Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cevat Ayhan, devlet kurumları ile siyasi irade arasındaki kırılganlığın sağduyu çağrıları ile aşılamayacağını ve sorunun pansuman tedbirle çözülemeyeceğini kaydederek, kalıcı çözüm için Anayasa’daki laiklik ilkesinin yeniden tanımlanmasını teklif etti. Ayhan, “ Artık laiklik ile ilgili bu baskıların kalkması lazım. Milletin ensesinde laiklik sopasını sallamaya, milleti laiklik sopasıyla terbiye etmeye bu devirde kimsenin hakkı yoktur” dedi.
Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Cevat Ayhan, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayan başörtüsüne ilişkin Anayasa değişikliği ve AKP kapatma davasıyla devam eden sürecin laiklik anlayışında odaklandığını vurguladı. Ayhan, AKP’nin; parti kapatmayı zorlaştıracak Anayasa değişikliğinin, yürüyen bir davayı etkileyecek şekilde yargı yolunu kapatacak olması nedeniyle bir gerilim ortaya çıkardığını belirtti.
Çıkan gerilimi ortadan kaldırmak için sivil toplum kuruluşlarının girişimini yerinde bulduklarını belirten Ayhan, “Ancak herkesin bir adım geri atması meselenin halli manasına gelmez. Gerilimin sebebi nedir oraya bakmak lazım. Yani bir arızayı kökünden tamir etmedikten sonra pansuman tedbirle bir şey elde etmeniz mümkün değildir” dedi.
Türkiye’nin bu sorunları yıllardır yaşadığını belirten Ayhan, Adnan Menderes’in iktidar olduğu 1950-60 arası, Adalet Partisi dönemi ile 1990’lı yıllarda Refah Partisi’nin aynı suçlamalara maruz kaldığını vurgulayarak, “RP, FP başta olmak üzere birçok siyasi parti bu yüzden kapatıldı” dedi.
Partilerin genellikle başörtüsü ve dini eğitimin savunularak laikliğin ihlal edilmesi gerekçesiyle kapatıldığını hatırlatan Cevat Ayhan, “Bu kadar parti kapatıldı ama milletin talebi bu istikamette. Nedir talebi? Türkiye’de din ve vicdan hürriyetinin önündeki baskılar kalksın. Ben istediğim gibi kendi inancıma göre yaşayayım. Başörtüsü ile ilgili araştırmalarda milletin yüzde 80’i parti farkı gözetmeksiniz başörtüsü yasağının kalkmasından yana” diye konuştu.
Milletin isteğine rağmen yasağın devam ettiğini kaydeden Ayhan, bu yüzden Türkiye’de yapılması gereken iki şeyin bulunduğunu altını çizdi. Bunlardan ilkinin laiklik anlayışının yeniden tarif edilmesi olduğunu kaydeden Cevat Ayhan, “ Laiklik Anayasa’da var. Devletimiz, laik, sosyal bir hukuk devletidir deniliyor. Laikliğin sınırı nedir? Başörtüsü örttü diye laiklik ihlal edilir mi? Biri bir şey yaptı diye bunu ihlal mi ediyor? Bir takım kurumlar bunları kendilerine göre ihdas ediyor. Yani Türkiye’de kurumlar ile siyasi irade uyumsuzluk var. Milletin değerleri ile devletin kurumları arasındaki bu uyumsuzluğun giderilmesi lazım” diye konuştu.
Bunun içinde laikliğin yeniden tarif edilmesi gerektiğini vurgulayan Cevat Ayhan, yeni Anayasa’da veya onu da beklemeden hemen Anayasa değişikliği ile tekrar tarif edilip, sınırlarının özellikle belirtilmesi gerektiğini vurguladı. Ayhan, bunu yaparken laikliğin din ve vicdan hürriyetini engellemek için kullanılamayacağının da açıkça ifade edilmesi gerektiğini dile getirdi.
ÜST KURULLARA MECLİS ONAYI GETİRİLSİN
Yakın zamana kadar laikliğin din ve vicdan hürriyetini engellemek için kullanıldığına işaret eden Cevat Ayhan, “Artık laiklik ile ilgili bu baskıların kalkması lazım. Milletin ensesinde laiklik sopasını sallamaya, milleti laiklik sopasıyla terbiye etmeye kalkmaya bu devirde kimsenin hakkı yoktur. Bu devlet, bu cumhuriyet bu milletindir. Onu nasıl seviyorsa öyle yaşatacaktır” dedi.
Kurumlarla siyaset arasındaki kırılganlığın giderilmesi gerektiğini vurgulayan Cevat Ayhan, Anayasa Mahkemesi, YÖK gibi yüksek yargı ve üst kurulların milletle barıştırılması gerektiğini dile getirdi. Bu kurumların millete baskı unsuru olarak kullanılmasını önlenmesi ve siyaset ilişkilerinin olumlu hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Ayhan, uyumlu kuruluşlar için ise üyeleri TBMM onayından geçen Sayıştay ile RTÜK’ü örnek gösterdi. Bu kurum üyelerinin Meclis tarafından atandığı için kavga yerine uyum, ünsiyet geliştiğini kaydeden Ayhan, “Bu bizde olduğu gibi, ABD ve Avrupa’da da böyledir. ABD başkanının savaş çıkarma yetkisi vardır ama senato onayı olmadan büyükelçi bile tayin edemez.” dedi.
CHP’nin 1940’larda kalan laiklik anlayışı nedeniyle sorunun bugün hala aşılamadığını dile getiren Cevat Ayhan, şöyle konuştu:
“Kurumlar üzerinde CHP’nin etkisi malum. Onun için iki noktalı teklimiz şöyle: Anayasa’daki laiklik ilkesi din ve vicdan hürriyetine baskı unsuru olarak kullanılmayacak şekilde bir hükmün getirilmesi. Kurulların üyelerinin Meclis tarafından onaylanacak bir seçim sisteminin getirilmesi. Aksi takdirde Türkiye bu sıkıntıyı çok çeker”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...