Başta ABD olmak üzere Türkiye de dahil çeşitli ülkelerin özellikle petrol rezervleri nedeniyle yatırımlarını artırdığı Kuzey Irak'ın Mesud Barzani yönetimindeki bölgeye Etiyopya, Endonezya, Filipinler, Bangladeş ve Somali'den gelen çok sayıda yabancı işçi, kelimenin tam anlamıyla “köle” muamelesi görüyor.
Yabancı işçiler, aracı olan acentalara yüklü şekillerde borçlanıyor, söz verilen maaşları alamıyor, yoksulluk ve yoksunluk içinde bölgede çalışmak zorunda kalıyor.
Niv York Tayms'ta (New York Times) Maykıl Kamber (Michael Kamber) imzasıyla yayınlanan makale, Irak'ın kuzeyinde Kürt yönetimindeki bölgede özellikle yabancılar işçiler için çalışma şartlarının acımasız olduğunu ortaya koydu. Yabancı işçiler, bölgeye gelmelerini sağlayan acenta yetkileri ve yönetimin temsicileri ile insan hakları savuncularının görüşlerine de yer verilen makalede, son üç yıl içinde binlerce yabancının çalışmak için Kürt bölgesine geldiği, geçmişe kıyasla son derece kârlı bir yer haline gelen bölgenin, tüm dünya yoksullaşırken hızla büyüyen Ortadoğu'nun cazibe merkezi olduğu kaydedeliyor.
“Etiyopya, Endonezya, Filipinler, Bangladeş ve Somali'den gelen yabancılar, ekonomik patlamayla dönüşüm yaşayan Kürt toplumuna destek vermekte” belirlemesini yapan Kamber'e, iki hafta boyunca görüştüğü bütün yabancı işçiler, düzenlemeleri yapan “namussuz” acentalar tarafından doldolandırıldıkları yönünde yakındı. İletişim kuramamak nedeniyle bazı işçiler hangi ülkede olduklarını bile bilemezken; acentaların, bir daha ülkelerine dönmelerini engellemek için getirdikleri yabancıların pasaportlarına el koyuyor.
BORÇLANARAK GELDİLER KATMERLİ SÖMÜRÜYLE KARŞILAŞTILAR
Kamber, bazı işçilerin bölgeye gelmiş olmaktan memnun kalmalarına karşın acentalara komisyon olarak çok yüksek miktarlar ödediklerini, bedelin iki senelik maaşlarına eşit geldiğini bildirdi. Makalede, “Para kazanıncaya kadar faizle aldıkları para, maaşları ellerine geçmeye başladığında ancak faizi karşılamaya yetiyor. Sonuçta bedavaya çalışmış oluyorlar” belirlemesi yapıldı.
KÜRTLER ÇELİŞİK DUYGULAR YAŞIYOR
Kamber'in makalesinde yabancı işçilerle bölgedeki Kürtlerin ilişkilerine ilişkin ilginç değerlendirmeler de yer aldı. Irak'ın güneydeki savaşa karşın, kilometrelerce uzakta 'yeni binaların yükseldiği' Kürt bölgesinde Kürtler için ortalama maaşlar 2003'den beri yedi kat arttığı, Türkiye ve ABD'nin milyarlarca dolarlık yatırımlar yaparak yeni keşfedilen büyük ölçekli petrol yataklarını da işlenmeye başladığı vurgulanırken, kuşaklardan beri kendilerini Avrupalı sayan Kürtlerin, yeni gelen Asya ve Afrikalıları çelişik duygularla karşıladıkları ifade edildi. Makalede, Kürtlerin duyguları şu kelimelerle yazıya dökülüyor:
”Çok az sayıda Kürt düşük maaşlı aşağı işlerde çalışıyor ve çoğu Kürt de, uzun zamandır aralarında husumet bulunan Arapları çalıştırmaktan rahatsızlık duyuyor.
Bir başka dönüşüm için de yabancı kadınlar gerekli. Bazı zengin Fars Körfezi ülkelerinde görüldüğü üzere, geleneksel Kürt yaşam biçimi Avrupalılaşmaya çalışmakta; Kürt kadınlarına yasak olan gece kulüplerinde alkol almak, flört etmek, evlenmeksizin cinsel ilişki kurmak gibi şeyleri zengin ve güçlü Kürtlerin yapabileceği müslüman olmayan kadınlar gerekli. Bu tür işçileri bulup getirmek için işçi bulma acentalarının çok uzaklardaki fakir ülkelere ulaşan bir ağa gereksinmeleri doğmuştur. Burada caddeleri süpüren 150 Bangladeşli'nin hemen hepsinin yolculuğu Daka'daki 5 Bonany Yolu'nda başlamış ki Travel Mix acentasının merkezi de burada.”
