Her ne kadar aksi söylense de siyasetin kazanma-kaybetme savaşı olduğu herkes tarafından gayet net bir şekilde biliniyor, vitrine “yüce amaçlar” konulsa da aslında çapına göre büyüklüğü de değişen bir ticari faaliyet olduğu görülüyor.
Bu, hayatını siyasetten kazanan “ doğrudan siyasi esnaf” için de böyle, siyaseti bir güç alanı oluşturmak için kullanıp kazancını artırmada usta olan hepimizin bildiği “esnaf takımı” için de…
Onun için; yıllardır ve yıllardır siyasetçi esnafı ile siyasetten kazanan esnaflar inançsız çıkar birlikteliklerini gizli bir konsensüsle “ülkü birliği, inanç ortaklığı yada ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ siyaseti!” ile her türlü çıkar ilişkisinden soyutlayıp en rafine haliyle sunup, onların bu oyununa iman etmeye, iman ettikçe oyunlarını ve çıkarlarını büyütmeye ve tabii ki büyüttükçe kazandırmaya yönelik davranışlara ustaca soktular hepimizi.
ONUN İÇİN; günün modasına göre nasıl ki siyasi esnafın ağa babasının “Dün dündür bugün bugündür” sözü en kutsal siyasi argüman olabildiyse, bugün de “değiştim” sözü, değişebilmenin o olabilirliği ve normalliği, Herakleitos’a rahmet okutacak bir mantıki alt doldurmayla değişen zamanla farklılaşan yönelişleri anlatmak için kullanılacaktı.
ONUN İÇİN; vasatın üstünde tek bir işini anımsamasak da, sırf bu ilişki yumağında düğümlenmediği için bugün milletvekili olarak var olabilen Osman Yağmurdereli, beğenseniz de beğenmeseniz de eğer ülkede sanat yada sanatçı olduğunu var kabul ediyorsak onlar arasında gösterebileceğimiz birkaç isimden birisi olan Fazıl Say’a “Söyle bakalım… Senin albümün kaç satıyor” gibi çok avam bir esnaf ağzıyla haddini bildirme cüretini gösterebiliyor.
ONUN İÇİN; attıklarında mangalda kül bırakmayan sanat sevicilerin biri tutup da “değer”in “satış” ile bir tutulmayacağını, bu değer yüklemenin, yükleyenin bakış açısındaki değersizliği işaret ettiğini ve bunun da fena halde zavallılık itirafı olduğunu demiyor, diyemiyor.
ONUN İÇİN; aldığı TCDD, THY, PTT gibi “kurum” ihalelerinin tadı damağında kalan modacı Cemil İpekçi “kadın olsaydım türban takardım” türünden “ben de sizdenim” mesajlarını “Türban serbest olana kadar defile yok” diyecek kadar ileri götürebiliyor.
VE ONUN İÇİN; Yağan yağmurdan esen rüzgara her konuda ahkam kesen o eleştirel kalemlerden biri de demiyor ki; “Hani sen birkaç yıl önce ne yaman bir sosyal demokrat olduğunu söylüyordun. Yetmiyordu, başat kültürel duruşa kafa tutup kocanı Hollanda’da nikahına geçiriyordun. Bu ne yaman bir dönüştür?”
Ve yine “ONUN İÇİN”dir ki; kendisini yamamaya çalıştığı Ak Partili çıkar çevrelerinden biri çıkıp şunu demiyor; “Bırak bir erkekle evlenmeyi, biz olabilir cinsler arasındaki ilişkiyi bile belli kurallar çevresinde hoş görebilen bir siyasi güruhuz. Şöyle biraz uzak dur!”
“ONUN İÇİN”ler “ŞUNUN İÇİN”;
Çünkü susmak lazım...
Söz konusu kazançsa, böyle netameli konularda rahatsız edici sözler söylemeyeceksin.
Kazanmak için hoş görülmez olarak gösterdiklerini hoş görmeli, olmuyorsa yok hükmüne bürüyüp “görmemelisin.”
Kazanca giden yol böyle uzlaşmaz durumları bir araya getirebilecek kadar güçlüyken, sırf ahlaki maniveladan güç alıp bu ticarete nifak sokmamalısın.
İşte bu, anlatılanın ötesinde “böyle” olduğu için, anlatıldığı zaman hiçbir anlam taşımayacak, doğruluğu kalmayan bir “gerçekliktir.”
İşte biz “ONUN İÇİN” sustuk ve tadında bırakamayıp kendini yalanlayan Say’ın saydırmalarına da, Yağmurdereli’nin vasat malumu ilanına da, İpekçi’nin güzellemelerine de sadece güldük.
Çünkü absürd gerçeklik içinde tersine dönüşüp doğruluk değerini kaybeden gerçekleri yazmak da, söylemek de, söylediğiniz şeylerin havada asılı dururken ideal yeri olmazlar diyarı olan bu “şey”lerin “olan” şeyler olduğu için yüzü kazanmaya dönük herkesin bu şekilde “oldurmaya” çalıştığı bir ortamda kenara çekildik.
Ama bir yere kadar… Gürültünüz belki beynimizi yoramayacak kadar pespaye ama yine de kulaklarımıza çarpıyor ve beynimize gidemeden boşaltım organlarımıza düşüyor.
Karnımız şişti anlıyor musunuz? Yeter artık!
Ersin Tokgöz/ANAYURT
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...