Emin ÖZGÖNÜL ANKARA- Ergenekon iddianamesine de giren ve Uğur Mumcu’yu İsrail’den gelen bir timin öldürdüğüne ilişkin MİT belgesinin perde arkasını, dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin açıkladı. Sezgin GAZETEPORT’a, ‘’Bu belge ortaya çıkınca araştırdık ve sahte olduğunu belirledik. MİT de sahtecilerin peşine düştü. 12 yıl sonra bu sahte belgeler, Ergenekon iddianamesine konularak yeniden kafa karıştırılıyor’’ dedi.
Sezgin, Uğur Mumcu suikastinin ardından 1993 yılında dönemin Refah Partisi Grup Başkanvekili Şevket Kazan’ın ‘’MİT Raporu’’ olduğunu iddia ettiği bir belgeyi gündeme getirdiğini belirterek şunları söyledi:
‘’Bu belgeye göre Uğur Mumcu’yı İsrail’den deniz yolu ile gelen, 6 kişilik bir tim öldürmüş. Belgenin altında MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın imzası var. Şevket Kazan TBMM’de, bu belgenin kendilerine faks ile geldiğini ve DGM Savcılığına verdiklerini de söyledi. Belgeyi incelettik. Müsteşar Sönmez Köksal da MİT’in böyle bir rapor yazmadığını, altındaki kendisine ait imzanın da, başka bir belgeden alınıp monte edildiğini açıkladı. Bu belge sahteydi. O zaman ben de sahte olduğunu açıkladım. Şimdi aradan 12 yıl geçmiş ve aynı asılsız belge, bu kez Ergenekon iddianamesine konuluyor. Bu durum iddianame hazırlanırken çok da ciddi bir inceleme yapılmadığını gösteriyor. Küçük bir araştırma ile bu belgenin sahte olduğu ve 12 yıl önce de gündeme gelip tartışıldığı saptanabilirdi. Şimdi yine MİT gibi ciddi bir kuruluşun adı gündeme getirilip kafa karıştırılıyor. Bir başka ülke suçlanıyor’’
‘’TEŞKİLATIMIZIN HABER KAYNAKLARI’’
Bu belgeye Ergenekon iddianamesinde Veli Küçük’ün evinde bulunan belgeler bölümünde yer verildi ve Küçük’ün ajandası içindeki doküman için şöyle denildi:
“Bu ajanda içerisinde bulunan doküman; 02 Şubat 1993 tarihli ve 01.789.0879/435 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı'dan, Sönmez KÖKSAL müsteşar imzası ile 'ÇOK GİZLİ' ibaresi ile Başbakanlık Makamına hitaben yazılmış, imzalı, Uğur Mumcu konulu resmi belgede; ABD'nin Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla, ABD Haberalma Servisi CİA denetiminde, İsrail Kabine görevlisi HAİM BAR-LEV kontrolünde, İsrail 'OADNA' birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel tim 'Hayre' deniz üssünden botla Türkiye'ye giriş yaptıkları, bahse konu timin hedefinin Gazetesi Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand'ı öldürtmek olduğu, gazeteci Uğur Mumcu'yu öldüren tim elemanları ikinci görevleri Mehmet Ali Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmadıkları, Tim elemanlarının İsrail Hükümetinin Ankara temsilciliğinde kaldıklarının tespit edildiğine dair istihbarat raporu olduğu..”
Ancak 12 yıl önce bu belgenin tam metni açıklandığında, Uğur Mumcu cinayetinde, İsrail’in parmağı olduğu belirtilirken Mumcu ve Birand için de ‘’ Teşkilatımızın değerli haber kaynaklarından’’ ibaresi dikkat çekmişti. Ergenekon iddianamesine alınan belgede ise bu bölüme yer verilmediği görüldü.
SÖNMEZ KÖKSAL ‘’AYIBINI HİSSEDİYORUZ’’
Bu belge konusu 1997 yılında kurulan TBMM Uğur Mumcu cinayetini araştırma komisyonunda da gündeme gelmişti. Komisyonda bilgisine başvurulan dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ‘’ Mumcu cinayeti konusunda Müsteşarlığımızın yazılı bir raporu yoktur. Şevket Kazan’a gönderilen belgenin sahte olduğu belirlenmiştir. Bu belgeyi hazırlayanların ayıbını da biz hissediyoruz’’ demişti. Komisyona davet edilen dönemim M;İT Ankara Bölge Başkanı Dursun Özbek de, ‘’Şevket Kazan’ın açıkladığı belgeden benim bilgim yok. Biz Mumcu olayından sonra sadece İslami Hareket ile bağlantılı konularda araştırma yaptık’’ demişti.
Komisyon Başkanı Ersönmez Yarbay o dönemde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i de ziyaret ederek Mumcu cinayetinden sonra kendisine MİT tarafından bir rapor sunulup sunulmadığını sormuş ve Demirel de ‘’ Olaydan önce ya da sonra MİT bana özel bir bilgi getirmedi. ‘’ demişti.
Şevket Kazan ise komisyonda ‘’ Bu belge bize faks ile geldi. Altındaki MİT Müsteşarına ait imzayı test ettik doğru çıktı. Ancak metnin düzmece olduğu açıklandı. Bu belgede geçen isimlerin ise gerçek olduğuna göre araştırılmasının uygun olacağını düşündük. 1978 yılında da İsrail Hayfa limanından Taşucu’na gelen bazı ajanlar yakalanmıştı. Bunların İsrail Gizli Servisi elemanı olduğu anlaşılmıştı’’ dedi. 

