Motosikleti sevdiren adam Kolaçan ile özel röportaj! 

Motosiklet sevdasının nasıl başladığından YouTube serüvenine, gelecek planlarından yaptığı yardımlara kadar birçok konuda sorularımıza cevap veren Kolaçan ile röportajımızı koronavirüs salgını nedeniyle internet üzerinden gerçekleştirdik.

İşte Mevlüt Sağlam(Kolaçan) ile yaptığımız söyleşi:

Sizi yeni tanıyacak okurlarımız için Kolaçan kimdir, ne yapar?

Kolaçan asıl ismiyle Mevlüt Sağlam. 1983 doğumlu 20 yılı aşkın süredir motosiklet kullanan, bu sürenin neredeyse tamamında moto kuryelik yapmış Ankaralı bir motosiklet kullanıcısı.Son 5 yılda ise 1 milyon km’ye yaklaşan motosiklet tecrübelerini Youtube ve diğer sosyal medya platformları üzerinden takipçileriyle paylaşan bir aile babası.

Aile babası olmamdan ve samimi videolarımdan dolayı da takipçilerimin artık aileden biriyim. Bir nevi izleyenler için ailenin motorcusu konumundayım. Ve bundan çok mutluyum.

Motosiklete ilginiz ne zaman nasıl başladı?

Lise yıllarımdaydı tam yılı hatırlamasam da 1999 - 2000 yılları olabilir. Babamın Rus malı bir motosikleti vardı. Onunla kuryelik yapıyordu. Bize de bu şekilde bulaştı bu hastalık.  Aslında pek ilgim yoktu motosiklete. Babamdan gördükçe şuna bi de ben biniyim bana da öğret dedim. 100 metre gidip geldim olanlar oldu.

Ankara’da motosiklet kullanmayı nasıl tanımlarsınız?

Ankara’da motosiklet kullanmak rüzgara karşı işemek gibi. Ankara’nın kuru ayazında sürmek ayrı dert, kavurucu sıcağında sürmek apayrı. Çok zorlanırsınız ama yine de sürmeye devam edersiniz. Tabi işin tehlikesi, yol vermemeler, sıkıştırmalar her şehirde olduğu gibi burada da sıkça rastlanıyor.

TECRÜBELERİMİ PAYLAŞIP YOL GÖSTERMEK İSTEDİM

Kolaçan olarak vlog çekme fikri ne zaman nasıl oluştu?

Aslında çok eski bir hikaye. Motosikletli kurye olduğum zamanlarda hep kuryelerin dertlerini, trafikteki sorunlarını insanlara anlatacak videolar yapmak istedim. Tabi o zamanlar youtube falan yok. Hatta evde bilgisayarı geçtim internet falan da yok. Zamanla vga kameralı telefonlar çıktı, arkasından YouTube denen bir site çıktı, sonrasında aksiyon kameraları almak daha kolay oldu.  Tabi imkanlar geliştikçe bir şeyler yapma isteği tekrar geri geldi bende. Arada bir YouTube’da takılırken, yeni motorcu arkadaşların şeyler öğretmeye çalıştığını gördüm. Madem yeniler bile bir şeyler anlatıyor ben neden tecrübelerimi paylaşıp gençlere yol göstermeyeyim düşüncesiyle düzenli video çekmeye karar verdim. Tam ve düzenli anlamda 2016 yılından beri YouTube’da videolar çekiyorum.

Kolaçan isminin bir hikayesi var mı?

Bir hikaye yok aslında ama isim benim sürüş tarzıma ve video konseptlerime tam olarak uyuyor. ‘Kolaçan’ kelime anlamı olarak; belli bir amaç için belli etmeksizin etrafı seyretme, çevrede olup bitenleri gözden geçirme gibi anlamlara geliyor. İsmim kısaca etrafı Kolaçan etmekten geliyor.

Bende trafikte kimseye bulaşmadan trafikte yaşananları, motorcuların yaşadıklarını, kendi yaşadıklarımı gözlemleyip kaydediyorum. İşte isim burada bana tam uyuyor. Onun dışında çok fazla kullanılmayan ancak romanlarda rastlayacağımız biraz unutulmuş bir kelime. Bu yüzden seviyorum bu ismi.

AİLENİN BİR FERDİ GİBİYİM

Ben sizin videolarınızı izlerken özellikle motorda gezerken muhabbet ettiğiniz videolarda çok keyif alıyorum, özellikle Ankaralı olduğumdan dolayı hemşeri yakınlığı hissediyorum sizinle, oturup bir yerde konuşsak yabancılık çekmem dediğim birisiniz, videolara gelen yorumlardan da anladığım çoğunlukla hissedilenler bu yönde. Bu samimi dili videolarda nasıl yakalıyorsunuz?

Kesinlikle doğru noktaya değindin. Normal şartlarda iki insan ilk defa yüz yüze geldiğinde tanıdıkta olsa bir çekingenlik olur. Sizli bizli konuşulur ve aralarında bir mesafe olur. Benim izleyicilerim de hiç bunu yaşamadığım gibi tam tersi sanki yıllardır tanıyorlarmış gibi davranıyorlar. Şu korona döneminde biraz sıkıntılı olsa da özellikle yaşça büyük olanlar hemen sarılmak isteyenler bile var.  Sadece Ankara da değil hangi şehre gidersem gideyim karşılaştığım takipçilerim sanki her gün görüştüğü birisiymişim, yakın bir dostuymuşum gibi samimi davranıyorlar. Bende bundan çok memnunum. Yukarıda dediğim gibi izleyicilerim için artık ailenin bir ferdi gibiyim.

