Haluk Koç’un başı çektiği muhalifler Baykal’a uykusuz geceler geçirtirken bu güne kadar Baykal’a karşı en ciddi rakip olarak çıkan Mustafa Sarıgül bambaşka bir hazırlık içinde. Yargıtay’ın son kararı ile birlikte CHP defterini kapatması an meselesi olan Sarıgül mücadelen vazgeçmiş değil. “CHP’de yada CHP’siz, ilk genel seçimlerde iktidar” diyen Sarıgül’ün çalışmalarını, Sarıgül’le birlikte mücadele ettiği için partiden ihraç edilip mahkeme kararıyla dönen ve şimdi Sarıgül’ün Ankara’daki beyni konumundaki CHP İstanbul eski milletvekili Hasan Aydın, Talat Atilla ve Ersin Tokgöz’e anlattı.
TURKTİME: CHP’de kazan kaynamayan devam ederken bir yandan da Mustafa Sarıgül cephesi ciddi bir çalışma içinde. sizin de Ankara ayağını yürüttüğünüz bu çalışmalar şu an ne aşamada?
HASAN AYDIN: Biz Türkiye’nin geleceğine yönelik sorunların çözümünü içeren, toplumun “evet doğrudur” diyebileceği bazda bir program çalışması yapıyoruz. Bir daha geri dönülemeyecek düzeyde bir demokratik partileşme ve demokratik tüzük oluşturduk. Türkiye’de toplum tarafından dejenere olmamış, erozyona uğramamış, gerçekten samimi, saygınlığı bulunan insanlardan bir örgütlenme hazırlığı içindeyiz. Yerel seçimlerden sonra da ya CHP yada yeni bir yapılanma ile 2011 için bir hazırlık içindeyiz.
TURKTİME: “Ya CHP yada dışında” diyorsunuz ama Sarıgül’ün ısrarla “olursa, CHP içinde olacak” şeklinde açıklamaları olmuştu. Artık CHP umudu kalmadı mı ki “yada CHP dışında” diyorsunuz?
HASAN AYDIN: Sayın Sarıgül “anca CHP kanca CHP” diyordu. Ama aynı zamanda her halükarda 2011 yılında biz iktidar olacağız da diyordu. Eğer yerel mahkeme de ihraç noktasında bir karar alırsa; “Ne yapalım? CHP bizim önümüzü kesti, biz siyaset iddiamızdan vazgeçelim” deme şansımız yok. Çünkü toplumun geleceğe yönelik inanılmaz bir arayışı ve beklentisi var. Çünkü bizim yapmış olduğumuz anketlerde toplumun yüzde 70’i iktidardan memnun değil.
TURKTİME: Ama son seçim bu anketleri yalanlar nitelikte. İktidarın oyu yüzde 50’ye yakın. Memnun olmadığı iktidara neden oy versin ki halk?
HASAN AYDIN: İktidara oy veriyor çünkü çaresiz. Ak Parti iktidarına oy veren kitlenin ezici çoğunluğu çaresizliğin ürünü olarak oy vermiş durumda. Bizim oluşturacağımız siyasi hareketin tüm kesimler tarafından kucaklanması yönünde bir endişemiz yok.
TURKTİME: 2011 diyorsunuz. Bu tarihin özel bir anlamı mı var?
HASAN AYDIN: Hayır… Eğer normal zamanında olursa o zaman genel seçim yapılacak. Yani biz önümüzdeki ilk genel seçimde Mustafa Sarıgül’ün önderliğinde iktidara hazırlanıyoruz.
TURKTİME: Peki Yargıtay’ın Sarıgül hakkındaki kararı bu hareketi nasıl etkileyecek?
HASAN AYDIN: Daha karar son aşamada değil. Dolayısıyla bir açıklama yapma şansına sahip değilim. Ama şu çok net; Her halükarda Türkiye’nin ciddi bir arayışa ihtiyacı vardır, bu günkü mevcut siyasal tablo bu arayışa cevap vermemektedir. Hem Sarıgül’ün şahsında, hem yaratmış olduğumuz örgütlenmenin niteliği ile, hem de ortaya koymuş olduğumuz projelerin ciddiyetiyle bu arayışı doldurabileceğimize, Türkiye’de yıllardır gerçekleşmemiş olan talepleri gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Biz farklı bir takımız. Gözü kara, statükoyu benimsemeyen bir duruşu olan, tavır alan, geleneksel yapıyla bu işin olamayacağına inanan, mevcut düzlemde Türkiye’nin sorunlarını çözmenin mümkün olmayacağını bilen bir takım. Toplumun bütün sathında, tüm kesimlerine yönelik çalışmalarımız ve yapılanmamız var. Sosyal demokrat bir çizgi ama yeniden tanımlanan, toplumun yüzde 80’nin kucaklamayı hedefleyen bir sosyal demokrat çizgi. Avrupa’da Türkiye vatandaşlarının yüzde 80’inden fazlası Avrupa Sosyal Demokrat partilerine oy verir.
