E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül yazdı: Küresel Sumud Filosu... Bütün insanlığın ortak sesi ve vicdanı 

Prof. Dr. Gül, “Küresel Sumud Filosu” altında 46 ülkeden 497 kişinin, bütün insanlığın ortak sesi ve vicdanı olarak, Gazze’ye insani yardım götürmeye ve aslında soykırımcı İsrail’in barbarlığını tüm dünyaya ifşa etmeye çalıştıklarına ve asıl amaçlarına da ulaştıklarına tüm dünya şahit olmuştur dedi.

7.10.2025 - 09:48
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül yazdı: Küresel Sumud Filosu... Bütün insanlığın ortak sesi ve vicdanı

İsrail’in, kurulduğu 1948’den itibaren Filistin’de 75 yıldır sürdüre geldiği işgal, zulüm ve katliamlarına karşı bir püskürtme ve huruç hareketi niteliğindeki “Aksa Tufanı” adlı savunma taarruzu sonrasında başlayan, soykırım ve insanlığa karşı suçların her türünü en barbarca biçimde işlediği bir ortamda, uluslararası toplum denilen, devlet ve uluslararası örgütlerden oluşan hayali yapının, büyük bir acze düşmesi sonucunda, önce yerel planda tepkisini gösteren vicdan ve insaf sahibi kitlelerin, “Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Filotilla)” altında 46 ülkeden 497 kişinin, bütün insanlığın ortak sesi ve vicdanı olarak, Gazze’ye insani yardım götürmeye ve aslında soykırımcı İsrail’in barbarlığını tüm dünyaya ifşa etmeye çalıştıklarına ve asıl amaçlarına da ulaştıklarına tüm dünya şahit olmuştur. Küresel vicdanın temsilcilerini taşıyan ve toplamda 50 küçük gemiden oluşan Sumud Filosu, İspanya’dan başladıkları ve yaklaşık bir ayı bulan yolculuklarının sonuna doğru, daha uluslararası sularda, yani açık denizde seyrederken ve kara suları ihlali dahi yapmamışken, İsrail adlı Gazze soykırımcısı terör organizasyonu tarafından 2 Ekim 2025 tarihinde durdurulup alıkonarak tüm yolcuları da gözaltına alınıp tutuklanmışlardır. Tamamen sivil bir inisiyatifle ve silahsız olarak yola çıkan ve Gazze’de bombalamaların yanında, kitlesel bir açlık ve kıtlık silahıyla da Siyonist terörizmin soykırım ve etnik temizliğine maruz bırakılan tüm mazlum Filistinliler için gıda ve sağlık malzemeleri taşıyan bu sivil yardım gemilerine, hem de uluslararası hukuka göre savaş suçu sayılan biçimde açık denizde saldıracak kadar barbarlaşan bir rejimin, ne derece korkak ve hukuken gayrimeşru olmasından başka, sadece Gazze ve Filistin halkı için değil, tüm insanlık âlemi için de ne kadar ciddi bir tehdit ve güvenlik sorunu haline geldiği alenen görülmüştür artık. Dünyada Yahudi ve Siyonist zihniyetliler dışında, başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanları, sapkın inançları gereği düşman ve yok edilmesi gereken varlıklar olarak gören bu soykırımcı İsrail’in, Gazze / Filistin özelinde ve dünya genelinde bir numaralı güvenlik tehdidi olduğunun anlaşılmasıyla birlikte, sivil toplumlar kadar olmasa da uluslararası toplumun da soykırımcı İsrail’e tepki vermeye başladığı görülmektedir. 