK İŞBİRLİĞİ

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu fethedilirken, Ermeniler’in büyük çoğunluğu da Selçuklu hakimiyeti altına girdi. Bizans tarafından ağır vergiler altında ezilen ve zorla mezhep değiştirmeye zorlanan Ermeniler rahat bir dini hayat sürmeye başladılar.

Türkler’in kısa sürede İstanbul önlerine kadar gelmesi üzerine Bizans Avrupa’dan yardım istedi ve Haçlı seferleri başladı. 1096’daki Birinci Haçlı seferiyle birlikte Anadolu’nun siyasi ve dini yapısı değişti. Avrupalı Hristiyanlar’la işbirliği içerisine giren Ermeniler, Adana, Anazarba ve Misis’in Haçlılar’ın eline geçmesini sağladılar. Hâlbuki bu şehirleri fetheden Süleymanşah, buradaki Ermeni ve diğer Hristiyan halkın can ve mal güvenliğine dokunmamış, onların eskisi gibi hayatlarını devam ettirmelerine izin vermişti. Antakya, Urfa gibi birçok şehir de Ermeniler’in Haçlılar’a destekleri yüzünden elimizden çıktı ve uzun süre Avrupalı Hristiyanlar’ın hakimiyetinde kaldı.

Ermeniler, Haçlılar’ın Anadolu’dan atılmalarından sonra tekrar Türk idaresinde yaşamaya devam ettiler. Haçlılar’la işbirliklerine karşın atalarımız kaybettikleri şehirleri yeniden fethettikleri zaman Ermeniler’den intikam alma yoluna girmediler.

OSMANLI MÜSAMAHASINI DA SUİİSTİMAL ETTİLER

Ermeniler, Selçuklu ve Anadolu beyliklerinden sonra asırlarca Osmanlı idaresi altında yaşadılar ve bu dönemde toplumun bir kesimini oluşturarak çeşitli devlet görevlerinde bulundular. İçlerinden birçoğu da ticaret, mimari ve müzik gibi alanlarda önemli işler başardılar. Osmanlı İmparatorluğu’nun müsamahasıyla konumlarını muhafaza eden Ermeniler, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Avrupalılar’ın kışkırtmalarına kapılarak, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı düşmanca bir tavır içerisine girdiler.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra gerçekleşen Berlin Anlaşması ile kendilerine bağımsızlık verileceği ümidine kapılan Ermeniler, bu amaçlarına ulaşamayınca, sonraki dönemlerde, hedeflerine varmanın bir yöntemi olarak terörizmi benimsediler. Bu çerçevede Taşnak ve Hınçak adlı terör örgütleri kurup Anadolu’nun değişik yerlerinde terör eylemleri yaptılar.

PADİŞAHA BOMBALI SALDIRI

Ermeniler, Anadolu’da çıkardıkları isyanların Avrupa kamuoyunda yeteri kadar yankı bulmadığını görünce bu defa İstanbul’da büyük çaplı terör eylemleri düzenlediler. Ancak İkinci Abdülhamid, Ermeniler’e karşı tavizsiz hareket etti. Ermeniler’in bağımsızlık yollarını tıkadı. Sultan, bu tavrı yüzünden Ermeni terör örgütleri tarafından en büyük düşman olarak görüldü ve “Kızıl Sultan” denilerek yıpratılmaya çalışıldı. Ermeni terör örgütleri padişahı yok etmeden başarıya ulaşamayacaklarını düşünüyorlardı. Bunun için harekete geçtiler.

Taşnakçılar, anarşist Belçikalı Edward Jorris ile temasa geçerek İkinci Abdülhamid’e karşı bombalı bir suikast hazırladılar. Uzun bir hazırlıktan sonra eylem için en uygun zamanın padişahın Yıldız Camii’ne gittiği ve resmi bir törenin gerçekleştiği Cuma günü olduğuna karar verdiler. Tespitlerine göre, padişahın namaz sonrası camiden çıkıp arabasının yanına varması ve harekete geçmesi 1 dakika 42 saniye tutmaktaydı. Bu çerçevede hazırladıkları plan gereğince, içine saatli bomba yerleştirilmiş bir araba cami dışına getirilecek ve ayarlanan saatli bomba padişahın arabası tam oradan geçerken patlayacaktı.

