Krizin tam göbeğinde uluslararası likidite akışı nerede ise durma noktasındayken IMF şartlarına direnen ülke olarak gözdeydik. Kendi ayaklarımızın üstüne duran ülke Türkiye'ydi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hafta içinde "bu krizi başkaları değil, biz yönettik" diyordu. Başbakan Erdoğan da bu krizde ithal yönetici transfer etmediğimizi açıklamıştı.
Krizin en şiddetli estiği günlerde IMF'yi kapıdan içeri almadık. 2010 yılı bütçe programına göre büyüyen bir Türkiye öngörülüyor. Küresel ekonomik sistemin öngörüleri ile orantılı bir program hazırlandığını Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bizzat açıklamıştı.
Biz buradan ve yüz yüze karşılaştığımızda ekonomi bakanlarına şu soruyu soruyorduk: Geçen yıl hedefleri sürekli revize eden Türkiye, 2010 hedeflerinde krizi de olasılıklar içine alıp alternatif planları yapıyor mu? Verilen cevap "kriz çıkmaz ama dalgalanmalar olur, dalgalar ise mevcut program ile aşılabilecek düzeyde kalır" şeklindeydi.
Madem kriz yok
Neden IMF ile anlaşma imzalıyoruz?
İhracatçılar diken üzerinde. Nerede ise kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Dış ticaret hakkında düşüncelerini açıkça açıklayabilenlerden ziyade "adımı yazmayın" diyenler çok fazla. Altı üstü düşüncelerini söyleyecekler. Ama sanki inanılmaz bir korku var üzerlerinde.
IMF anlaşması ihracatı nasıl etkiler?
Bundan yaklaşık bir ay kadar önce birkaç ihracatçı ile konuşurken "IMF anlaşması bizim kâbusumuz olur" diyorlardı. Özellikle kur düşüşünden çok korkuyorlar. Fırtına gibi esen üretim girdilerine yapılan zamlar karşısında nasıl rekabet ederiz diyordular. Kâbusları gerçekleşti. IMF elinde paralar ile artık ülkemizde. Ve döviz tepetaklak oldu.
İşin belki de en vahim tarafı kamu tarafından yapılan zamlar oldu. Bir IMF lafı geldi zamlar peşi sıra dizildi. Hani "ümüğümüzü sıktırmayacaktık". Başbakan Erdoğan krizin göbeğinde "IMF diğer ülkelere kesenin ağzını açtırıyor, bize tasarruf öneriyor" diyerek IMF'in bize karşı çelişkisini açık sesle seslendiriyordu.
Ne değişti?
IMF ile kamu zamları aynı anda geldi. IMF mi bizim şartları kabul etti, yoksa biz mi IMF'in şartlarını tıpış tıpış uyguluyoruz? Bu kadar zam Türk halkına nasıl anlatılabilir?
Tam kriz bitti denilirken, tam ihracat şaha kalkarken nereden çıktı şimdi IMF? Kriz yok diyenler IMF'yi nasıl izah edecekler? Ya zamları kim söyleyecek?
IMF hala Avrupa ve Amerika'da özel sektöre desteklerinin devamını istiyor. Türkiye vergi teşviklerini ta Eylül 2009'da kaldırdı. Bırakın teşvikleri, artık kaynakları özel sektörden daha fazla kamuya aktarmayı kafasına koymuş bir ülke oluverdik. Özel sektöre destekleri bitirmiş olan Türkiye IMF ile özel sektöre köstek haline geliyor.
Not edin: Bu IMF aslında 2 yıl sonra daha büyük bir IMF'ye muhtaç bırakacak haberimiz olsun.
İbrahim Kahveci / Yeni Şafak
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...