2025 Eylül ayı içinde Birleşmiş Milletler (BM)’in bile, İsrail’in, 9 Aralık 1948 tarihli “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”nde sayılan beş tip soykırımdan dördünü işlediğini itiraf etmek zorunda kalmasından sonra, 3 Ekim’de ise Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM)’nin de Gazze’de İsrail’in bir soykırım yürüttüğünü açıklaması, güneşin artık balçıkla sıvanamadığını gösterdiği kadar, Holokost mağduriyetinden kazandıkları sınırsız kredilerini kendi elleriyle tamamen tüketen bu Siyonazi terör örgütünün, sivil toplumlar kadar olmasa da, uluslararası toplum nezdinde de nasıl yalnızlaşarak dışlandığını açıkça ortaya koymaktadır. Nazi Almanya’sının sebep olduğu Holokost’un mağduriyetinden beslenenlerin, bunun çok daha barbarcasını iki yıldır yapmaya devam ettikleri Gazze’deki soykırımın faili konumuna gelmeleri, kuruldukları 1948’den bu yana Filistin’de yapa geldikleri işgal, zulüm, katliam ve sürgünlerin üstündeki kalın perde ve kamuflajı, dünya sivil toplumları nezdinde tamamen kaldırmanın yanı sıra, İsrail terör örgütünün soykırım ve insanlığa karşı işlediği suçlarda Nazileri bile nasıl geride bıraktığını göstermesi bakımından ibretlik bir durumdur.
İnsanlık vicdanını temsilen, soykırımcı İsrail’in Gazze’ye uyguladığı mutlak ablukayı denizden kırarak yardım ulaştırmaya çalışan Küresel Sumud Filosu’ndaki herkesin, gemilerden silah zoruyla alınarak cebren götürüldükleri Aşdod Limanı’nda ters kelepçe takılmak suretiyle, çölün ortasında atıldıkları hapishanede üç gün boyunca temiz su verilmeden tutulmaları ve hatta meşhur İsveçli aktivist Greta Thunberg’e daha fazla işkence edilerek, Siyonist terör örgütünün paçavrası olan İsrail bayrağını öpmeye zorlanmasıyla birlikte, 46 ülkeden tüm sivil aktivistlerin fiziki ve psikolojik şiddete maruz bırakmaları, barbar İsrail’in her türlü terör yöntemine başvurmaktan hiç çekinmediğini tüm dünyaya tekrar göstermiştir. Küresel vicdanın şahıslarında somutlaştığı bu insanlar, Gazze’ye yardım için çıktıkları yolda, hem de açık denizde iken İsrail’in terör saldırısına uğrayarak ters kelepçeyle gözaltına alındıklarında, buraya gelen, Siyonist terör rejiminin Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir’in, tüm bu sivil yardım aktivistlerine hakaretler yağdırarak ‘teröristsiniz’ diye naralar atması, Gazze’de işledikleri soykırım ve insanlığa karşı binlerce suçun ağırlığının da etkisiyle, dünyadaki tüm ülkelerin dörtte birinin temsilcileri (46 ülkeden 500’e yakın sivil aktivist) karşısındaki tarifsiz korkularının kontrolsüz bir öfkeye dönüşerek panik halinde dışa vurumunu yansıtmaktadır adeta. Barbar İsrail’in soykırım kabinesini, Gazze’de daha fazla şiddet uygulamadığı takdirde, partisinin desteğini çekerek hükümeti düşürmekle tehdit eden bu terörist bakan Ben-Gvir’in bu tehditleri karşısında ise, hakkında yürütülen, hayatını karartacak yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle hükümetten düşmekten çok korkan soykırımcı baş terörist Netanyahu’nun, daha da azgınlaşarak Gazze’deki soykırım ve işgalleri hep ileriye taşıdığı görülmektedir.