Ermeni teröristler, 21 Temmuz 1905 Cuma günü arabalarıyla Yıldız Camii’ne geldiler. Namaz bitince de saatli bombayı harekete geçirdiler. Fakat namaz bitiminde Şeyhülislam Cemalettin Efendi, padişahın yanına geldi. Ayaküstü bir süre sohbet ettiler. Bu arada Padişah arabasına binmeden, önceden ayarlanmış olan saatli bomba, cami dışında müthiş bir gürültü ile patladı. Şeyhülislam tarafından tesadüfen birkaç dakika oyalanan İkinci Abdülhamid bu suretle suikasttan kurtulmuştu. Fakat patlayan bombanın içinde yer aldığı arabanın civarında bulunan çok sayıda insan hayatını kaybetti ve yaralandı.

Padişah bomba patladığı sırada büyük bir cesaret örneği göstermişti. İkinci Abdülhamid, “Telaş edilmesin. İzdihamdan kimse incinmesin” diyerek arabasına binip, Yıldız Sarayı’na doğru ağır ağır yokuştan çıkmaya başladı.

80 kilo patlayıcı madde ihtiva eden bombalı saldırıdan padişah kurtulmuştu ama dördü gazeteci ve üçü asker olmak üzere 26 kişi hayatını kaybetmiş, 56 kişi ise hafif veya ağır şekilde yaralanmıştı. Ayrıca 20 kadar hayvan ölmüş, birçok araba enkaz haline gelmişti.

ERMENİ PATRİKHANESİ’Nİ FATİH KURDU

Ermeni Patrikhanesi İstanbul’dadır. Patrikhanenin İstanbul’da getirilmesi ise Fatih Sultan Mehmed sayesindedir.

Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fethettikten sonra gayrimüslimlere bir takım haklar tanıyarak onlara kendi patrikhanelerine sahip olabilme imkânını vermişti. Bu çerçevede 1461 yılında İstanbul’da Samatya’da bir Ermeni Patrikhanesi kuruldu. Fatih, Bursa Ermenileri’nin dini önderi Piskopos Hovagim'i de İstanbul’a getirtip, Ermeniler’in dini lideri tayin etti. Patrikhane’ye, Ermeniler’e tanınan imtiyazları belirleyen bir berat da bahşedildi. Bundan sonraki süreçte, Ermeni Patrikleri, Fatih Sultan Mehmed’in beratında izin verildiği ölçüde kendi cemaatinin sorunlarıyla ilgilendiler. Patrikler, 19. yüzyılın ortalarına kadar bütün imparatorluktaki Ermeniler’in mutlak temsilcisi oldular. 1478’e kadar Ermeniler’in dini önderliğini yapan Birinci Hovagim Osmanlı devlet adamlarıyla yakın ilişkide bulundu.

Fatih, Bursa ve Kırım’daki Ermeniler’in bir kısmını da İstanbul’a getirmişti. Daha sonra Yavuz Sultan Selim zamanında Anadolu’nun birçok yerinden ve Tebriz’den Ermeniler getirilerek İstanbul’a yerleştirilmeye devam edildi. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) ve Üçüncü Murad dönemlerinde (1574-1595) ise Kafkaslar’dan Ermeniler getirildi.

Samatya’daki Ermeni Patrikhanesi yangınlardan harap olunca, 17. yüzyılın ortalarında Kumkapı’ya taşındı. Ancak 1718’deki yangında İstanbul’un önemli kısmıyla birlikte Ermeni patrikhanesi de kül oldu. Yeniden yapılan patrikhane bu sefer de 1826 yangınında harap oldu. 1913’te ise yıkılarak bugünkü patrikhane inşa edildi.