LOKANTADA DEDİLER SOKAKLARI SÜPÜRÜYORUM
Bir acenta aracılığıyla Irak'ın kuzeyine gelen Tugazil Hussan adlı işçinin de görüşlerine de makalesinde yer veren Kamber, Hussan'ın, acentayla bir lokantada garson olarak çalışmak ve ayda 300 dolar kazanmak üzerine ve acentaya vermek üzere aylık 150 dolar fazile 3000 dolar kredi çektiğini ancak yolculuğu sona erdiğinde pasaportuna el konulup, sokakları süpürmek zorunda bırakıldığını ifade etti. Aylık olarak da Hussan'a 155 dolar para ödeniyor.
Çok sayıda yabancı işçi Hussan ile aynı durumda bulunurken, aracılık yapan acentalardan Lion Gate acentası görevlileri ise koşulların asla kötü olmadığını ve sürekli iyileştiğini iddia ediyor. Şirketin Sülaymaniye ofisinin müdürü Nizar Mustafa Çavizvan, “İşçilerin konaklama, gıda, elektrik ve uçak biletlerinin masrafını biz karşılıyoruz. Sağlık sorunlarıyla ilgileniyoruz ve Bangladeş'ten onlar için aşçı bile getirttik” diyerek kendilerini savunuyor. Lion Gate, Bangladeş'teki iş ortağının yaptığı dolandırıcılık savlarına ilişkin olarak Çavizvan “Bangladeş'teki acentanın bunlardan para almasıyla ilgili olarak nasıl bir sözleşme yapıldığını biz bilemiyoruz” yanıtını vermekle yetiniyor.
Kürt yöneteminin yetkilileri de çözüme yönelik görüşler açıklamazken, Süleymaniye'nin temizlik işlerinden sorumlu müdürü Razgar Ahmet Hüseyin, 1500 temizlik işçisine gerek duyulduğu halde ancak 350 işçilerinin olduğunu belirtiyor. “Şehre asla yabancı işçi getirmek istemezdim ama başka çaremiz yok. Kürtler bu işleri istemiyorlar” sözleri dikkat çeken ve şehir yönetimi Lion Gate adlı acentaya her işçi başına aylık 325 dolar ödediğini ifade eden Hüseyin de acentaların acımasız para düşkünlüğüne işaret ediyor.
Hüseyin “Acenta paranın yarısından fazlasını kendisine alıyor. Adil bir düzenleme yok. Bangladeşli gruplar Türkiye'ye kaçmaya çalışıyorlar. Eğer onlara istedikleri ödense, kaçmaya çalışmayacaklar. Üç ay önce durumları daha da kötüydü, garajda yaşıyorlardı, yeterli gıdaları yoktu. Sokaklarda para için dileniyorlardı.”
İnsan Hakları İzleme araştırmacısı Nişa Varya ise, işçilerin kendi ülkelerindeki 'namussuz' aracıların ve Kürt bölgesindeki çalışma esaslarının işçilere çok da fazla olasılık sunmadığından bahsederken, sorunlara neden olan tarafların olayı görmemezlikten geldiğini vurguluyor.
Varya, “Aslında bundan daha fazla haberdarlar birbirlerinden. İşi birlikte yapıyorlar ve bu işe alma ödentileri ve borçlar işçileri 'zorunlu çalışan' durumuna düşme tehlikesine atıyor.”
Acenta yetkilisi Çavizvan, buradaki işçilerin Körfez bölgesinde çalışan diğer yabancı işçilere kıyasla daha fazla maaş aldığını ve şirketinin işçilerin pasaportunu alıkoymasının çok mantıklı bir eylem olduğunu ileri sürerek “Pasaportlarını Türkiye'ye kaçmalarını engellemek için alıkoymaktayız. Her birini buraya getirmek için çok para harcıyoruz” yaptıklarını mantığa büründürüyor . Araştırmacı Varyan bu savı tepki göstererek “Birinin pasaportunu alıkoymak uluslararası hukuka aykırıdır. Bir sözleşme imzaladı diye bir bireye sahip” olunamayacağını ifade ediyor.
Yazar Kamber, Irak'ın kuzeyindeki bölge için 'yabancı çalışanların' yeni bir olgu olduğunu dikkat çekerek, hükümetin de çalışma koşullarını izleyen bir organının olmamasını sorunları daha beslediğine işaret ediyor.
Kaynak: Özgür Haber Ajansı
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...