Soykırım Kabinesinden İki Radikal Siyonistin Röntgeni
İsrail’de 2007 yılında "ırkçılık ve terör örgütünü desteklemek" suçundan mahkûm edilen Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, daha 16 yaşındayken, ülkesinde yasaklanan ve ABD'nin terör örgütü listesinde yer alan Haham Meir Kahane tarafından kurulan ırkçı "Kah" hareketine üye olmakla birlikte, 1994'te El Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camii'nde namaz esnasında Müslümanlara ateş açarak katliam yapan aynı terör örgütü Kah üyesi Baruch Goldstein'a destek vererek onu kahraman ilan edecek kadar da koyu bir terörist olarak öne çıkmaktadır. Hatta gençlik yıllarından beri aşırı radikal düzeyde Arap ve Müslüman karşıtlığıyla bilinen Ben-Gvir, Filistinlilerle çatışmayı sona erdirmek üzere 1995'te Oslo Anlaşmaları'nı imzaladığı için suikasta uğrayan kendi Başbakanları İzak Rabin’in ölümüne giden süreçteki şiddet eylemlerini de teşvik ve tahrik edecek boyutta Arap ve Müslüman düşmanı olan sabıkalı bir terörist olarak bilinmektedir. Terör ve ırkçılık suçlarından hüküm giymiş böylesi bir teröristin, 2022 yılında soykırım hükümetinin en büyük koalisyon ortağı Yahudi Gücü Partisi’nin başkanı olarak, İsrail’in kolluk kuvvetlerinden de sorumlu olan bir bakanlığın başına getirilmesi, İsrail içinde ve dışında tepkiyle karşılanmış ve hatta ülkenin en köklü gazetelerinden Haaretz bile, İsrail soykırım kabinesinin açıklanmasından sonra, "Kahanizm kazandı. İsrail şimdi sağcı, dini, otoriter bir devrime doğru ilerliyor" şeklindeki başlıklarla, aşırı Siyonist terör örgütü ‘Kah Hareketi’nin iktidara geldiğinden bahsetmiştir. Böylesine, terör ve ırkçılık suçlarından mahkûm olan, üyesi olduğu Kah terör örgütünün El Halil’deki Harem-i İbrahim Camii’nde sabah namazındaki katliamını yapan teröristi Goldstein’a, evine fotoğrafını asacak kadar sahip çıkan, Filistinle barışıyor diye kendi başbakanına bile yapılan suikastte rol alan ve bakan olduktan sonra da binlerce sivil Yahudiyi silahlandırarak Müslümanları hedef gösterip bir iç savaşı körükleyen aşırı Siyonist ve kendi ülkesinde dahi sabıkalı bir terörist olan Ben-Gvir’in, Küresel Sumud Filosu’nun 46 ülkeden 500’e yakın, elleri ters kelepçelenmiş, silahsız ve sivil yardım gönüllüsüne ‘teröristsiniz’ diye bağırması, kendi tescilli teröristliğini perdelemek yüzsüzlüğüyle yapılmış bir kara mizah örneğinden başka bir şey değildir. Aynı şekilde, Ben-Gvir gibi aşırı Siyonist terörizmden beslenen Netanyahu'nun da, bir yandan Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’nda devam eden “soykırım davası” ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’ndeki soykırım ve savaş suçlarından dolayı eski savunma bakanı Yoav Gallant’la birlikte süren yargılaması ve aleyhindeki tutuklama kararının yanı sıra, Eylül ve Ekim 2025 tarihlerinde BM ve AKPM’de, İsrail’in Gazze’deki katliam ve açlık uygulamalarının açık bir soykırım olduğunun ikrar ve itiraf edilmek zorunda kalınması da, şimdiye kadar bekleneni veremeyen bu uluslararası toplum unsurlarının bile, Siyonist terör rejimi İsrail’i ve dolayısıyla başbakanı ve kabinesini, terörizmden çok daha ağır bir suçlamayla, yani soykırım ve insanlığa karşı suçlarla sanık sandalyesine oturtmaları anlamına gelmektedir. Bunun ise, küresel sivil toplum kadar olmasa da, uluslararası toplumun da soykırımcı İsrail’e desteğini artık çekerek hesap sormaya başladığı şeklinde yorumlanması mümkündür.
Sivil Toplumun Gücü  
Gazze ve Filistin genelinde, şimdiye kadar yaptıkları mezalim ve barbarlıkların yanına kar kalacağını zanneden ve dünyada pek çok devleti ve uluslararası örgütü kukla gibi parmağında oynatan bu Siyonist terör örgütü İsrail’in, bu defa karşılarında, insanlık vicdanını temsil eden ve uluslararası toplumdan ümidini kestiği için bizzat inisiyatif alıp, ‘Küresel Sumud Filosu’ adı altında, barbar İsrail’in ablukasını kırarak Gazze’ye yardım ulaştırmaya çalışan, tamamen silahsız kahramanlardan oluşan yaklaşık 500, ancak arkalarında temsil ettikleri milyarlarca kişilik bir insanlık vicdanı ve sivil toplum ordusunu görünce, kaybedeceklerini anlamanın öfkesiyle kudurmaları da boş yere değildir. 1948-2023 arasındaki 75 yıl boyunca Filistin’de kesintisiz biçimde gerçekleştirdikleri işgal, zulüm ve katliamlarına yönelik itiraz ve eleştirileri dahi anti-semitizm, yani Yahudi düşmanlığı yapılıyormuş kılıfı ve kamuflajıyla, küresel sermaye, medya ve Hollywood’ın başını çektiği sinema ve eğlence sektöründeki güç ve etkilerini de kullanarak ört bas eden Siyonist terör rejiminin, tüm dünyanın gözü önünde iki yıldır işlediği soykırım ve insanlığa karşı suçlarla cürm-ü meşhut, yani suçüstü halinde yakalanmasıyla birlikte, Holokost mağduriyetinden kazandıkları sınırsız kredinin de, kendi hırs ve barbarlıkları yüzünden tamamen tükenmesi sonrasında, suç ortağı ABD, Almanya ve İngiltere gibi birkaç devlet yönetimi dışında, dünyada sırtını dayayacakları sağlam bir kamuoyu desteği de kalmamıştır. Gazze ve Filistinli Müslümanlar lehinde, ancak soykırımcı İsrail ve suç ortakları aleyhinde gittikçe büyüyen bu küresel sivil toplum hareketlerinin, uluslararası toplumu oluşturan devlet ve örgütlerin, İsrail’in Gazze’deki soykırım ve barbarlıklarını önlemek veya durdurmak noktasında iflas etmeleri karşısında, dünya insanlığının yumuşak ama etkili gücü olarak, Siyonist terörizmi ve destekçilerini bertaraf edebilme potansiyeline önemli ölçüde sahip olduğu da görülmeye başlanmıştır..    