ERMENİLER’E SELÇUKLULAR RAHAT NEFES ALDIRDI

Selçuklular, Anadolu’ya geldiğinde burada Rumlar, Ermeniler, Süryaniler ve Araplar vardı. Ancak Bizans Anadolu’nun tek hakimiydi. İlk Türk akınlarının başladığı sırada Ani, Van, Lori ve Kars’ta Ermeni prenslikleri bulunuyordu. Bizans İmparatorluğu, İkinci Basilios’un 1021’deki Doğu Anadolu seferlerinden itiba­ren bu bölgedeki Ermeni prensliklerini ortadan kaldırdı. Son Ermeni prensliği de 1064’te Selçuklular’ın korkusundan Bizans’a tâbi oldu. Bizans İmparatorluğu, Ermeni prens­likleri­nin siyasi hakimiyetlerine son verdikten sonra, önemli mik­tarda Ermeni nüfusunu sürgün ederek İç Anadolu’ya yerleş­tirdi.

Bizans, bu dönemde Ermeni ve Süryanileri Ortodoksluğu kabule zorluyordu. Ermeniler’in bir kısmı baskılar üzerine Ortodoksluğu kabul etti. Ortodoksluğu kabul eden Ermeniler’e “Hayhorom” denilmiştir. Bizans imparatorları Ermeni ve Süryaniler’e kutsal eşyalarını bile yaktırdılar. Ortodoksluğu kabul etmeyenleri sürdüler. Bu baskılar yüzünden söz konusu halklar, Anadolu’nun Türkler’e karşı mü­dafaasında Bizanslılar’a yardım etmedi. Er­meni tarihçi Urfalı Matheos ile Süryani tarihçi Mihael’in eserlerinde Bizanslılar’a karşı olan bu kinin izleri görülür. Süryani Mihael’in şu sözleri bu durumu açıkça göstermektedir; “Türkler, şerir ve rafızi Rumlar gibi kimsenin dinine ve inancına karışmıyor; hiçbir baskı ve zu­lüm düşünmüyorlardı”.

Bizans dini olarak baskı altına aldığı Ermeniler’i ağır vergiler altında iktisadi açıdan da eziyordu. Ağır vergiler ve Ermeniler’i Ortodokslaştırma siyaseti, Gregoryen Ermeniler ile Bizans’ın arasını açmıştı. Selçuklular, bu şartlar altında Doğu Anadolu’yu fethetti. Fetih Ermeniler’e hiç ummadıkları bir ortamı sağladı. Bu yüzden Selçuklu sultanları Ermeni kaynaklarında övülürler.

Selçuklu Sultanı Melikşah Ermeni tarihçileri tarafından adil, barışsever, Hristiyanlar’a karşı şefkatle dolu ve herkesin gönlünü kazanmış, geçtiği memleketlerin halkına baba gözü ile bakan bir hükümdar olarak anlatılır. Anili Samuel Melikşah için “Milletimizi o kadar çok seviyordu ki, dua ve takdislerimizi talep ediyordu” derken, Mateos, hakimiyeti boyunca Ermenistan’ı barış ve asayişe kavuşturduğunu ifade eder. Türkiye’nin önemli tarihçilerinden Prof. Dr. Mehmet Ersan Selçuklu-Ermeni ilişkileri üzerine yaptığı araştırmalarda 

Selçuklu şehzadelerinden Azerbaycan Valisi İsmail, Ermeni kaynaklarında manastırları güzelleştiren, rahipleri koruyan ve memleketi imar eden bir idareci olduğu vurgulanır ve şehzadenin döneminde herkesin mal-mülk sahibi olduğu ve bütün Ermeniler’in mesut bir hayat yaşadığı ifade edilir.

Erhan Afyoncu / Bugün

YORUMLAR
Toplam 9 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
TOTEM 31 Ağustos 2008 Pazar 

izmirin yada herangi biryerin suyuna birileri arsenik atmıyor yersiz komlo teorileri ile kafa karıştırmaya çalışmayın her şebeke suyunda bir miktar arsenik bulunur bu oran tesisatın eskiliği ve bakım durumuna göre farklılıklar gösterir. bazende suyun kaynağından doğar bu sorun,yani kimse oturup suya arsenik atmaz.lütfen daha insaflı ve vicdanlı yorumlar yapalım.

Yorumu oyla      18      10  
Anadolu Kurt'u 31 Ağustos 2008 Pazar 

Tamam Ankaranın suyundaki ağırmetaller Sakarya nehrine akan fabrika sularından geliyor da, İzmir deki arsenik nereden geliyor? Kim katıyor bu suya arseniği?

Yorumu oyla      18      10  
ALİ. 31 Ağustos 2008 Pazar 

ANLAMADIĞIM..BEN ANKARA BAŞKANIYSAM..İZMİRİN SORUNUNDAN BANANE...BAŞKANLARIN İŞİ GÜCÜ KALMADI HERAL..BU ONLARIN BELKİDE SON TANGOLARIMI ACABA..SALDIRI POZİSYONUNDALAR..ANLAMADIM...BİRDAHAKİ DÖNEM İKİSİDE YOK GİBİ GÖRÜNÜYOR...HERKEZ KENDİ BAŞKANI OLDUĞU ŞEHRE BAKSA FENA OLMAZ BENCE...KARINCA KARARINCA AKLIM BU KADAR ERDİ İŞTE.

Yorumu oyla      18      10  
Abuzer Abbas 31 Ağustos 2008 Pazar 

AKP Ankara için adayını belirlerken halkın nabzını ve yıpranmışlık faktörlerini göz önünde tutarsa doğru bir hareket yapmış olur... Zabıta kabadayılar olayı biraz imaja zarar verse de Keçiören Belediye Başkanı iyi bir aday olabilir... İ. Melih Gökçek bey bu gibi tartışmalarda "en iyi savunma saldırıdır" taktiğini eskiden beri kullanıyor... Son yaptığı hata bence ODTÜ ile uğraşması oldu, partiye ciddi zarar verebilir bu durum... İzmir'den Ankara'ya ne kardeşim!!!

Yorumu oyla      18      10  
TOTEM 31 Ağustos 2008 Pazar 

gökçekin çirkinliği izmirin suyunun gerçeğinide değiştirmez.bir yanlış bir yanlışla örtmek doğru değil bu halk sağlığı politikaya karıştırmak yanlış,eğer izmir belediye başkanın ın bir hatası varsa bu kişiseldir,ozaman chp başka bir aday sürer.

Yorumu oyla      18      10  
ATLANTİS 31 Ağustos 2008 Pazar 

Bu adam için söylenecek tek kelimeyi yasalar izin vermediği için söyleyemiyorum.. Anlayan anlar...

Yorumu oyla      18      10  
ATLANTİS 31 Ağustos 2008 Pazar 

Bay Gökçek 40 gündür Ankara'nın su analizini neden İl Sağlık Müdürlüğü'ne göndermedi acaba... Ankara'da şebeke suyu içilebilir durumda olduğunun söyleyebilecek tek bir Ankaralı var mı?.. Kokakn ve sarımtırak akan çeşmelerdeki suyu kim kullanıyor..Gerçekleri açılama sorumluluğu olan Sağlık Bakanlığı yetkilileri İzmir söz konusu olunca şahin, Ankara söz konusu olduğunda güvercin oluyorlar.. Amaç belli... İzmir'i almak.. Yetkililer ya görevlerini yaparlar ya da yargı karşısında hesap verirler.

