MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 301'le ilgili kanun teklifini “millete yönelik bir suikast” olarak değerlendirerek “Milliyetçi Hareket aziz milletimize yönelik böyle bir suikastın içinde asla ve asla yer almayacak, bu teklifle sonuna kadar mücadele edecektir. Yanlış bir hesap içinde olanlar bunu asla gözden uzak tutmamalıdır” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli Partisinin Grup Toplantısında gündemdeki konulara değindi.. Bahçeli 301. madde ve kapatma davası konusunda Erdoğan'a sert biçimde yüklendi.
MELETUS VE PARA TARTIŞMALARINA TEPKİ
Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nde AKP hakkında dava açılmasının ardından bir ay geçtiğini hatırlatarak siyasette kısa sayılamayacak bu süre içinde siyaset kurumunun anlaşılması güç bir atalet sergilediğini söyledi. Bahçeli, “senaryo savaşları, darbe iddia ve suçlamaları, demokrasi ve vesayet tartışmaları, dış müdahale çağrıları ve yargıyı taciz ve tehdit kampanyalarıyla geçirilen bu süre heba edilmiş, siyaset kurumu, krizi demokrasi ve hukuk içinde aşacak bir çözüm üretememiştir” dedi. Yapılan kamuoyu araştırmalarının Türkiye'nin kriz ortamına sürüklenmesinin sorumluluğunun AKP ve CHP'ye ait olduğunu gösterdiğini ifade eden Bahçeli, “bu iki gerilim kaynağının kayıkçı kavgasına benzeyen siyasi çekişmesi, rüşvet, melanet ve şeriatın kestiği parmak ekseninde gelişmekte ve Yunan filozoflarının yargılanması ve Büyük Atatürk üzerinden yapılan ucuz bir polemiğe dönüşerek sürmektedir.” Diye konuştu. Erdoğan'ın mahkeme sürecinin yol açacağı ağır sonuçlara siyaset kurumunun kayıtsız kalamayacağını söylediğini hatırlatan Bahçeli, “Sayın Başbakan bu sözlerinin gereğini yerine getirmekten çok uzak bir noktada çıkmaz sokak stratejisini hayata geçirmek gibi tehlikeli bir oyun planı uygulama hesabı içindedir” dedi. AKP'nin stratejisinin “kontrollü ve bilinçli bir gerginlik siyaseti izlemek, yargının içeriden ve dışarıdan baskı ve abluka altına alınması, AB ve ABD'nin müdahalelerinin bir tehdit aracı olarak kullanılması” olduğunu savunan Bahçeli, AKP'nin bu amaçla ödemeye hazırlandığı ilk diyetin de Türklük değerlerine hakareti serbest bırakmak olduğunu kaydetti.
ERDOĞAN'A “TÜRKLÜK” DERSİ
Hükümetin Avrupalı dostlarını mutlu edecek bir jest yapmaya hazırlandığını bunun da TCK'nın 301'nci maddesiyle ilgili değişiklik teklifi olduğunu dile getiren Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a “Türk demokrasisinin gelişmesindeki en büyük engel Türklüğe hakareti önleyen bir yasa maddesinin varlığı mıdır? Bu yasanın değişmesi halinde Türk milletinin mukaddesatına yapılacak saldırıların önünün açılması, Türk demokrasisine nasıl bir katkı sağlayacak?”sorusunu yöneltti. Erdoğan'ın “Türklük” ile “Türk milleti” arasındaki ince farkı nasıl anladıklarını sorduğunu belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
“Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türklük ile Türk milleti arasında kavram olarak ayırt edilemeyecek kadar ince bir çizgi var ise, o halde Sayın Başbakan'a yasanın mevcut halini korumasını öneririz. Ancak değişiklikte ısrarını sürdürecekse Türklük ve Türk milleti arasındaki anlam farkını bizden öğrenmesini istiyoruz. Türklük kavramı, bir insan ırkını değil, kucaklayıcı bir genel yaklaşımla bütün Türk milletini kapsayan, 'Türk olma halini' içeren geniş ve zengin bir tanımdır. Türklük, Türk milletinin yalnızca Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki varlık ve değerlerini değil, dünyanın her yöresindeki Türkleri ve ortak eserlerini içine alan kolektif bir kavramdır. Türklükle anlaşılması gereken, yalnızca bugünü değil, coğrafyaları ve zamanı aşan bir derinlik ve perspektifle, bu tanıma uyan, maddi, manevi, beşeri, kültürel, sosyal, ekonomik, antropolojik ve arkeolojik vb. bütün Türk varlığını, eserlerini ve geleceğini ihtiva etmektedir.”