“CUMHURİYET TARİHİNDEN BU YANA TÜRKİYE’DE SOSYAL DEMOKRAT PARTİ OLMADI!”
TURKTİME: Avrupa’daki Türkler bu oranda oy veriyor da neden Türkiye’de sosyal demokrat partiler hep belli bir orana çakılı kalıyor?
HASAN AYDIN: Çünkü CHP başta olmak üzere toplumun önüne güçlü bir şekilde çıkmış düzgün bir sosyal demokrat parti cumhuriyet tarihinden bu yana olmadı. 1970’lerdeki Ecevit’in emekten yana söylemlerinin sosyal demokrat inançları çağrıştırmış olmasının dışında, ki o da tam değildi, sosyal demokrat parti olamadı. Oysa doğru düzgün bir sosyal demokrat çizgi ile Türkiye’de rahatlıkla iktidara gelinebilir. Biz, bunu yapmaya çalışıyoruz.
TURKTİME: CHP sosyal demokrasinin neresinde?
HASAN AYDIN: CHP bugünkü haliyle sosyal demokrasinin hiçbir yerinde olmadığı gibi yakından bile geçmiyor. Hatta sosyal demokrasiye karşıt bir duruş sergilemektedir. Sosyal demokrat bir parti doğal olarak emekten yana olan bir partidir ama CHP tatil partisi haline gelmiştir. Parası olanların, zengin diye ifade ettiklerimizin, statükodan yana olan, statükodan faydalanan kesimlerin desteklediği bir parti oldu. 37 ilde tamamen silinmiş olan CHP var olan yerlerde de ensesi kalın, karnı tok, sırtı pek insanlardan oy almaktadır. Bu da sosyal demokrasinin genetiğine taban tabana zıt olan bir şeydir. Sosyal demokrat parti adaleti, eşitliği savunduğu için toplumun bütün kesimlerinden destek alır.
“CHP MUHALİFLERİYLE YOLUMUZ AYRI”
TURKTİME: Hukuki süreç tükenirse Sarıgül, CHP kulvarının dışında kalacak. Şu anda bir genel başkanlık yarışı da var. Bu durumda mesela Haluk Koç’a yada başka bir adaya destek olacak mı bu noktada çekimser mi kalacak?
HASAN AYDIN: Biz kurultay süreci ile ilgilenmiyoruz. Çünkü CHP içinde demokrasi yada adaletli bir yarış diye bir şey yok. Hukukun en ilkeli, hukuksuzluğun en abartılısı var. dolayısıyla biz bu kendi kendini seçme sürecinde herhangi bir şekilde bulunmayacağız.
TURKTİME: CHP içindeki muhalif kanatla destek anlamında da herhangi bir dirsek temasınız var mı?
HASAN AYDIN: Bizim ilgi alanımız dışında.
TURKTİME: Neden?
HASAN AYDIN: Çünkü orada farklı bir şey söylenemedi. Ne olacak da CHP Baykal’ın elinden çıktıktan sonra değişecek. Biz çok önemli şeyler söylüyoruz mesela. 2025 yılında milli gelirimizi 30 bin dolara çıkaracağız diyoruz, altyapısını sunuyoruz. Üniversite mezunları bizim dönemimizde bir tanesi bile işsiz kalmayacak diyoruz, altyapısını sunuyoruz. Toplumun bütününü barıştıracağız derken altyapısı ile birlikte söylüyoruz. Bunun gibi bütün alanlarda her şeyi planmış durumdayız.
TURKTİME: Muhaliflerle görüşmeleriniz oluyor mu?
