Başbakan Erdoğan ve partilileri “gerçek milliyetçiler” olarak adlandıran Çelik, “Sayın Başbakan'ın karşı olduğu soy-sop milliyetçiliğidir. Etnik ve dini milliyetçiliktir” dedi.
Seçim öncesi gelişmeleri ve gündemdeki tartışmaları Bugün'e değerlendiren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AK Parti'de liste dışı kalan milletvekilleri başta olmak üzere çeşitli konularda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çelik'in gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
SİTEM SEVGİDEN DOĞAR
"Seçime giderken, Parlamento'nun yüzde 50'si değişir. Bu geleneğimizde var. Daha önce birlikte çalıştığımız çok değerli arkadaşlarımızın listelerde olmaması tabii ki bizi üzdü. Ancak, 'Başbakan oturdu, isimleri alt alta yazdı. Bizim kaderimiz bir kişinin dudakları arasında' yaklaşımı doğru değil. Tencere doğurduğu zaman iyi oluyor da öldüğü zaman mı kötü oluyor? Listeye giremeyenlerin arasında çok değerli isimler var. Ancak meseleye çok yönlü bakmak lazım. Netice itibariyle bir siyasi parti kendisine oy getirebilecek insanlarla seçime girer. Tabii ki sızlanmalar olacak. Sitem sevgiden doğar. Bunlar işin tabiatı gereğidir."
MİLLİ GÖRÜŞE HAPSEDİLEMEYİZ
"Bazılara listeler yapılırken Milli Görüş çizgisindeki isimlerin çizildiğini iddia ediyor. Şüphesiz ki Sayın Başbakan, Arınç, Gül, Şener ve diğer pek çok arkadaşımız Milli Görüş çizgisinde siyaset yapmış isimler. Ancak, AK Parti merkezde, ayakları geniş basan, demokratik değerler platformunda siyaset yapan bir partidir. AK Parti bir merkez ve kitle partisidir. AK Parti'yi Milli Görüş'e hapsetmek mümkün değildir. Onlarca isim sayabilirim ki Milli Görüş'le hiç ilgileri yoktur, ama onlar da listede yer almamışlardır. Bir kanat bizi sürekli olarak 'dinci parti' olmakla suçluyor. Laiklik konusunda hassas olanların bize cephe almasını sağlamaya çalışıyor. Bir başka grup da Milli Görüş çizgisindeki insanları bize oy vermemesi için kışkırtıyor. Bunlar, iftira zemininde yapılan propagandalardır."
VATANPERVER İŞİNİ İYİ YAPANDIR
"Aleyhimizde milli hassasiyetlerimizin olmadığı gibi bir propaganda da var. Bana göre Türkiye'deki gerçek milliyetçi sayın Başbakan'dır. Milliyetçilik, vatanperver olmak, milletini, milliyetini, milletin sahip olduğu değerleri sevmek, kabul etmek, yaşatmak ve bundan sonraki nesillere aktarmaktır. Sayın Başbakan'ın karşı olduğu soy-sop milliyetçiliğidir, slogan ve bölgesel milliyetçiliktir. Etnik ve dini milliyetçiliktir. Başbakan, görevde olduğu sürece havada 400 bin kilometre yapmıştır. Canı sıkıldığı için mi bunu yapmıştır? Askeri birliklerde 'Gerçek vatanperver işini en iyi yapan insandır' diye yazar. Onun için gerçek milliyetçi biziz."
İSTİKBALİNİZ KARANLIKSA İSTİKBALİNİZİ KORUYAMAZSINIZ
Bu memleketin söylemden çok eyleme ihtiyacı var. Bugün Türkiye küreselleşme sürecinin sürüklenen, yönlendirilen, yönetilen ülkesi değildir. Türkiye, yöneten ve yönlendiren iradenin bir parçası haline gelmiştir. Yabancı yatırımcı niye gelir bir ülkeye? İnsanlar siyasi istikrar olmayan ülkeye gidip yatırım yapar mı? Mesele ülkeyi istikrar üzerine götürebilmektir. Türkiye'ye yapılabilecek en büyük fayda budur. Biz bir istikbal mücadelesi yapıyoruz. Eğer istikbaliniz karanlıksa istiklalinizi koruyamazsınız.