BAŞBAKAN TÜRK MİLLETİNİ “KABİLE” ZANNEDİYOR
Başbakan Erdoğan'ın Türk milletini yirminci yüzyılın başlarında tesadüfen bir araya gelmiş 36 etnik gruptan oluşan bir melez topluluk zannettiğini öne süren Bahçeli, “Sayın Başbakan'ın ilgi ve tefekkür sahasına hiç girmeyen bu alandaki derinliği bilmemesi elbetti ki Türk milliyetçileri için şaşırtıcı değildir. Ancak ilginç olan, Türklük ve Türk milleti arasındaki ilişki ve farkı bilmeden bir yasa değişikliğine soyunması ve 'kabile' zannettiği millet mefhumu ile iptidai bir asabiyyet zannettiği milliyetçilik konusundaki cehaletini bir kez daha ortaya koymuş olmasıdır” dedi.
“NE TÜRKLÜKTEN NE MÜSLÜMANLIKTAN CAYARIZ”
Erdoğan'ın tereddütle geçirilen ayların ardından bir yasa değişikliği ile 'Türklüğe' hakareti meşru sayarak, Avrupa'dan umduğu “icazetin ve desteğin kaporasını” ödemeyi göze aldığını savunan Bahçeli, şöyle konuştu:
“Sayın Başbakan'ın şimdilik 'Türklük' kavramından vazgeçmeyi göze aldığı bu yolculukta son durak neresi olacak ve önümüzdeki mola yerinde başka hangi kutlu kavram istismara ve ihanete uğrayacaktır? Onun vazgeçeceği değerler, terk edeceği mukaddesat elbette ki bizleri hiç ilgilendirmemektedir. Ancak kendisi ile birlikte elindeki siyasi gücü kullanarak Türkiye'ye yapacağı kötülüğün kabul edilmesi mümkün değildir. Buradan şunu yüksek sesle söylüyoruz ki; hiçbir şey uğruna ne Türklükten vazgeçeriz ne de Müslümanlıktan cayarız. Bunlar bizim için iç içe geçmiş mukaddes hayat pınarları olup, yeryüzünde değiştirilmesi mümkün olmayan mana yüklü değerlendir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Savaşımızın verildiği şartlar altında aziz millet varlığının korunması, yaşatılması ve yüceltilmesi için oluşturulmuş bir kurum olarak bugün tarih ve millet karşısında bir vebal ile karşı karşıyadır. Bilinmelidir ki, kısır ve ucuz hesaplar ve dayatmalarla kendi milletine saygı göstermekten ve onun şerefini savunmaktan imtina edecek olan bir parlamentonun, başka milletler nazarındaki saygınlığını korumak ve onlardan kendisine hürmet edilmesini beklemek nafile bir çaba olacaktır. Bu nedenle Milliyetçi Hareket aziz milletimize yönelik böyle bir suikastın içinde asla ve asla yer almayacak, bu teklifle sonuna kadar mücadele edecektir. Yanlış bir hesap içinde olanlar bunu asla gözden uzak tutmamalıdır. Bilinmelidir ki; Türk milliyetçileri bu gafleti ve işbirlikçi tavrı hiçbir zaman unutmayacaklar, milletimizin partimize tek başına iktidar nasip ettiği bir dönemde Türklüğün hak ettiği iltifatı yeniden yasa maddesi haline getirecek, bu dönemin sorumlularından büyük Türk milleti adına mutlaka hesap soracaktır.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...