Daha fenasını da görmüştük.
Anımsayın; okumayı ne zaman öğrendiğini bilmediğimiz İbrahim Tatlıses, büyük olduğunu iddia eden bir gazetemize “köşe yazarı” olmuştu. İnanılmaz gibi ama, belli bir süre o büyük(!) gazetede yazdı.
Onun için “Milletvekili adayı olup siyasete gireceğim” dediği zaman kimse şaşırmadı. Öyle ya; burası sonuçta absürdlükler yurduydu ve Tatlıses’in siyasete girmesi belki de en anlaşılır absürdlüktü.
Histerik kahkahalar atıp kabul ettik... Zaten tersi görüntünün aksine siyaset, uzun zamandır inandırıcılığını, güvenilirliğini, o taşıması gereken ağırlığını yitirmişti.
Tatlıses’in siyasete sunacağı katkıları düşünün... Meclis’te kabadayılık mı eksik? Ağız dolusu küfürler mi? Zaten yeterince yok muydu hepsi? Bir eksik, bir fazla. Ne fark eder ki?
Ha, belki kuliste bu güne kadar çiğ köfte yapılıp tavana atılmamış, dumanlar arasında mangal partisi düzenlenmemişti. Bu nasıl “Milletin Meclisi” ki, vekiller her tarafı kebap kokan bir halkı temsil ediyor ama kuliste mangal yapılmıyor, lahmacunlar ara yerde dürüm yapılıp yenmiyor. Tatlıses’in “temsildeki bu eksikliği” giderecek bir şans olması azımsanır bir katkı mı?
Şimdi tutup desek ki “Ama daha okumayı bile bildiğinden emin olmadığımız Tatlıses, oylayacağı binlerce vuruşluk maddeyi nasıl anlayacak da “evet” yada “hayır” oyu verip Yasama faaliyetlerine katkıda bulunacak…”, diğer milletvekillerinin oylama yapılmadan önce el kaldırdıkları yasalardan haberdar olmadığını anımsayıp geri çekileceğiz.
Yada desek ki; “Ankara'da ortaya çıkan Sauna Çetesi davasında 18,5 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor ve dokunulmazlık kazanarak bu mahkumiyetten yırtmak için siyasete giriyor…”, Milletvekilliğini dokunulmazlık için isteyen yüzlerce adayı&vekili anımsayıp kendimizden utanarak Tatlıses’e haksızlık etmemek için susacağız.
Desek ki; “Kadınlara, yanında çalışanlara, rakiplerine uyguladığı şiddeti ayyuka çıkmış birisi nasıl milletvekili olur…”, TBMM çatısı altında birbirini boğazlamaya hazır milletvekillerini anımsayıp Tatlıses’ten özür dileyeceğiz.
Desek ki; “İlkokul mezunlarına ehliyet bile verilmezken nasıl olurda ülkenin seçilmiş 550 insanından biri ilkokul mezunu olur…”; ilkokul mezunu olduğu halde vekillik yapanları anımsayıp “bizimki de laf mı” diyeceğiz.
Ve desek ki; “Sırf bir aşirete mensup yada siyasetle ilgisiz bir alanda meşhur diye nasıl milletvekili olur…” aşiret gücüyle Meclis’e demir atanları düşünüp o tuhaf toplumsal gerçekliğimizin kucağında pusacağız.
İşte; örnekleri sayısızca artıracağımız her karşı çıkış, öncekilere bakıp bizi hemen yayan bırakacağı için, Tatlıses’in milletvekili adayı olacağını söylemesine kimse karşı çıkmadı, çıkamadı. Öyle ya, siyaset bunun gibi ahlaki kaygılardan sıyrılalı çok olmuştu.
Siyasetçiden beklentilere eklenmeyen tek şey böylesi “niteliğe denk düşen” unsurlardı.
Bakın; Dengir Mir Mehmet Fırat “Girsin, eğlenceli olur” yorumunu yapmış.
Doğrudur...
Siyasetten beklenen tek şey eğlendirmesi değil midir zaten. Millet Meclis TV’yi eğlenmek için izlemiyor mu?
Ha, ülkenin sorunları, bunlara çözüm bulabilecek donanımda olanların seçilmesi mi?
O da bir ara olur canım. Eğlencemizi bozmayalım…
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...