HASAN AYDIN: Hayır… Bizim yolumuz ayrı. Bizim CHP yönetimi ile de sorunumuz var. CHP’nin şu andaki bünyesi ile de sorunumuz var. CHP’liler toplumun en saygın, en alçakgönüllü insanlarıydı. Bu insanlar CHP’li olmakla övünürdü. 1980’le kadar CHP’liler sokakta gezerken bile parmakla gösterilirdi. Kendi alanlarında başarılı, saygın, birikimli, dost, kimseye eyvallahı olmayan insanlardan oluşuyordu. Ama şimdi CHP’nin bünyesi bunun tersi bir yapıya da teslim edilmiştir. Bugün eğer ilçe başkanı, il başkanı diye ifade ettiğimiz insanlar bu kadar rezalet karşısında bile Deniz Baykal’a tebaalık yapıyorsa bizim onlara da eyvallahımız yok. CHP’nin tabelası ve okları dışında başka bir şeyi kalmamıştır şu anda. CHP’nin içi boşaltılmıştır, kimliksizleşmiştir. Şu anda CHP halkın değil Baykal’ın partisi. Bir de laiklik elden gidiyor diye korkanların partisi haline geldi. Onlar da CHP koruyabilir diye düşünüyordu ama o da boş çıktı.
“SARIGÜL’Ü KIŞKIRTMAK İÇİN HER TÜRLÜ SARKINTILIK YAPILDI”
TURKTİME: Bu ayrışma olmadan önce Baykal’ın Sarıgül’le ilgili güzel demeçleri vardı. Ne oldu da böyle bir yol ayrımına gelindi?
HASAN AYDIN: Koltuk… Kesinlikle başka bir gerekçe yoktur. Mustafa Sarıgül genel başkan olmayı düşünmemiş olsaydı bugün Deniz Baykal onu övmeye devam ediyor olacaktı. Sadece CHP’de değil, siyasette gaflet, delalet ve hıyaneti yaşadığımız için, şu an onlara göre ülke önemli değil. Her şey koltuklarını sağlama almak derdi. Koltuğuma dokunma memlekete ne yaparsan yap psikozunun yarattığı bir sonuçtur bu.
TURKTİME: Sarıgül’ün aday olduğu son kongrede genel başkanlığa çok yaklaşmıştı ama orada aşırı reaksiyoner bir tepkisi oldu. Orada toplumun bilmediği çok farklı bir olay mı yaşandı da Sarıgül sinirlendi yoksa o tepki Sarıgül’ün doğal reaksiyonu mu?
HASAN AYDIN: Orada tam bir tezgah yapılmış, tuzak mekanizması kurulmuştu. Sarıgül’ün eşine sarkıntılık yapmaya, hakaret etmeye kadar varan, bir genel başkan adayı olduğu halde kurultay salonunu gece saat 3’te doldurtup oturacak koltuk bulamamaya kadar varan, onun gençliğinden istifade ederek 4,5 saat ağır tahrikler yapılarak o ortam yaratıldı. Ama Sarıgül yine de geldi, özür diledi, keşke böyle olmasaydı dedi. Ama çok ağır tahrik, müthiş bir haksızlık vardı.
TURKTİME: Hanımefendiye sarkıntılık edilmesi belli bir planın parçası mı yoksa orada bulunan birisinin spontane bir hareketi miydi?
HASAN AYDIN: Tamamen projeli. Tahrik etmeye, kimyayı bozmaya, psikolojik dengesizlik ortamını oluşturmaya yönelik bir program çerçevesinde yürütüldü. Biz bu kadar olabileceğini düşünemezdik. En fazla bizi kurultaya sokmaya çalışırlar, bazı haksızlıklar yaparlar diye düşünmüştük ama toplumumuzun temel değerlerini yerlerde sürüyecek bir tavrın senaryolaştırılacağını düşünmemiştik. Bunu hayal dahi etmemiştik. Bilseydik ona göre tedbir alırdık. CHP yönetiminin kurultay sürecinde yapmış olduklarını tarih bir gün öyle bir yazacak ki... Okuyan insanlar “yok canım bu kadar da olamaz” diyecek. Orada öyle bir senaryo ortaya kondu. En yakın arkadaşlarının bile isyan ettiği, kendisi ve Önder Sav’ın dışında hiç kimsenin içselleştiremediği çok çirkin, çok ayıp bir çalışma yapıldı. Kurultayda Mustafa Sarıgül’e yapılanlar bir insanın kaldırması son derece zor, ancak kaşarlanmış ve bütün köşeleri yontulmuş, hiçbir değeri kalmamış pişkinlerin sabredebileceği şeylerdi. Hepimiz Anadolu insanıyız. Bazı değerlerimiz var. O değerlere saldırılırsa tepki veririz.