BİZ NEYİ SATMIŞIZ
Bizim milli konularda hassas olmadığımızı söyleyenler, Kıbrıs'ı sattığımızı bile iddia ediyor. Biz geldiğimizde Kıbrıs'ta kişi başına düşen gelir 5 bin dolardı. Şimdi 11 bin dolara çıktı. Bu nasıl satmaktır? Kuzey Kıbrıs'ın büyümesi Çin'den daha öndedir. Eğer bugün KKTC ayakları üzerinde durabilir hale gelmişse bizim uyguladığımız politikanın sonucudur. Efendim biz toprak satıyormuşuz, milli hassasiyetimiz yokmuş. Bu işin kontenjanı binde 5'tir. Ayrıca karşılıklılık prensibi var. Bir ülke benim vatandaşıma satıyorsa ben de ona satıyorum. CHP ve MHP'nin içinde bulunduğu koalisyon dahil bütün hükümetler döneminde bu arazi satışları olmuş, memleket satma anlamına gelmemiş. Biz Hükümete geldiğimizde Hatay'daki kontenjan dolmuştu. Hatay'dan bir metrekare arazi satılmamıştır.
YASAL ZEMİNDE EĞİTİM ŞART
Efendim, misyonerler memlekette cirit atıyormuş, biz de seyrediyormuşuz. İnsanların fukaralığından yararlanarak onları din değiştirmeye zorlarmanın kabul edilebilir tarafı yoktur. Siz eğer yasal zeminde vatandaşınıza din eğitimi verirseniz, dışarıdan gelen ofsaytta kalır. Avrupa'da 5 bin tane cami var, bunun da mübalağasız 4 binini Türkler açmış. Biz eğer Avrupa'da dinimizi anlatmayı bir hak kabul ediyorsak, Avrupalıların da gelip Türkiye'de dinlerini anlatmasını aynı kapsamda değerlendirmek zorundayız."
GENELKURMAY’IN CAĞRISI YERİNDE
Terör ve Genelkurmay Başkanlığı'nın son bildirisini de değerlendiren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, şunları söyledi: "Şüphesiz ki bölücü teröre karşı devletin güvenlik güçlerinin yapacağı faaliyetler vardır. Bir adam size silahla geliyorsa, siz onlara çiçek buketleri ile karşılık veremezsiniz. Silaha karşı silahla mukabele edilir. Bu askerin, polisin işidir. Bölücülükle mücadele edilirken, ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamak, bu ülkede yaşayan insanları farklılıklara rağmen ortak paydalarda buluşturmak sadece askerin polisin görevi değildir. Hepimizin görevidir. Dolayısıyla terör ve bölücülük konusunda insanlardan duyarlılık istemek herkesin görevidir. Siz gazeteci olarak şu yapılmalı edilmeli diyorsunuz. Asker de olmasını istediği konularda duyarlılık ortaya koyabilir. Bu bildiri teröre karşı topyekün bir duyarlılık oluşturmayı amaçlıyorsa yadırganacak bir yanı yok."
YENİDEN İKTİDAR OLACAĞIZ
Eğer gönüllerde ve tabanda bir birleşme olmazsa tavandaki birleşmeler sonuç vermez. Tavandaki çatlamalar da sonuç vermez. BBP ile MHP birbirlerinden ayrıldılar, orada bir tavan çatlaması oldu. Bu tabana yıllardır yansımadı, BBP sonuç alamadı. Bizimki ise bir tavan çatlaması değil, zihniyet çatlamasıydı. Bu zihniyet çatlaması da kamuoyunda kendisine bir karşılık bulmuştu. Bugün Türkiye'de DYP ve ANAP tabanında bunun şekillendiği kanaatinde değilim.Ayrıca bu iki tabanda da Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya konulan tarzdan dolayı çok büyük bir sıkıntı var. Onun için tepedeki manevralar sonuç vermedi.
CHP’NİN OYLARI ARTMAZ
Olsaydı bile bu tabanda yansıma bulmayacaktı. CHP ile DSP'nin bir araya gelmesi de çok büyük heyecan uyandırmadı. Bunun CHP'de bir oy patlamasına yol açacağı kanaatinde değilim. Ben yabancı kamuoyu araştırmalarını da takip ediyorum. Şu ana kadar barajı aşan AK Parti ve CHP. MHP barajı aşar mı? Bugünkü görünen manzara ile MHP'nin barajı aşamayacağını düşünüyorum. DYP ve ANAP'a kızanların bir kısmı MHP'ye oy verebilir, ancak bunların büyük kısmı AK Parti'ye gelir. DTP'nin koyduğu bağımsız adaylardan bir kısmı da Parlamento'ya girebilir. Şu anda görünen AK Parti CHP ve DTP'dir. Üç partinin barajı aştığını varsaysanız bile AK Parti yine tek başına gelir."
Bugün
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...