Propaganda 3'ün yargıya sızma girişimleri ve Anayasa Mahkemesi üzerinde etkinliklerini artırma çabaları büyük bir skandalla ortaya çıktı. Berlusconi'nin Özgürlükler Partisi Koordinatörü Denis Verdini'nin evindeki gizli toplantıda, Başbakanın eski sağ kolu, Palermo'da mafya davasından hükümlü Senatör Dell'Utri, Yüksek Yargıtay Başkanı Carbone, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Hâkim Caliendo, Hâkim Martone ve Adalet Bakanlığı Başmüfettişi Hâkim Arcibaldo Miller de yer alıyor. Soruşturmayı yürüten savcılara göre bu toplantının amacı, Yargıtay hâkimlerine nasıl yaklaşılacağını tespit etmek.
TELEFON DİNLEME
Telefon dinlemelerinin basına yansımasından sonra Hâkim Martone, erken emekliliğini talep etti. Özgürlükler Partisi koordinatörünün evinde yapılan P3 toplantısının büyük skandal yaratmasının ardından, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Caliendo, bu toplantıda hâkimlere müdahalede bulunmak gibi bir konunun konuşulmadığını savundu. Caliendo ayrıca, Verdini'nin evinde Lodo Alfano yasası nedeniyle Anayasa Mahkemesi üzerine baskı yapılması konusunun gündeme geldiğini de yalanladı. Propaganda 3'ün ortaya çıkarılması İtalya'nın en etkili hâkimlerinin tehlikeli ilişkilerinin haritası da gözler önüne serildi. Bu hâkimlerin nasıl güç sahibi oldukları ve siyasi iktidarın kucağında nasıl güçlerini artırdıkları, P2'nin hâlâ ayakta olduğu iddialarına güç katıyor. Propaganda 3'ün kurucusu Flavio Carboni'nin aynı zamanda 1980'li yılların başında kapatılan gizli mason locası P2'nin üyesi olması ve bugün bu locanın birçok üyesinin halen kamu ve özel sektörde önemli yerleri işgal etmeleri akla pek çok soruyu getiriyor. En çok tartışılan sorulardan biri de P2 gerçekten bitti mi? Yoksa sessiz ve derinden faaliyetlerine devam etti mi? Son günlerde Odeon TV'de yaptığı programla gündeme gelen Licio Gelli'nin kurduğu gizli mason locası P2'yi tanımlayan en anlamlı sözlerden biri, "P2 ile tüm İtalya elimizdeydi. Ordu bizimleydi, Mali Kuvvetler de polis de hepsi locanın üyeleri tarafından yönetiliyordu" şeklinde. Hal böyleyken askeri darbeye gerek olmadığı aşikâr. Milanolu savcılar Giuliano Turone ve Gherardo Colombo'nun emriyle Mali Kuvvetler, 17 Mart 1981'de Arezzo'ya bağlı Castiglion Fibocchi'de, Gelli'ye ait fabrikalarda arama yaptı. Aramalarda, P2'ye ait silahlı kuvvetlerde üst rütbeli subayların, kamu idarecilerinin, sanayicilerin ve gazetecilerin isimlerinin yer aldığı bir listenin bulunması İtalya'yı alt üst etti. Başbakan Silvio Berlusconi'den devrik kralın oğlu Vittorio Emanuele di Savoia'ya kadar pek çok ismin yer aldığı bu liste büyük bir skandaldı. Gelli, İsviçre'ye kaçtı ancak hesabındaki paraları almak için uğraşırken tutuklandı. Hapishaneden kaçmayı başararak Güney Amerika'ya gitti. Taa ki 1987'de adalete teslim olana kadar. İtalyan devletinin üst düzey yöneticilerinin Gelli'nin adamları olması ulusal bir travmaya yol açtı. Gerçi son skandallar, İtalyan halkının artık bu tip travmalara karşı şerbetlendiğini gösteriyor. Gelli'nin Mason locası, İtalyan Büyük Doğu Mason localarından aforoz edilirken, İtalyan Parlamentosu da gizli derneklere karşı komisyon kurdu. Gelli'nin "süper gizli" ve "Atlantik Paktı'na bağlı" locasına Amerika da sempati ile bakıyordu. Gelli, Başkan Carter'ın seçim kutlamalarına katılmış, Arjantinli generaller ve Güney Amerikalı diktatörlerle yakın bağlar kurmuştu. İkinci Dünya Savaşı sırasında hem faşist hem de anti-faşist maskesini aynı kolaylıkla taşıyan Gelli'nin, Amerikan Gizli Servisi CIA için çalıştığını öne sürenler de var.
YENİDEN DOĞUŞ PLANI
Bazılarına göre ise Propaganda 2'nin aslında kurulu düzeni yıkmak gibi bir amacı yoktu. P2, mevcut düzeni daha da sağlamlaştırmak ve korumak istiyordu. Gelli'nin daha sonra kendisinin de anlattığı gibi, "Yeniden Doğuş Planı" politik ve kurumsal bir programdı. Gelli, danışmanları ile birlikte 1970'li yılların sonunda büyük bir gizlilikle hazırladığı bu programı zamanın Cumhurbaşkanı Giovanni Leone'ye de verdi. Gelli, Giulio Andreotti, Claudio Martelli, Bettino Craxi gibi siyasilerle yakın temas halindeydi ve hiçbir zaman kendisini rakip olarak da sunmadı. Gelli'nin amacı askeri bir darbe olmamakla beraber, 50 yıldır ülkeyi yöneten siyasi sınıfın kalıcılığını baki kılmak istiyordu. Bu nedenle de İtalya'nın otoriter bir devlet modelini benimsemesi gerekiyordu. (sabah)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...