Siyaset Yemeye Devam Edin… Afiyet Olsun!
Hadi, siyaset yemeye ve içmeye devam edin. Sabah kalkınca sizi zinde tutması için kahvaltınızı Ak Parti ile yapın, öğlen yemeğine önden bir CHP, arkasından MHP alın, ara öğünlerde Meclis dışı muhalefeti atıştırın ve akşam yemeğine sizi ağırlaştırsa bile hepsinden ortaya karışık yaptırıp beyin fesadı geçirme pahasına, götürün.
Öyle yaparsınız ya… Mahalledeki bakkalından plazadaki patronuna, ev hanımından akademisyenine kadar sadece siyaset yer ve içersiniz.
Ak Parti, ya Özal’ın ANAP’ından sonra gelen en son şans, benzersiz hizmetler yapan bir siyasi harekettir yada ülkeyi satıyordur, Türkiye’yi önce İran, olmadı Malezya yapacaktır.
CHP, ya Atatürk’ün kurduğu parti olarak rejimin teminatı, Cumhuriyetin kazanımlarının yılmaz savunucusudur yada imtiyazlarını kaybetmek istemeyen bir hizbin bayrağı, statükonun “istemezük” sloganlı temsilcisidir.
MHP, ya milli duruşun tek ve gerçek temsilcisi, Türklük şanını dünyaya yayacak tek adrestir yada kafatasçılık ve ırkçılık virüsünün girdiği, çetelere galebe çalan bir siyasi oluşumdur.
DTP, ya temsil edilmeyen ve yok sayılan Kürt halkının haklarını yılmaz savunucusudur yada PKK’nın siyasi uzantısı, düz ovaya inmiş teröristlerdir.
DSP, ya solculuğu “istemezük” ve “din düşmanlığı” mantığı olarak görmeyen, manevi değerlere saygılı daha munis bir sol partidir, yada Ecevit’in mirasını yiyen bir “istetmedir.”
Evet… Gece gündüz siyaset konuşursunuz, ne açlığınız, ne işsizliğiniz ne de bitmek bilmeyen gerçek sıkıntılarınız konuştuğunuz siyasetin içinde yer alır.
Partilerin kendilerine vehmettikleri olumlu nitelikleri meşrebinize göre mevziinizi güçlendirtmek için alır, diğer partilere yönelttikleri suçlamaları da çıkınınıza doldurup taarruza geçersiniz.
Onların birbirine ülke meselelerini dert eder gibi gösterip yaptıkları salvolardan pek bir hoşlanır ve taraf seçerek kavgaya katılır, günde üç öğün ülke kurtarma savaşı görüntüsü altındaki kese doldurma ve kendi varlıklarını idame mücadelelerinde taraf olursunuz, yanlarında yer alırsınız.
Öyle ya; Meclis’te, ekranlarda yada meydanlarda yapılan her siyasi kavga, sonuçta kendilerini ülkeye hizmet için adamış siyasilerin kendi doğrularını geçerli kılmak için verdikleri bir mücadeledir. Hedef tek ama yöntem farklı olduğu için kavga kaçınılmazdır ve ülkesini seven, daha iyiyi düşleyen sıradan insanların da bu hengamenin içinde olmasından daha doğal ne olabilir.
Ama bir dakika durun… Durun ve kulak verin.
Geçen hafta Meclis Başkanlık Divanı'ndan çıkan Milletvekillerinin cep telefonu faturalarının Meclis bütçesinden, yani sizin, bizim cebimizden karşılanması yönündeki karar hakkında Meclis içi yada dışı muhalefetten tek bir aykırı ses duyanınız var mı?
Armudun sapı yada üzümün çöpünü bile masaya yatırıp hemen kavgalar için sebebe dönüştüren iktidar ve muhalefet partileri nasıl oldu da bir anda gizli bir konsensüse varıp seslerini çıkarmadılar?
Allah’ın birliği dışında hiçbir konuda ortak tavır geliştirmeyen ve birbirini yiyen iktidar ve muhalefet milletvekilleri, nasıl oldu da daha önce benzer örneklerini defalarca gördüğümüz kendilerine kıyak söz konusu olunca ses çıkarmamak konusunda hemfikir oldular?
Kulak verin ve siyaseti ve siyasetçileri bir kez daha dinleyin.
Dinleyin ki, belki bu sefer siz gün boyu siyaset yer ve içerken, kendi varlıklarını devam ettirmenin ve imtiyazlarını kaybetmemenin dışında kaygısı olmayan siyasetin ve siyasetçinin sofrasındaki garnitürler olmaktan kurtulursunuz.
Dinleyin ki, belki azığı tükenen siyaset açlıkla terbiye olur da asli görevini anımsar.
Yoksa kulaklarınızı kapatıp meze olmaktan memnun musunuz? İyi de; o zaman bu gürültü de neyin nesi?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...