Bu samimiyeti yakalamak için fazladan bir şey yapmadım. Yapılması gereken tek şey vardı ben de onu yaptım. Videolarda kendim oldum. Beni beğensinler daha çok izlesinler diye kişiliğimden, konuşmamdan, hareketlerimden asla ödün vermedim. Allah izin verir de milyonlara ulaşırsak yine bu samimiyetle devam edeceğiz inşallah.

Ankaranın çeşitli ilçelerini motosikletle gezdiniz bu ilçeleri gezerken hem vloglar da dahil ya da vlogların dışında unutamadığınız bir anınız var mı?

Özel anıdan ziyade gittiğim yerlerde ki samimiyete hayranım. Bizim insanımız çok sıcak, kameralara karşı hep utangaçlar ama hep kameraya çıkmak istiyorlar. Zaten İç Anadolu insanı sıcak kanlı nereye gitsem kendi mahallem gibi ama bunun yanında hep bir takipçi çıkıyor. Bu da ayrıca mutluluk verici. Özellikle otobüsten de görse, okulda da olsa, düğün yeri bile osla o kalabalık içinden hiç çekinmeden Kolaçaaan diye bağırmaları acayip keyifli. İşte aramızdaki bağ bu samimiyet.

YENİ ROTALAR İÇİN SPONSOR ARIYORUZ

Bundan sonra gideceğiniz duraklar nereler bir rota planınız var mı?

Ankara’nın ilçelerini her fırsatta gezmeye, güzel başkentimizi tanıtmaya devam ediyorum. Ama bir Türkiye turu hayalim var elbette. Tabi ki bu hem zaman hem maddiyat isteyen bir konu. Bunun için iyi bir planlama tabi ki iyi bir de sponsor lazım. Arıyoruz bakalım.

Türkiye turu olana kadar da çeşitli etkinlikler sebebiyle sürekli farklı şehirlere gidebiliyorum.

Çeşitli özel günlerde özellikle bayramlarda çocuklara hediyeler dağıttığınız videolar, çocukların hediyelere, oyuncaklara koşarak gelişlerini gördükçe izleyici olarak aşırı bir mutluluk duydum bu tip etkinliklerle ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Geçtiğimiz ay çıkan yangınlardan sonra da Muğla’ya yardıma koştunuz, ben sizi izlediğimde umutlanıyorum ülkede böyle yardımsever insanlar hala var ve gerçekten sayısı da hiç az değil diyorum. Sizi izleyen geniş bir kitle var, onlara örnek olduğunuzu düşünüyor musunuz?
 

Ot gibi yaşamamak gerek bu dünyada. Birilerine, bir şeylere dokunmak gerek. Bildiğini paylaşmak, var olanı bölüşmek, pis olanı temizlemek, ihtiyacı olana yardım etmek bizim insanlık görevimiz.
Kötü ya da yanlış bir şey gördüğünde vah tüh demek, sadece üzülmek hiçbir şeye çare değil. Maalesef son yıllarda bu çok yaşanıyor. Sosyal medyadan attığımız twitlerle, storylerle savaşlar bitiriyoruz, yangınlar söndürüyoruz, Afrika’daki açları doyuruyoruz, sanıyoruz.
Ben elimde ki imkanları da kullanarak gücüm yettiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Belki bitiremiyorum ama Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali elimizden geleni yapmaya çalışıyorum.

Bütün bu yaptığım yardımların etkinliklerin yanında örnek olmak, teşvik etmek en büyük sorumluluklarımdan. Beni izleyen milyonlarca insanı iyiye yönlendirmek nasıl doğru olan şeyse, kötüye ya da yanlışa yönlendirmekte benim için büyük vebaldir.

Dediğim gibi bir şeyler yapmaya çalışırken bunları insanlara da göstererek, kimi zaman birlikte bir şeyler yaparak 3 günlük dünya da iyi bir insan olmaya, arkamızda güzel şeyler bırakmaya çalışıyoruz.

BİR TANISANIZ ÇOK SEVERSİNİZ

Youtube da hakkında kısmına bi tanısanız bence çok seversiniz yazmışsınız. Ben sizi tanıdım birkaç videonuzu izledim o samimiyet hemen geçti dediğiniz gibi çok sevdim şimdi de meslek icabı iletişime geçmek kısmet oldu. Ayrı bir mutluluk içindeyim. Her zaman keyifli güzel sürüşleriniz, bol izlenmeniz ve beğeniniz olsun. 

İnsanımız çok ön yargılı. Maalesef bir video ile hemen senin hakkında kesin kararlar verebiliyor. Hatta videolarımı izlemeyenlerden bile hakkımda yorum yapabiliyorlar. Hakkımda kısmına bir tanısanız çok seversiniz dememin sebebi bu. Bir insan hakkında yorum yapmak için önce onu tanımak lazım. Beni tanımalarının en basit yolu da birkaç videomu izlemek hepsi bu.

Röportaj / Yiğit Subak

TURKTIME