Genel Yayın Yönetmenimiz Ersin Tokgöz yazdı…
Gerçi ülke gündemi böylesi “küçük şeylere!” zaman ayıramayacağınız kadar yoğun.
Hele de küçük şeyler büyük adamların aklanması yada kirletilmemesi için özellikle dizayn edilmişse, büyük meseleler bunun gibi küçücük şeyleri çok kolay göz ardı eder hep.
İçinde yolsuzluk bulunan her öyküyü fazlasıyla kanıksadık üstelik. Onun için belki başka bir ülkede olsa yeri yerinden oynatacak sansasyona yol açaak BOTAŞ’ta ortaya çıkarılan yolsuzluk sadece sos kıvamında kaldı, en fazla “Yine mi?” kabilinden küçücük bir şaşırma bile içermeyen soruyla, geçiştirildi.
Oysa yolsuzluğun boyutu hayli büyüktü. Oysa yolsuzluğa adı karışanlar DSİ’den Karayolları’na BOTAŞ’tan İller Bankası’na neredeyse her alanda iş yapan büyük müteahhitlerdi. Sadece o kadar da değil. Devleti soydukları iddiasıyla gözaltına alınanlar, yönetici oldukları için zeki ve çevik olmasını kenara bırakırsak iştigal alanı ile Atatürk’ün ahlaklı olasını salık verdiği bir alanda, sporda, önde gelen isimlerdendi.
Ama ne yolsuzluk olayının genel ahlaki uyumsuzluğu ne de özelde ahlaka uymazlığı dikkatimizi çekmedi. Dediğim gibi, içinde yolsuzluk olan her şeyi kanıksadığımız için bunu anladık kabul edelim.
Ve geçelim…
Peki bir şey hiç dikkatinizi çekti mi?
Mavi Hat operasyonu kapsamında FB İkinci Başkanı Nihat Özdemir ile birlikte gözaltına alınan 8 kişiden hepsine kelepçe vurulurken, hepsi kameralara gösterilirken Nihat Özdemir’e ne kelepçe takıldı ne de tek bir kare olayla ilgili fotoğrafı sızdı kamuoyuna.
Hani hep öğretilirdi ya bize, kanun karşısında herkes eşittir diye. Ve biz de pek severdik eşitlik nutuklarını atmayı ve dinlemeyi.
Peki nasıl oldu da Özdemir’e göre görece sıradan olan diğer isimler kameralara gösterilirken, kamera değeri, hele böylesi bir konuda, tartışılmaz üstün olan Özdemir’in tek kare fotoğrafını göremedik basında?
Hani acar muhabirler? Nerede güya gazetecilik için birbirinin boğazına binen gazete yöneticileri? Nereye kayboldu uyduruk geyikleri bile canlı yayında saatlerce tartıştıran, olay yerine canlı yayınla bağlanan sözde haber kanalları?
Polisin Özdemir’i saklama iştahına basının üç maymun oyununun aynı iştahla eşlik etmesi nasıl bir tesadüftür peki?
Oysa O, Türkiye’nin en büyük spor kulübünün yöneticisiydi. Oysa O, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinin patronuydu. Oysa O, tüm bunların yanında adı daha önce de akçeli işlere karışmış, bu yüzden Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanlığı’nı bırakmak zorunda olan mercek altına alınması gereken iş bilir bir işadamıydı!
Nereye kaybolmuştu bugüne ışık tutmak için kişilerin soyağacına kadar inen, geçmişin defterlerini bir bir açan acar araştırmacı yazarlar?
Bu nasıl bir sessizlikti böyle? Güvenlik güçlerinden basınına bu nasıl bir güce tapınmaydı? Yada bu nasıl bir korkuydu?
Size uygun değil belki ama böylesi küçük işler attığınız onca özgür ve bağımsız habercilik nutuklarını, korkusuz gazetecilik laflarını, güce eklemlenmeyen dik duruş yalanlarını turnusol kağıdı gibi açık edecek kadar önemli işlerdir.
Kaybettiniz beyler. Her zaman olduğu gibi bu sınavı da geçemediniz.
Geçmiş olsun…
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...