Siyasette devlet projeleri...
Halka karşı devlet operasyonları güdenler de doğrusu pek yaratıcı değil. İş kendileri açısından sıkıştı mı hemen geri dönüp daha önce aynı durumda ne yaptıklarına bakıyorlar.
Ve aynısını tekrarlıyorlar. Bunları neden yazıyorum? ‘Sağda’ ve ‘solda’ bütünleşme adındaki gelişmelere baktıkça aklıma bunlar geliyor çünkü.
Tabii..
Yeni tabirler ‘sağda’ ve ‘solda’ kavramından daha da fiyakalı... ‘Merkez sağda’ ve ‘merkez solda’ toparlanma.
Merkez sağ... Merkez sol... Yani ne demek?
Gerçekte ne sağ, ne de sol, bizdeki ‘eski zihniyeti’ rahatsız etmeyecek parti demek.
Laik Cumhuriyetçi olacak ama sivil bir demokrasiden yana olmayacak.
Muhtıra yese de demokrasiyi atlayarak ‘cumhuriyet tehlikede’ mitingi yapacak..
***
Arzuladıkları parti türünü ya da arzulanan projeyi, biz biraz geri dönerek somut örnek üzerinden daha detaylı hatırlayabiliriz.
Bir önceki örnek...
28 Şubat... Post modern darbe.
Siyasete devlet düzeni vermek isteyenler ne yaptı?
Farklı siyasal parti etiketleri altındaki ‘seçilmişleri’ yeni bir parti flaması altında topladı.
Bilmem ismini hatırlıyor musunuz?
Ben hatırlatayım: Demokrat Türkiye Partisi.
Şeceresi ne?
Okuyalım:
‘Demokrat Türkiye Partisi (DTP) 7 Ocak 1997’de RefahYol hükümetine tepki olarak istifa eden bir grup DYP’li milletvekili tarafından kuruldu.
17 Nisan 1999’da yapılan genel seçimlerde 0.58’lik oy oranıyla parlamentoya giremedi.
***
Devlet siyaset projesi yapıyor ama seçim sandığında bu proje tutmuyor.
Türkiye’yi normalleştirmek yerine, askeri vesayet altında tutma nedeniyle zaman kaybedip duruyoruz.
Şimdiki son amaç, Ak Parti’nin önünü kesmek... Tek başına iktidar olmasını önlemek.
Bunu siyaset alanında yapmak her partinin hem hakkı hem görevi.
Ama bunu askerle birlikte yapmak...
Ne hak, ne görev.
***
Türkiye’yi iki kelimeyle ifade etsem ‘normalleşemeyen ülke’ derim.
Daha doğrusu ‘normalleştirilmeyen ülke.’
Askeri vesayet ile demokratikleşme birarada gitmiyor.
Askeriye siyasete karışmayı bırakmak yerine, kendi gönlüne uygun bir halk ve seçmen kitlesi yaratmayı deniyor.
Halbuki hep denenmedi mi bunlar?
En son örneği ‘Demokrat Türkiye Partisi’ değil mi?
Postmodern darbe operasyonu sırasında iş görmüş ama sandıkta aldığı oy oranı binde 5 olmuş.
Ne fark eder, bir önceki proje neyse, şimdi gene aynısı denenecek.
Beceriksiz senaryonun, beceriksiz rejisörleri, aynı filmi gene bize zorla seyrettirecek.
***
Türkiye yeniden çok sıkıcı bir hale geldi.
Sahaya tank indi.
Buna rağmen maç izlemeyi sürdürmek isteyenler aranmakta.
Ne ki, ben böyle bir seyirci değilim.
Tankı oradan çekip çıkartmak ve Türkiye’yi huzurlu bir ülke haline getirmek yerine, maçın güvenliği için sahada tank bulunması gerektiğini, ‘gerekirse’ oyuncuları da, maç kurallarını da zorla değiştireceğini söyleyenler Cumhuriyet tarihinde hiç eksik olmadı.
Ülke de normalleşemedi.
Fatura ne?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşam kalite sırası dünyada 92’incilik.
Eski vilayet Yunanistan ise dünyada 24’üncü.
***
Partilerin birleşmesi ya da ayrılması benim açımdan bir önem taşımıyor.
O partiler ‘asker muhtırasına’ karşı mı, değil mi?
Benim sorum bu.
Demokrasiyi destekliyorlar mı, desteklemiyorlar mı?
Kaç parti birleşirse birleşsin, bu ülkede ‘süngüyle siyaseti’ destekleyen hiçbir parti sandıktan başarıyla çıkamaz.
Çünkü önemli olan birleşmek değil.
Önemli olan ‘hangi konuda’ birleştiğin.
Askeri vesayeti desteklemek için birleştiysen...
Ne yaparsan yap, sen o sandıktan kolay kolay iktidar olarak çıkamazsın.
Mehmet Altan/Star
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...