TURKTİME: Normal koşullarda akla hayale sığmayacak bir tavır. Bu, bir kaybetme korkusunun ürünü müydü?
HASAN AYDIN: Bir kongreyi kaybetmemek için yapılmaması gereken ne varsa, hiçbir sınır, hiçbir seviyeye ihtiyaç duymadan her şeyin yapıldığı bir kongreydi o.
TURKTİME: O kişi belli miydi?
HASAN AYDIN: Geriye dönmek istemiyorum artık. Bizim bir felsefemiz daha var. Geriye bakarak yarına kavuşma şansımız yok.
TURKTİME: Sarıgül’e liderlik karizması atfedenler, Sarıgül’ün bu kongrede verdiği tepkiden dolayı onun aslında hemen kızan bir yapıda olduğu, Başbakanlık yapmaya çok da elverişli olmayan biri olarak görmeye başladılar...
HASAN AYDIN: Bakınız… Türkiye’de o anlamdaki insanlar şöyle; burunlarından kıl aldırmazlar. Kimseyi beğenmezler, paraları pulları, bir baron yapısı vardır. Bunların Sarıgül’ü beğenmeleri için bir neden yoktur. “Sarıgül kim oluyor da genel başkanlığa aday oluyor?” derler. Ama halkın gündemi ile o baronların gündemi aynı değil. Zaten Sarıgül o anlamda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilki de yaşadı. Delege ile uğraşmadı, parti içi çatışmalara girmedi. Sokaktan salona geldi. O gün oyunu aldığı 464 delegenin bir tanesini bile tanımıyordu. Halkın talebiyle aldı o oyları. Bugün de halkın olduğu yerde, hakkın olduğu yerde başarılı olacak. Sırça köşklerde ülkenin kurtarılamadığı ortadadır. Atatürk’e sığınarak, laiklik tehlikede diye bağırarak bu işi götürmenin mümkün olmadığı ortadadır. Baykal Atatürk kazanacak dedi, kendisi kaybetti ama Atatürk kaybetmedi. Laiklik kazanacak dedi, kendisi kaybetti ama laiklik daha kaybetmedi. Halk kazanacak dedi, kendisi kaybetti halk kaybetmedi. Soyut, ne anlam ifade ettiği bilinmeyen, Atatürk’ü kendi tekeline almaya çalışan bir yolda. Atatürk bu ülkenin ortak değeridir. Atatürk, bir küçük koltuğu korumak uğruna alet edilemeyecek kadar büyük bir değerdir.
“KURACAĞIMIZ YENİ PARTİ CHP’YE HİÇ BENZEMEYECEK”
TURKTİME: Şu andaki çalışmalarınız ne aşamada?
HASAN AYDIN: Çok ciddi olarak örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki dönemde yerel seçimlerden sonra şöyle yada böyle, ya CHP’yi tam dibe vurdurdukları için kendileri bağıracaklar gelin teslim alın diye, yada yeni bir parti ile Türkiye’nin gündemini belirleyeceğiz.
TURKTİME: Kimler olacak yeni partide?
HASAN AYDIN: Parti tam olarak kurulma aşamasına geldiği zaman kimlerin olacağı daha net olur ama burada yeniye, gence, yıpranmamışa, yüzü eskimemişe, kaşarlanmamışa, erozyona uğramamışa çok özel önem veriyoruz.
TURKTİME: CHP’den farkı ne olacak?
HASAN AYDIN: Öncelikle CHP’nin bugünkü haline hiç benzemeyecek. Demokratik olacak. Niteliği, ortak aklı öne çıkaracak, gençlerin önünü açacak, kadınları önemseyecek, sürekli olarak bir kolektif çalışma içinde kendini yenileme, değiştirme çabası içinde olacak. En önemlisi de hazırlamış olduğumuz tüzükte genel başkan dahil olmak üzere kolektifin inisiyatifini değiştiremeyecek. Mesela diyoruz ki bizim kuracağımız partide bütün yönetim mekanizmaları yaş skalasına tabidir. Yüzde 50, 35 altı, yüzde 50, 35 üstü. Şart koyuyoruz bunu. Yine diyoruz ki; 35’in altında olanların yüzde 50’si kadın, yüzde 50’si erkek. Yine diyoruz ki; iki dönem üst üste partisini iktidara getirememiş genel başkan düşer. İl ve ilçe başkanları iki turlu seçilir. Bütün milletvekilleri, il, ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri ön seçimle yapılır. Böyle olursanız lidere değil, halka yakın olursunuz. Şimdiki partilerin tamamı sadece lidere yakın olmak zorundadırlar çünkü gelecek siyasi yaşamları liderin iki dudağı arasındadır.