Yorumu oyla      18      10  
keskindilli 31 Ağustos 2008 Pazar 

ODTÜ de yapılan tetkiklerde sonuçlar tam bir rezalet çıkıp kamuoyuna açıklanınca KAÇAK diye binaları yıkmaya çalışan Türkiyenin gelmiş geçmiş en pişkin adamlarından biri olan Melih Gökçek yine sahte raporlar ile şov yapıyor...TV lere çıkıp altına kırmızı kaşe bastığı ne idüğü belirsiz kağıtlarla şov yapmaya bayılır... İZMİR deki arsenik oarnın yüksek olmasını da Belediyenin Sağ.Bak yazdığı 50 den 10 düşürülen oranın üzerine çıkılabilmesi müsadesinden biliyor...2007 ye 50 sağlıklıydı şimdi 15 Öldürücü..Bunda sadece AKePe değil gelmiş geçmiş tüm yönetimlerin aymazlığı, vurdum duymazlığı ve Gökçek ile AKePe nin opurtinistliği vardır…İst. Melen çayına verilen kanalizasyon görüntüleri ortadayken temzi çıkması ise komedi…İst. Arıtılmış idrar içiriyorlarmış…

Yorumu oyla      18      10  
TOTEM 31 Ağustos 2008 Pazar 

ne enteresan yaa ankara belediye başkanı izmirin suyu ile uğraşıyor,izmirinki ankaranın suyu ile!! ikiside kendi belediye hudutlarıyla ilgilense halk için daha iyi olacak,ancak kanımca bu tartışmada sayın gökçek,maksatlı artık davranışları sadece şova dönüştü birşeylerin peşinde ama göreceğiz bakalım,sayın kocaoğlu hakkında bir fikrim yok ama izmir halkı kendisinden memnunsa sorun yok,ayrıca sayın gökçekin saldırgan ve agresif tavrı inandırıcılıktan uzak ve çirkin.

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Fatih Karaca: Tuncay Özkan Grubun’dan Kimseyi İşten Atmadık, Kendileri Ayrıldı...
Aralarında Kanaltürk ve Bugün Gazetesi'nin de bulunduğu Koza-İpek Medya ...
Emniyet Genel Müdürü Köksal: Gazeteciler İçin Özel Dinleme Yok…
Türk basınının lokomotif gazetelerine dahi röportaj vermeyen Emniyet Genel ...
Kızılay Başkanı Küçükali Turktime'a Konuştu: Veli Küçük'ün Kızılay’dan İhale Aldığını Sizden Öğrendim!
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali'den Turktime'a çarpıcı açıklamalar: ...
 
Türköne Konuşuyor: Eşimle Aram Kötü Olursa, Ak Parti'ye Muhalefet Ediyorum… MİT İşe Yaramaz, İlhan Selçuk Faşist, Çatlı Arkadaşımdı... Türkeş Bana Komünist Derdi…
Zaman’dan başka gazetede yazmam… Çok yakında medya savaşı çıkacak… Milliyetçilik ...
Cem Uzan Turktime'a Konuştu: Beni Kesebilirsin, Öldüerbilirsin ama Bana İnananlara İhanet Ettiremezsin!!!
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan Türk Basınında evinin kapılarını ilk ...
MENDERES TURKTİME'A KONUŞTU! : “AĞAR, DEMOKRASİNİN YANINDAN BİLE GEÇMEMİŞTİR!”
Sağ siyasetin patent sahibi ve DP’nin biyolojik ve siyasi varisi Aydın ...
 
BAŞÖRTÜSÜ ÖZ DEĞİL, SEMBOLDÜR!
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) 5 bini aşkın üyesi ile Türkiye’nin ...
Emin Çölaşan Turktime'a Konuştu
(ÖZEL-TURKTİME) Türk basının usta kalemi, Hürriyet Gazetesi yazarı Emin ...
Erivan’da Hilton Var mı?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’ı ziyareti bir milat... Ancak, Başbakan’ın ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
borsa istanbul
Belçika
moskova
Kızılyıldız
Adana Demirspor
IŞİD
film
haberler
İstihdam