George Fidas, CIA Analiz ve Prodüksiyon Direktörü, emekli... Graham Fuller, CIA ajanı, emekli...
Morton Abromowitz, ABD eski Ankara Büyükelçisi...
Elimdeki liste, teologlar, adını ilk kez duyduğumuz birtakım danışmanlar ve akademisyenlerden oluşuyor.
Bu liste ne mi?
Bu liste Fethullah Gülen’in ABD’de, Green Card alarak sorunsuz oturması için mahkemeye mektup yollayan isimlerden oluşuyor.
Yargıtay Ceza Dairesi’nin “beraat” kararı üzerinden 24 saat geçmeden Gülen’e ABD’yi terk etmesi için 1 ay süre verildiği haberi geldi.
Bu kararı alan mahkemeden karara ilişkin kamuya yansıyan ilginç bir detay var.
Pennsylvania Eyalet Savcısı Patrick L. Meehan mahkemeye sunduğu ve mahkemenin dikkate alarak Gülen aleyhinde karar aldığı metindeki ifadelere göre...
Gülen hareketinin projelerinin arkasında Suudi Arabistan, İran, Türk Hükümeti ve hatta CIA’in bulunduğu...
Aylık gelirinin yüzde 10 ve yüzde 70 arasındaki payını Gülen hareketine bağışladığını itiraf eden işadamlarının olduğu...
Akademisyenlere para ödeyerek kendisi ve hareketi için yazı yazdırıp akademik prestij elde etmek istediği...
“Geleneksel laik eğitim ile inançlara karşı hoşgörünün harmanlanmasıyla bir eğitim modeli yaratıldığı” şeklindeki ifadenin inandırıcı olmadığı...
Bu ifadelere katılırsınız veya katılmazsınız. Ancak Amerika’da CIA ağırlıklı bir kanat Gülen hareketine kalkan olmak isterken bir başka yapı hareketi “tehlikeli” buluyor.
Zira bu cümleleri kaleme alan savcı 11 Eylül sonrası Bush’un atadığı, çeteler ve anti-terörizm’le ilgili çok ciddi adımlar atan önemli bir isim.
2010’da bu eyaletten potansiyel Cumhuriyetçi Vali adayı Meehan...
Şimdi gelelim Türkiye’ye...
Gülen hareketi açısından çok mühim bir gelişme... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açısından da öyle...
Peki ya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?
Şayet kapatma davasında, gerekçede siyaset yasağı tanımlanarak, Erdoğan’a bir yasak gelirse o zaman ABD’nin ve İngiltere’nin planı gerçekten devreye girer.
ABD ve İngiltere “ılımlı İslam”la ilgili orta vadeli partnerini seçti gözüküyor.
Bu partner Recep Tayyip Erdoğan değil.
Neo-Takiyye kitabından bu yana ısrarla yazıyorum... Başbakan Erdoğan “milli” duruşu olan bir siyasetçidir. Yaptığı onca hataya karşın, “Baykal mı? Erdoğan mı?” deseniz... Tereddütsüz, “Erdoğan...” derim.
Başbakan Erdoğan o denli güçlü hale geldi ki, birileri onu süratle resmin dışına itmeye çalışıyor.
Ordu ve yargıyı sistematik olarak yıpratanlar neden Başbakan Erdoğan’ı da karalıyor?
Neden onu siyaset sahnesinden düşürecek senaryolara taş döşüyor sanıyorsunuz?
Erdoğan’sız Türkiye Güneydoğu’sunu kaybeder.
Bu açık ve kesindir.
Hesabınızı bir kez daha yapın beyler...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...