Lale Şıvgın/Tercüman
Afganistan'ı bitirecek oyunu Türkiye bozdu
Ünlü MİT görevlisi Enver Altaylı, Afganistan üzerine oynanan karanlık oyunların büyük bir ustalıkla bitirildiğini anlatıyor. Ya bu oyun oynanmasaydı? Altaylı, “O zaman Özbekistan ve Tacikistan, Usame Bin Ladin'in 'İslami cihadın merkezi projesi'ne dahil edilecekti”diyor
Altaylı, 1960 ihtilalinde Alparslan Türkeş'i kurşuna dizilmekten kurtaran dönemin CIA Türkiye İstasyon Şefi Ruri Nazar, General Dostum'un yolunu açan en önemli kişi olduğunu belirtiyor ve ekliyor: Nazar'ın sayesinde General Dostum, komunist Necibullah'ı devirdi
Başta Rusya ve Amerika olmak üzere hakim devletlerin arenası haline gelen Afganistan, Türkiye için ne denli önemli...
Altaylı'nın “Büyük Oyun” dediği operasyonlarda ne önemde yer aldık...
Cevabını MİT'te Sovyetolog olarak görev yapmış Enver Altaylı'dan dinleyelim:
“Orta Asya'daki hakimiyet kavgasında Afganistan, son derece önemlidir. Bu sebepte, Birinci Dünya Savaşı öncesi Londra ve Sen Petersburg arasındaki rekabet Afganistan üzerinde yoğunlaşmıştı. O dönemde İstanbul, Afganistan'ın Büyük Oyun'daki öneminin farkında idi. Türkiye'nin bölgeye olan ilgisi hiç bir zaman azalmamıştır. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, savaş sırasında, savaştan sonra, bu ilgi günümüze kadar devam etmiştir. Cumhuriyet Türkiye'si Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak Türkiye'nin en etkin, en önemli şahsiyetlerini 'Büyükelçi' olarak göndermiştir. 20'li yılların fakir Türkiye'si 80 en iyi yetişmiş kurmay subayını Afganistan'a gönderiyordu. 70'li yıllarda
Davut Han Kralı bir darbe ile devirip Moskova ile yakın ilişkiler kuruncaya kadar, Afgan subayları eğitimlerini Türkiye'de alırlardı. Afgan Kurmay subayları ise bizin Harp Akademileri'de eğitim alırlar ve ülkelerine 'Kurmay subay' olarak dönerlerdi. Rusya'ya yakınlaşan, hatta ülkesini bir Moskova peyki haline getiren Davut Han, Rus Gizli Servisi'nin organize ettiği bir darbe ile devrildi. Ve yerine komunist Nur Muhammed Teraki, daha sonra Babrak Karmal ve daha sonra 'Komünsit Nacibullah' geldi. Bu arada 1979 yılında Rus Kızıl Ordusu, Afganistan'ı işgal etti. İşgal sonrası yaşananları biliyoruz. Rus'lara karşı son derece sert ve kanlı bir direniş başladı. On yıl kadar süren bu savaş sonunda Kızıl Ordu, ülkeyi komünist Nacibullah'a bırakarak çekilmek zorunda kaldı. 90'lı yılların başında Özbek General Dostum askeri bir müdahale ile Komunist Dr. Seyit Muhammed Necibullah 'ı devirerek, mücahitlere Kabil'in yolunu açtı.”
CIA hangi birliğe destek verdi?
Kızıl Ordu'ya karşı verilen savaşta yakın arkadaşı şehit Azat Beg Kerimi'nin çok önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Altaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Azat, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlarla birlikte Kızıl Ordu'ya karşı savaşan Türkistan lejyonlarında 'Doktor subay' olarak görev yapan Varis Kerimi Bey'in oğludur. Ana tarafından dedesi son Hokand Han'dır. Rahmetli Azat, işgal başladığında Peşaver'de Burhaneddin Rabbani'nin sereteri olarak görev yapıyordu. Azat, 'Krallık dönemi'nde ve 'Komunist dönem'de Peştunların Kuzey Afganistan'da Özbekler ve Türkmenlere karşı yürüttükleri siyasetten rahatsızdı. O dönemde benimle de temas ederek Kuzey Afganistan, Özbeklerini ve Türkmenlerini organize temeğe karar verdi. Kuzey Afganistan'a geldi. Burada kendi komutasında savaşan 80 bin mevcutlu mücahit birlikleri kurdu. Yedi yıldan fazla bir zaman Kuzey Afganistan'da Kızıl Ordu'ya karşı savaştı. Azat Bek Kerimi'nin kurduğu 'Kuzey Afganistan Müslümanlar Birliği'ni Gulbettin Hikmetyar ve diğer direniş guruplarından ayıran en önemli farklardan birisi, merkezinin Pakistan'da Peşaver'de değil, Rus işgal bölgesinin ortasında Semengan'da olmasıdır. Diğer fark ise askerlerinin Özbek ve Türkmenlerden teşekkül etmesi idi....
ABD'nin yaptığı silah yardımlarından kendisine yeteri kadar pay verilmediğini gören Azat Beg, benim uyarım ve desteğimle Washington'a gitti. Orada kendisine muhterem büyüğüm 'CIA Türkiye İstasyon Şefi' olarak görev yapmış Ruzi Nazar olağanüstü destek verdi. ABD'nin Azat liderliğindeki 'Kuzey Afganistan Müslümanlar Birliği'ne büyük çapta yardım vermesini sağladı.”
Dostum'la ABD'lilerin tanışması
Bir dönem Alparsalan Türkeş'i kurşuna dizilmekten kurtaran Özbek asıllı Ruzi Nazar'ın Afganistan tarihinde önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Altaylı, General Dostum'un Amerikalılarla tanışmasını şu cümlelerle ifade ediyor:
“Washington'da Azat Beg, Amerikalılara Necibullah'ın Genel Kurmay Başkanı olan General Dostum'dan bahsetti. Onunla irtibatta olduğunu anlattı. Hatta Dostum'la arasındaki yazışmalardan örnekler gösterdi. Burada şu hususu belirtmekte yarar var. General Dostum'un Necibullah'ı devirerek, ülkeyi komünist yönetimden kurtarmasında Azat ve temasta olduğu arkadaşlarının önemli etkileri olmuştur. 90'lı yılların başı 'Büyük Oyun'un yeniden başladığı bir dönemdir. Sovyetler Birliği dağılmış, Batı Türkistan coğrafyası üzerinde 5 bağımsız Orta Asya cumhuriyeti uluslar arası siyaset sahnesine adım atmıştır. Afganistan'da 'Komünist rejim' devrilmiş, Kabil dahil ülkenin kuzeyi General Dostum'un kontrolüne geçmiştir. Güney Afganistan, Gulbettin Hikmetyar'ın kontrolündedir. Bazı bölgelere Mazari liderliğindeki Hazaralar, Kuzey Doğu Afganistan'a da Ahmet Şah Mesut hakimdi. Azat, Gulbettin Hikmetyar hariç mücahit liderlerin tamamı üzerinde son derece etkin bir isimdi. Kendisi yakın arkadaşımdı. Hemen her önemli meseleyi aramızda istişare ederdik. İç savaşın devam ettiği yıllarda en küçük kardeşim Taha'yı kendisine müteaddit kez, 'Elçi' ve 'Kurye' olarak gönderdim. 90'lı yılların başında sık sık bir araya geldik. Durum değerlendirmesi yaptık. Aramızda hemen her konuda fikri mutabakat vardı. O da benim gibi düşünüyordu. Bu coğrafya bizim coğrafyamızdı. Türkistan ve Türk coğrafyasına, bu coğrafya üzerinde yaşayanlar ile bu coğrafyanın asıl sahipleri egemen olmalıydı.”
El-Kaide'nin planı
“Türkistan coğrafyasına 'Türkistan Türkleri'nin hakim olması, doğru siyasetlerin tespiti ve uygulanması ile mümkün olabilirdi. Orta Asya ve Türkiye, ancak 'Emperyal vizyon'a sahip olurlarsa ve bu emperyal siyasetin gereğini yerine getirirlerse bu coğrafyaya hakim olabilirlerdi” diyerek sözlerine devam eden Özbek Enver Altaylı, böylece Afganistan ve Orta Asya üzerindeki hakimiyet kavgasının yeniden başladığını belirtiyor. Ya sonrası...
Anlatıyor: “Gulbettin Hikmetyar'ı 'Taliban dünya görüşü'nden ayrı düşünmek mümkün değildir. Aynı ideolojinin sahibidirler. Hikmetyar, Taliban'ın bir nevi öncüsi durumundadır. 90'lı yılların başında Taliban zihniyetinin Afganistan'a hakim olmak için ciddi bir hazırlık içinde olduğunu görüyoruz. İran'da İslam devrimi tamamlanmış, 'İran rejimi'ni Afganistan ve Orta Asya cumhuriyetlerine yayma gayreti içerisinde. Suudi Arabistan'la irtibatlı 'Arap kökenli' El Kaide benzeri guruplar Gulbettin Hikmetyar'la el ele bölgede etkinlik kazanma gayreti içinde. Bu arada Tacikistan'daki terörist guruplar tarafından desteklenen IMU (Islamiche Mouvement Uzbekistan) El Kaide ve Hikmetyar ile irtibat halinde.
Hadef; 'Taliban zihniyeti'nin Afganistan'ı ele geçirmek, buradan Tacikistan ve Özbekistan'a atlamak. Usame Bin Ladin açıkca Özbekistan ve Tacikistan'ın 'İslami cihadın merkezi' yapılmasından bahsediyor. İşte bu ortam ve şartlarda başarılması halinde 'Dünya tarihinin akışı değişirdi' denilen projeyi hazırladım.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...