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Gazeteler bugün ne yazdı? (7 Ekim)
Gazeteler bugün ne yazdı? (7 Ekim)
Ahmet Hakan yazdı: Sen bizim her şeyimizsin Greta
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında Sumud Filosu’na ...
Bahar dizisine bomba oyuncu geliyor!
Bahar dizisinin 53. bölümüne, genç oyuncu Melisa Giz Cengiz katılıyor.
 
Fatih Altaylı'dan flaş karar: Bize müsaade
'Cumhurbaşkanını tehdit' suçlaması ile 107 gündür tutuklu bulunan gazeteci ...
Gazeteler bugün ne yazdı? (6 Ekim)
Gazeteler bugün ne yazdı? (6 Ekim)
Kral Kaybederse dizisinde beklenmedik ayrılık
Başrollerinde Halit Ergenç ve Aslıhan Gürbüz'ün yer aldığı Kral Kaybederse ...
 
Funda Karayel yazdı: Sosyal medyada anne-babayı trolleme akımı
Sabah Gazetesi yazarı Funda Karayel, sosyal medyada son dönemde akım haline ...
Nevşin Mengü yazdı: Hukukçular bile hukuk konuşmuyor
Nefes Gazetesi yazarı Nevşin Mengü, geride kalan haftada görülen davalarla ...
MasterChef'te aşk itirafı şaşırttı: Danilo Şef'ten yardım istedi
MasterChef 2025'te olaylar devam ediyor. Yarışmada bu kez şaşırtıcı bir ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
tff
Acun Ilıcalı
ygs
hollanda
nato
Tayyip Erdoğan
Christoph Daum
Fatih Erbakan
Zlatan Ibrahimoviç