“SARIGÜL, YEREL SEÇİMLERDE BAĞIMSIZ ADAY OLACAK
TURKTİME: Bir partinin genel başkanı teorik olarak başbakan adayıdır. Ama Sarıgül’e yerel ölçekte bir lider, Başbakanlığı hangi tecrübeyle yürütecek şeklinde bakanlar da var. Sizin buna yönelik değerlendirmeniz nedir?
HASAN AYDIN: Başbakan yöneticidir, liderdir, her şeyi bilmek zorunda değildir. Asıl önemli olan her alanda en iyi olan insanlarla birlikte çalışabilme yeteneğinin olmasıdır. Sarıgül bir ilçenin belediye başkanıdır ama o ilçe Türkiye’nin adeta resmidir. Kurultayda da bunu gördük. 464 delege bir ilçe başkanına oy vermedi, bir lider adayına oy verdi. Mustafa Sarıgül’ün yüzde 70 oy aldığı ilçe dediğiniz yer toplumun bütün kesimini içeren 100 binin üstünde nüfusu olan bir yer. Erdoğan daha önce Beyoğlu belediye başkanlığına adaydı, kaybetti. Bugünkü başbakan vaktiyle bir ilçenin bile belediye başkanlığını kazanamamış bir insan.
TURKTİME: Önümüzdeki yerel seçimlere girecek mi?
HASAN AYDIN: Evet kesinlikle girecek.
TURKTİME: Hangi partiden?
HASAN AYDIN: Bağımsız olarak girecek. Kesinlikle tartışmasız bir şekilde yüksek oy alarak tekrar başkan olacak.
TURKTİME: Bağımsız olarak girmesi kesin mi?
HASAN AYDIN: Evet… Çok net bir şekilde söyleyebilirim, Mustafa Sarıgül bağımsız aday olacak. Sağdan soldan partinin oyudur falan diyenlere de “Bakınız, biz Şişli gibi Türkiye’nin mozaiğini oluşturan, Anadolu’nun vilayetlerinin neredeyse yarısının nüfusundan fazla seçmeni olan bir ilçede parti desteği olmaksızın, halkın desteği ile buradayız” denecek. Tekrar yüzde 70’ler civarında oy alacaktır. Bunun da ötesinde, gelecek genel seçimlerde de bu oy civarı bir hedef koyup iktidara gelecektir. Bizim temel çizgimiz; Türkiye’de sosyal demokrat bir örgütlenme içerisinde toplumun bütün kesimlerini kucaklamaktır. Şu anda her partiden belediye başkanı, il başkanı arkadaşlarımız var bizim takımda. Türkiye sathına çıktığımız zaman Türkiye’nin tümünü kucaklayacak bir resimle ortaya çıkacağız.
TURKTİME: Bağımsız aday olunca siz de meclis üyesi adayı olacak mısınız?
HASAN AYDIN: Böyle bir gereksinim olursa hiç endişe etmem olurum. Ben mahalle muhtarı da olurum, milletvekili de. Görev neyi gerektirirse onu yaparım.
“SARIGÜL NAMAZINI KILAR AMA SOSYAL DEMOKRATTIR”
TURKTİME: Sarıgül sizi neden bu kadar etkiledi?
HASAN AYDIN: Halk adamı. Sarıgül’le camiye gidersiniz kucaklanır, cemevine gidersiniz kucaklanır. Kürt, laz, Çerkez… Hepsi aynı sıcaklıkla karşılar. Sabah namazıyla birlikte kalkar gece 12’ye kadar ayaktadır, durmaz.
TURKTİME: Sabah ezanıyla kalkıyor deyince, çağrışım yaptığı için soruyorum; kalkmışken namazı mı da kılayım bari diyor mu?
