Türkiye Afrika Birliği Zirvesi'ne gözlemci olarak katılıyordu. İlk defa Başbakan düzeyinde Etiyopya'da ülkemizi temsil ettik. Afrika'nın önemli problemleri olduğu gibi büyük potansiyeli de var. Hükümet olarak ilk günden beri Afrika ile ilgili ilişkilerimize ayrı bir önem verdik. Afrika'nın problemlerine sağır ve duyarsız kalmadık. Bu nedenle 2005 yılını Afrika yılı ilan etmiş, birçok Afrika ülkesini ziyaret ettik. Son Etiyopya ziyaretinde gördük ki, Afrika'nın meselelerine karşı gösterdiğimiz hassasiyet, etkisini göstermiştir. Bunu daha da geliştirmeliyiz ve 53 ülke ile özellikle TİKA vasıtasıyla ilişkilerimizi geliştirmeliyiz.
Elbette ticaret önemlidir ancak daha da önemlisi insanlığın vicdanındaki yaraların kapatılmasıdır. Afrika kıtasında yaşayan insanların sıkıntılarının, hastalıklarının müreffeh toplumların çare araması gerekir. Yoksa insanlık geleceğini aydınlatamayacaktır.
Laiklik ilkesinin farklı inançlar için özgürlükçülük sağlaması geçen dönemde daha iyi anlaşılmıştır. Laikliği ayrıştırıcı değil birleştirici olarak görüyoruz. Demokrasimizi daha da güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bizler 1982 Anayasası'nda tanımını bulan laiklik tanımını benimsemiş, bunu partimizin programının içine aynen yerleştirmiş bulunmaktayız.
Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi kadar önemli olan bir önemli kavram da hukuk devletidir. Demokrasi ve laikliği yaşatmanın yolu hukuk devleti anlayışını geliştirmekten geçer.
Bu anlayış milleti devlete karşı öncelleyen bir anlayıştır. Diğeri ise millete karşı devleti öncelleyen anlayıştır. Biz elbette milleti öncelleyen bir anlayışı savunuyoruz.
Hükümetimiz, hukuk devleti içinde kendilerine karanlık odalar, imtiyazlı alanlar oluşturmak isteyen yapılanmalarla mücadele etmiştir, etmeye de devam edecektir. Türkiye hükümetimizle birlikte faili meçhullerle anılan dönemlerden, katillerin hemen yakalandığı döneme girmiştir. Hukuk kurallarına karşı imtiyaz ve kayırma bekleyenler varsa bunlar büyük yanılgı içindedir. Kayıtdışı güvenlik, kayıtdışı ekonomi anlayışı olamaz ve olmamalıdır.
Hukukun üstünlüğü ilkesine karşı çıkanlara göz yummadık. Birileri çıkıp vatan, bayrak için hukuku çiğnemeyi göze alıyorsa karşısıda bizi bulur. Hiçbir şey hukuku çiğnemeye gerekçe olamaz.
Derin devlet denilen devletin kendisi ya da devlet kurumları değildir. Derin devlet, devlet kurumları içinde hukukun dışına çıkılan çeteleşmelerdir. Bu tür çeteler ta Osmanlı'dan beri vardır. Birileri çıkıp sen başbakansın bitir bu işi diyor. Kusura bakmayın da bu zamana kadar hep siz konuştunuz, gerilla, kontrgerilla dediniz. Bundan rahasız olanların sesi yükselmeye başladı. Biz bu kovana çomak soktuk. Bundan rahatsız olanların şimdi sesi yükseliyor.
Kadrolaşma bizden önceki dönemde oldu. Biz KPS ile eleman alıyoruz ama muhalefet hala kadrolaşma var diyor. Biz 20 bin öğretmen alıyoruz, KPS ile bu öğretmenler alınıyor. Bunları AK Partili mi değil mi diye nasıl ayırt edeceğiz. Biz hizmet verecek insan alıyoruz. Eğitimde de sağlıkta da bu böyle. Her alan bu böyle. Türkiye'ye hizmet edecek insanlara imkan sunuyoruz.
Bunları söyleyenlere soruyorum. Türkiye'de tarih AK Parti ile mi başladı. Bugün devlette çalışan kadroları biz gökten zembille mi indirdik. Siz buna cevap verin. Bal gibi bu sizin eseriniz. Bu konuda vakti geldiğinde gerçekleri açıklayacağız. Bu ülkenin hangi hallere nasıl getirildiğini de vakti saati gelince açıklanacak.
Türkiye'de sizin göstermeye çalıştığınız gibi her şey AK Parti ile başlamadı ama çok önemli bir sürecin miladı AK Parti olmuştur. O da şeffaflaşmadır. Hukukun üstünlüğü ilkesidir. Derin devlete karşı mücadelenin en önemli ayağı şeffaflaşmadır, demokrasinin yerleştirilmesidir. Milli Eğitim'de sınavlar olunca herkes internetten öğreniyor kazanıp kazanamadığını. Artık kuyruklar olmuyor başvurularda ya da hamili kart yakinimidir dönemi bitti.
Dünyada sessiz devrim olarak yankı bulan demokratikleşme reformalrının altında bu yüce meclisin imzası vardır.
Türkiye'nin şeffaflaşmasından rahatsız olanlar var. İçerde de var dışarda da... Bu yüzden üzerinde oyun oynanan gençlerimize özellikle sesleniyorum. Oyunlara gelmeyin. Gençler içinde hamaset, öfke, şiddet ve nefret olan söylemlere karşı uyanık olmak mecburiyetinde. Biz toplumsal sorumluluk üstlenen, yüreği sevgi dolu bir gençlik istiyoruz. Biz gençlerimizin hiçbir tahrike alet olmamasını istiyoruz. Irkçılık, kafatasçılık bölücülük yapmaktır, negatif bir milliyetçiliktir. Bu devlete yapılacak en büyük kötülüktür. Asıl bu anlayış devleti, milleti zayıf düşürür. Millet birliğini beraberliğini korudukça, hep beraber milleti bir olarak görüp, aramıza nifak tohumu sokmak isteyenler, kışkırtıcılık yapanlar, milletin soluduğu havayı soluyanlar, karşımıza ne sıfatla çıkarsa çıksınlar her şey olabilirler ama asla vatansever olamazlar. Bunlara karşı özellikle uyanık olmak zorundayız.
Haber7
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |