Bir tohum ekiyorum…
Seviyorum. Sıcacık kucaklıyorum. Candan muhabbet ediyorum. Kurak topraklarda yeşeremiyor ve kuruyorum. Sevgi suyunu kendine verende, ben de büyüyorum.
Herkes aynı değil…
Yürekler, öğrenilenler, yaşantılar, tecrübeler, davranışlar ve ruhlar aynı değil. Kimse, kimsenin ayakkabılarını giyerek bu dünyayı gezmedi. Aynı ailede, mahallede, semtte ve çevrede büyümedi. Aynı hastalıklardan, kazalardan, kayıplardan ve yokluklardan geçmedi. Yani herkesten, kendi istediğim karşılığı alamıyorum.
Bir başka tohum ekiyorum…
Sayıyorum. Onu olduğu haliyle kabule diyorum. Farklı bir bireyle iletişime geçiyorum. O da saydığında, sohbetle büyüyorum.
O ne ekiyor?..
Kendi eksenimde dönerken ortama kattığıma, diğer insan ne katıyor? Belki o anda, sorunlarından bir çıkış yolu aradığını anlatıyor. Belki nefretin mantıklı sebeplerini açıklıyor. Ya da iyi bir hayat düzenleme planlarına uygun yönlendirme yapıyor.
Hmm… Karşılıklı ne konuşuyoruz?..
Bir cümlede birçok anlam var. Birincisi, “İç dünyamdan dışarıya yansıtmak istediğim şey ne?” İkincisi, “Konuşmanın sonucundan beklentim ne?” Üçüncüsü, “Karşımdaki bu sorularla nasıl iletişime geçiyor?” Beraber neyi büyüteceğiz?
Yoksa şimdiye kadar kendi kendime mi konuştum?..
İletişimi karşılıklı kurabilirim. Sadece kendi aktardıklarımla kalmak, kendi kendimle konuşmaya devam etmekti.
Etkin dinleme ile karşılıklı konuşmaya beraber geçebiliriz…