HASAN AYDIN: Evet, namazını kılar. Bunu insanlar biliyor. Ama Ak Partililer gibi reklama dönüştürmez bunu. Bayram namazına gider, iftar verir ama sosyal demokrattır. 30 yıldır tanırım Sarıgül’ü. Cuma namazlarını kaçırdığını hiç görmedim. İşte Türkiye’de solun battığı nokta da budur. İngiltere’de Blair kiliseye gittiği zaman kimse onun solculuğundan şüphe etmez, laiklik elden gidiyor demez.
TURKTİME: Laiklik elden gidiyor mu sizce?
HASAN AYDIN: Buna çalışılıyor ama kolay lokma değildir. Boğazlarında kalır. Götürmeye çalışanlar onun altında kalır. kendi küçük dünyalarını genele yaymaya çalışanlar var ama bunlar kendilerine yazık edecekler. Çünkü bu bir nimet. Dünyada Müslümanlığın en güzel yaşandığı ülke Türkiye. Bütün Müslüman ülkeler içinde İslam’ın en özlü bir şekilde yaşandığı yer burası. Ama mesela YÖK başkanı sanki diyanetteki bir adam gibi konuşuyor. Böyle bir adamın bir bilim kurulunun başında olması doğru değil.
“LAİKLİK VE BAŞÖRTÜSÜNÜ TEMEL MESELE OLARAK GÜNDEMDE TUTMAK SAHTEKARLIKTIR!”
TURKTİME: YÖK tartışmaları ile eşdeğer bir konu başörtüsü olayı. Siz başörtüsü sorununa nasıl bakıyorsunuz?
HASAN AYDIN: Başörtüsü ve laiklik tartışmalarını son derece sahtekar, iki yüzlü, riyakar ülkenin gerçek gündemini kaçırmaya yönelik bir proje olarak görüyorum. Mehmet Ali Şahin “başörtüsü anketi yaptırdık, sorun olarak görenlerin oranı yüzde 1,5” dedi. Bizimkiler söylüyor, “laikliği tehlikede görenler yüzde 2.” Topluyorsunuz yüzde 3,5 çıkıyor. Bu yüzde 3’ün ülkenin temel gündemine dönüştürülmesinin ana amacı sahtekarlıktır, açlığı, perişanı, fakiri unutturmaktır. Siz Türkiye’nin refahını ve kültürünü artırdığınız zaman ne başörtüsünü ne de laikliği tartışmaya gerek kalmaz. Kimsenin dönüp bakmayacağı, ne alaka diyip dalga geçeceği bir meseleye dönüşür. Böyle bir sorun Türkiye’de yoktur. Böyle bir sorun yüzde 97’lik sorunu göz ardı etmek için gündemde tutuluyor. Ak Parti başörtüsünü, CHP de laikliği almış eline sallıyor. İkisinin de topluma verdiği bir şey yok.
TURKTİME: Soruyu daha küçülterek tekrar sorarsak, öğrenciler başlarını örterek üniversiteye girsinler mi girmesinler mi?
HASAN AYDIN: Girmeleriyle girmemeleri arasında hiçbir fark yok benim için. Siz ekonomik bir kalkınmayı gerçekleştirmişseniz, kültürel yükselişi sağlamışsanız, bilgiyi yakalamışsanız bu tip şeyler sorun olmaktan çıkar. Girmek isteyen girer, istemeyen girmez. Tekrar etmek istiyorum; bu iki meseleyi, laiklik ve başörtüsünü, ülkenin temel meselesi olarak gündeme getirmiş olmak tam bir sahtekarlık, halk düşmanlığı, riyakarlıktır. Çünkü ikisi de aciz. İkisi de problemi çözme noktasında değil. İkisi de numara yapıyor, toplumu kandırıyor. Emekli 550 lira maaş alıyor, bunu tartışmıyorsun gidip bir çocuğun başı açık yada kapalı girsin mi girmesin mi diye tartışıyorsun. Girse ne olur girmese ne olur? karnı doymayan bir insanın ne imanı, ne inancı, ne solculuğu, ne sağcılığı anlamsızdır. İnsan önce doymak, yaşamak, ısınmakla yükümlüdür. Eğer samimiyseniz önce bunları çözün. Bu yapılırsa diğerleri sorun olmaktan çıkar zaten.
RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA-ERSİN TOKGÖZ
FOTOĞRAFLAR: ARSLAN IŞILDAK
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |